Vüs'at O. Bener...
Ülkü Tamer
Son Köşe Yazıları

Vüs'at O. Bener...

07.07.2012 03:38
Güncellenme:
Takip Et:
\n

Bu yaz nedense hep eski kitaplara yönelir oldum. Geçen hafta sözünü ettiğim Peride Celalin Üç Yirmidört Saatinden sonra Vüsat O. Benerin Kapan ile Dost kitaplarını okudum. Aslında ikisini de geçen ay okumayı düşünüyordum. Yedi yıl önce haziran ayında yitirmiştik onu. Kendimce anmak istemiştim Vüsatı.

\n

Okuduğum ilk satırından bu yana beni hiç hayal kırıklığına uğratmamış bir yazardı o. Dostun yayımlanışını hatırlıyorum. Yepyeni, ama usta mı usta bir yazarın kaleminden çıkmış, abartılmamış hüzünlerle örülü sıcacık bir kitaptı. (Yayınevi yöneticiliğim sırasında, yayımlamak istediğim ilk kitaplardan biriydi, Onat Kutların İshakıyla birlikte. Baskısı çoktan tükenmişti. Yıllardır ortalarda yoktu. Benere yazıp yeni baskısını yapmayı önerdim. Peki dediğinde duyduğum sevinci unutamam.)

\n

İkinci kitabı Yaşamasız da Dostun çizgisindeydi.

\n

Sonra uzun süre soluğu çıkmadı Benerin. Yazmadı. Ya da yayımlamadı. Ihlamur Ağacı oyunu dışında. Derken bir oyun daha: İpin Ucu. Bunları yine yıllar sonra Buzul Çağının Virüsü romanı izledi. Neyse, onun arkasından kendini çok özletmeden yeni yeni kitaplar çıkardı: Siyah-Beyaz, Mızıkalı Yürüyüş, Kara Tren, Bay Muammer Sahteginin Notları... Araya bir de Manzumeler adlı şiir kitabı sıkıştırdı.

\n

***

\n

Sözgelimi, bir Orhan Kemal gibi kolay ulaşılan bir yazar değildi Bener. Anlatımın sınırlarını keşfe çıkmıştı sanki. Anlatacaklarını şiirsellikle, özgün imgelerle dile getirmeye çalışıyordu. Bunu söz oyunlarıyla değil, yalın bir dille başarıyordu; konuşur gibi”.

\n

Ne diyordu Bilge Karasu:

\n

Bu konuşur gibiyazılmış metin ancak okunduğunda, bir şekil sürekliliği ile birlikte bir de anlam sürekliliği kazanır.

\n

Bener hep gerçeğin peşindeydi. Onu görünürde değil, insanın derinliklerinde aradı. Bu arayışını temelde klasik öykü kalıplarını koruyarak ama onayeniliklerkatarak gerçekleştirdi.

\n

***

\n

Vüsat O. Benerden okuduğum son kitap, onun da son kitabı olan Kapandı. Bir solukta okunacak (81 sayfa) 21 kısa öyküden oluşuyordu.

\n

Bir yaşamdan çizgilerdi bunlar. Alışılmış öykü çerçevesinin içinde yer almıyordu belki. Ama hepsi düpedüz öyküydü. Nice yazar, ikişer üçer sayfalık bu anlatıların her birinden sayfalar dolusu destanlar yaratırdı. Ama Bener, alıştığımız ekonomisi, seçiciliği, yalınlığı içindeydi hep... Laf ebeliği denen illete öylesine yabancıydı ki.

\n

Bu yüzden etkiliydi, vurucuydu.

\n

***

\n

Kitaplarını Türkçeye çevirdiğim Edita Morrise bir gün dili neden isteyerek bozduğunu sormuştum. Vietnama Sevgiler bir Japonun, Nasıl mısın, İyi misin bir Jamaikalının ağzından bozuk İngilizceyle yazılmıştı.

\n

Edita,Romanlarımda birtakım acı gerçekleri anlatmaya çalışıyorum demişti.Onları böyle doğal-komik bir biçimde aktarırsam o acıyı daha vurucu bir biçimde ortaya çıkardığıma inanıyorum.

\n

Kapanı okurken Editanın sözleri gelmişti aklıma.

\n

Bener, kitaba adını veren öyküsünün bir yerinde ... duygu, acınası zavallıdiyordu. Yenilmeye layık! Deşmeyegör, altı korkunç yüzsüz.

\n

Oysa bütün öyküler duygu yüklüydü.

\n

Sözgelimi, babasıyla annesinin ölümlerini anlattığı Ya Herru Ya Merru ileUyumak”. Bunları acınası zavallıkılmayan, Benerin ustalığıydı. Ölümü değil, olağan, sıradan bir şeyi anlatıyordu sanki. Trajediyi gündelik bir olaya dönüştürüyordu.

\n

Bu da Edita Morrisin bir başka biçimde başardığı gibi acıyı yoğunlaştırıyordu.

\n

Yukarıda hep öyküdedim ya, galiba değil. Şiir bunlar. Acının, mutsuzluğun, umutsuzluğun şiiri.

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Notlar...

Devamını Oku
05.01.2013
Yoksul Köylü

Devamını Oku
29.12.2012
Hep Andığımız Memet Fuat

Devamını Oku
22.12.2012
Mücap-Adile- Selim

Devamını Oku
15.12.2012
Bir Tiyatro Anısı

Devamını Oku
08.12.2012
Doğru Bir Seçim

Devamını Oku
24.11.2012
Yeni Bir Kitaplık

Devamını Oku
17.11.2012
AST Yarım Yüzyılı Devirdi

Devamını Oku
10.11.2012
Sağım Solum Şair

Devamını Oku
03.11.2012
Bir Bayram Anısı

Devamını Oku
27.10.2012
Anılar: Adnan Özyalçıner

Devamını Oku
20.10.2012
Şen Olasın Halep Şehri

Devamını Oku
06.10.2012
Yaşasın Kurşunkalem!

Devamını Oku
29.09.2012
Sıfırcı Hoca'nın Sazenuşhan'ı

Devamını Oku
22.09.2012
Önce Dilinizi Öğrenin

Devamını Oku
15.09.2012
'Güneşin ve Ateşin Tadı'

Devamını Oku
08.09.2012
Genç Yazarlara

Devamını Oku
01.09.2012
Antep

Devamını Oku
25.08.2012
Tiyatronun Büyülü Işığıydı

Devamını Oku
18.08.2012
Kitabevi-Okur DeğilKitapçı-Okur İlişkisi

Devamını Oku
11.08.2012
Arif Güzel'leri Yaşatmalıyız

Devamını Oku
04.08.2012
Frankfurt Hazırlıkları Başladı

Devamını Oku
28.07.2012
Güle Güle Dodo

Devamını Oku
21.07.2012
Hiç Ödün Vermedi

Devamını Oku
14.07.2012
Vüs'at O. Bener...

Devamını Oku
07.07.2012
Peride Celâl (30.06.2012)

Devamını Oku
30.06.2012
Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler - 2

Devamını Oku
23.06.2012
Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler

Devamını Oku
16.06.2012
Tiyatroya Destek

Devamını Oku
09.06.2012
Üç Ölüm

Devamını Oku
02.06.2012
Gece Kimin Sahibi?

Devamını Oku
26.05.2012
Öğretmen (19.05.2012)

Devamını Oku
19.05.2012
Altunizade Maçları

Devamını Oku
12.05.2012
Sanat Yaşamın Bir Parçası Olmalı

Devamını Oku
05.05.2012
'Kolayca Yayımlatan' Yazarlar (21.04.2012)

Devamını Oku
21.04.2012
'Kolayca Yayımlatan' Yazarlar (21.04.2012)

Devamını Oku
21.04.2012
Hakkı Telif Beyefendi Nerede?

Devamını Oku
07.04.2012
Ortalık Barbara Cartland'lardan Geçilmiyor

Devamını Oku
31.03.2012
Baskının Yaratıcısı ve Uygulayıcısıydı

Devamını Oku
17.03.2012
Gazanfer Özcan'ı Gülümseyerek Anmak

Devamını Oku
18.02.2012