Şaşırmayı yeniden öğreneceğiz!

16 Haziran 2019 Pazar

Özellikle Facebook’ta sık sık yinelenen bir söz var; mevcut erkler pişkince hukuka aykırı, insan haklarına aykırı yüzlerce karar veriyorlar ve bu durum karşısında pek çok kişi şöyle bir söz ediyor: “Şaşırdık mı?
Bu sözcük bizim olmaması gereken pek çok olguya alıştığımızın çok net bir ilanı. Hayır “Şaşırdık mı?” değil “Şaşırdık!” Evet artık epeydir unuttuğumuz şaşırmayı yeniden öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü bizi usul usul kanunsuzluğa, kadın ölümlerine, hak ihlallerine, yalana, dolana alıştırdılar. “Bir Alman’ın Hikâyesi” kitabında bir hukukçu olan Sebastian Haffner faşist Nazi yönetiminin Almanya’da nasıl işbaşına geçtiğini birinci elden güncel olayları örnekleyerek şöyle anlatır: “Çok ani ve çok derin olmuştu imkânsızla karşı karşıya kalmamız, bütün sınırlar aşılmıştı artık. Yarın, herhangi bir suçun bahanesiyle bütün Yahudiler tutuklansalar ya da intihar etmek mecburiyetinde bırakılsalar bile şaşılacak bir durum olmazdı bu artık. SA mensupları, herkesin düzen ve intizam içinde kendilerini öldürdüklerini bildirdiğinde, tatmin olmuş ve keyifli bir halde ‘O zaman oldu’ derlerdi herhalde. Sokaklar her zamanki gibi görünürdü ‘O zaman oldu.’ Her zamanki gibi hoş bahçeleriyle villalar, ilkbahar rüzgârı ve çiseleyen yağmur...
Evet bize her türlü zorbalığa alıştırdılar, öyleyse bu huyumuzdan vazgeçmeliyiz. Nasıl mı? En basitinden başlayarak, üşenmeden, “boşuna, bizim sözümüz dinlenmez, bu böyle gelmiş böyle gider” demeden. Örneğin sahiller için bir yasa var, sahillerin denizden yüz metresi hepimizindir. Ancak pek çok kıyıda bizim olan alana erişmek için korumaların beklediği beach kapılarından geçmek zorundayız. Öyle mi öyleyse elimizi kolumuzu sallayarak o kapılardan girip bizim olana ulaşmayı denemeliyiz. Bilet için bizi uyaran bekçilere şöyle demeniz yeter “Sizin hiçbir şeyinizi kullanmayacağım, sahilde havlumuzu serip güneşleneceğiz.” Tamam olay çıkacak, öyleyse cep telefonunuza sarılıp zabıtayı arayacaksınız. Ve yasa bizden yana, çünkü bileceğiz ki sahiller bizim! Bunu bir anda on kişinin yaptığını düşünün! Sivil direniş mi, al işte! Ben sürekli yapıyorum, acayip keyifli.
Yeni bir yasa çıktı, artık arabalar yayayı gördüğü anda durmak zorundalar ama bunu uygulayan pek yok. Öyleyse gene üşenmeden yanınızdan ok gibi geçen arabanın plakasını yazıp, kâğıt kaleminiz yoksa cep telefonları imdadınıza yetişir, yazdığınız plakayı gerekli yerlere bildireceksiniz. Aman kim uğraşacak demeyin, bir iki üç derken uğraşıyorlar. Bu şikâyetleri alan kurumun çalışanları şaşırabilir, bırakın biraz da onlar şaşırsın!
Ülkemin kadınlarına, kadın örgütlenmesine şapka çıkarıyorum. Her yerdeler, hâkimleri bıktırmak gerek. Çünkü şu hâkim indirimden artık gına geldi. Adam karısını doğramış öyleyse en ağır cezayı almalıdır, hâkim bey öyle indirim filan yok, insan öldürmek müebbet hapis! Hiç bıkmadan kentimizdeki her duruşmaya gitmeliyiz, hele de çocuklar söz konusu olduğunda, yediden yetmişe hâkimlere bir çocuk öldürüldüğünü bir çocuğa tecavüz edildiğini hatırlatmalıyız. Biz alışmıyoruz, hâkim beyler, savcılar siz de alışmayacaksınız!
O ne, inşaat alanı genişlesin diye üstünde eriklerin dalları aşağı çektiği ağaç kesiliyor. “Aman her yerde kesiliyor, bana ne” demek olmaz, anında belediyenin telefonunu çevireceksiniz. Çünkü izinsiz ağaç kesmek yasak, telefon ettiğinizde mutlaka gelecek olan zabıtanın numarasını alacak ve erik ağacının başında bekleyeceksiniz. Çok zor değil.
Diyorlar ki, gene benzine, içkiye zam gelmiş. Öyle kuzu kuzu oturmak yok. Yahu bir ay arabanızı kullanmasanız, toplu taşıtlarla gideceğiniz yere gitseniz neyiniz eksilir. Bir litre benzin aldığınızda 5 kuruşu vergi. Vergilerimiz nereye gidiyor, şeyhleri abuk sabuk konuşan, hiçbir iş yapmadan paraya pula boğulan tarikatlara, bunu bilin. Ona göre davranın. İçki işi daha karışık sahillerde, çok iyi bir uygulama başlamış: “İçkini al da gel”. İşte bu harika, evde yapılan içkileri alıp en güzel mezeleri yemek ve denizin sesini dinlemek hoş olsa gerek. Sigarada da sarmaya geçin. Hem daha az içiyorsunuz, hem de tabakayı çıkarıp sararken epey afili oluyorsunuz.
Hepimiz biliyoruz ki, ülkemiz bir vergi kaçakçılığı cenneti. Ortalıkta dönen para, kara para. O zaman her alışveriş için fiş isteyin, işinize '79aramasa da isteyin! Bu arada sermaye grubunun hemen hiç vergi ödemediği aklınızda bulunsun. Tayyip Erdoğan’ın damadı bir telefon açıyor, onların vergileri siliniyor. Bu vergi işi işin püf noktası, arkasında onlarca leşi olan Amerikalı Al Capone adlı gangster 25 dolarlık bir vergi kaçakçılığı nedeniyle içeri alınmıştı. Unutmayın, vergilerinizin nerelere gittiğini aklınızdan hiç çıkarmayın!
Kısaca “şaşırdık mı?” sözcüğünden “şaşırdık” sözcüğüne geçin!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları