Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Şiir Üstüne Dağınık Düşünceler - 3 (24.09.2011)
Bu hafta da okurlarımın yanıt bekledikleri sorulara ilişkin görüşlerimi sürdüreyim.
\n***
\nEzra Pound, özellikle ilkgençlik yıllarımda, çok sevdiğim bir şairdi. Daha önce hep son derece yalın, kolayca anlaşılır, kapıları sonuna kadar açık şiirler okumuştum. Kolej yıllarında Pound çok değişik, çok ilginç geldi bana. Şiirleri, hayal gücümü harekete geçiriyordu. Belki Pound’un aklına bile getirmediği biçimlerde yorumluyordum şiirlerini. Yaptığı göndermelerden habersizdim, onları değerlendiremiyordum. Ama yeni bir sesti benim için. Kapalı bir kapıydı. O yıllarda kapıyı zorlayıp açamadım gerçi, ama arkasındakileri kendime göre “yarattım”. Bir bakıma, onun şiirlerini okurken, kafamda yeni şiirler üretiyordum.
\n***
\nİkinci Yeni, artık tıkanmaya başlamış, kendini yineleyen şiire bir tepkiydi önce. Sonra bir oluşumdu. Bu tepki/oluşum süreci içinde, doğal olarak, savruldu, dağıldı, dağıttı; sonunda toparlandı, duruldu. Çok kişi birbirinden etkileniyordu. Sözgelimi, Cemal Süreya “Gibi bir Erzurumlu” mu diyordu, “Gibi bir...” moda oluyordu hemen. İkinci Yeni’nin olanaklarını sadece biçim olarak benimseyenler silinip gitti. Şair olanlar kaldılar, kendi seslerini buldular kısa sürede, özgün sanatçılar olarak belirdiler.
\n***
\nVirgül, noktalama işaretlerinin en alçakgönüllüsüdür. Böbürlenmelerden, caka satmalardan hoşlanmayanların simgesi. Şiirler kendiliğinden çıktı. Uzun boylu tasarlanarak yazılmadı hiçbiri. Onlarda ölçünün, uyağın tadını çıkarmaya çalıştım. Elbette ciddi bir iştir şiir. Ama ciddiyeti kendi içinden fışkırmalı; “öyle bir şiir yazayım ki molla desinler” havasıyla yazılırsa, ciddiyet kaba güldürüye dönüşüyor.
\n***
\nDünyayı tek şey değiştiremez. Ne politika, ne ekonomi, ne sanat, ne spor... Parçalar birleşir, bir bütün olur. O bütün yaratır dünyayı, o bütün değiştirir. O bütünü oluşturan ögeler birbirlerini tamamlar, birbirlerinden etkilenir. Yepyeni bir uyum yaratılır belki. O uyumun sağlanmasında minicik bir vidanın bile önemi vardır. Şiirin o bütün içindeki işlevini küçümsemiyorum, ama abartanlar arasında da kesinlikle yer almıyorum.
\n***
\nTiyatroya ilgim Robert Kolej’de başladı. Sahneye adımımı Orta 3’te attım. Shakespeare’in Venedik Taciri’yle. İngilizce oynadık. Lise bölümünde hep Türkçe oyunları yeğledim. Her yıl en az iki oyuna katıldım. Mezun olduktan dört-beş yıl sonra Genco (Erkal) yakama yapıştı bir gün. “Refik Erduran’ın Direkler Arasında oyununu sahneye koyuyorum. Bir Pehlivan rolü var. Gel şunu oyna,” dedi. Artık nereden estiyse, “Peki,” dedim. Tek oyun diye başlayan serüven beş yıl sürdü. Direkler Arasında’yı Keşanlı Ali Destanı, Palto, Teneke, Kurban vb. izledi. Kötü bir oyuncuydum. “Bu işi beceremiyorsun,” dedim kendi kendime. “Becermek için de, değil çaban, isteğin bile yok. Öyleyse niye hâlâ sahnedesin?” Bıraktım.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Colani’nin arabası
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'