Şüphe et ki, doğruyu bulasın...
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Şüphe et ki, doğruyu bulasın...

25.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Haftada bir yazmanın çok zor olduğunu söylemeliyim. Çünkü gündem hızla değişiyor ve bir hafta içinde hemen her köşe yazarı gündemdeki olayı yazmış oluyor. Örneğin artık herkes devletin iki kurumu arasındaki (THK ve Orman Bakanlığı) kavgayı biliyor. Ama ben hâlâ şüphedeyim, iki taraf kavga ederken unutulmaya çalışılan başka bir gerçek var. Orman Bakanlığı, 2023 yılına kadar ödeme garantisi verdiği yangın söndürme ihalesinde daha düşük fiyat veren THK ile değil, daha yüksek fiyat veren iki ayrı şirketle anlaşmış. Bu şirketlerden biri bir mimarlık şirketi, uçağı bile yok, kiralayacak. Öte yandan kullanılan birkaç uçakta Doğu blokundan alınmış, yani oldukça eski. Bu şirketlerle 4 bin saat üstünden anlaşma yapılmış. Kısaca yangın çıksa da çıkmasa da, uçaklar uçsa da uçmasa da bu şirketler paralarını alacak. Fazladan uçarsa onun da parasını alacak. Bu para ne kadar? 42 helikopter için 690 milyon lira. O helikopterler de ortada pek gözükmedi. Aklıma şu soru da geliyor: Devletin her yangın için vermeyi garanti ettiği para da mı suyunu çekti? Şimdi herkes birbirini suçluyor. İhaleye giren şirket ortada yok! Buna dikkat! İkinci konumuz elbette Diyarbakır, Mardin ve Van kentlerine atanan kayyımlar ve bu atamalara karşı yapılan haklı protestoların orantısız bir güçle bastırılmaya çalışılması. Böyle olacağını Süleyman Soylu seçimler öncesi söylemişti, “Kazansalar bile biz kayyım atayacağız!” Atadılar da! Bu kayyım atama işinden sonra bazı yazarlar Erdoğan’ın derin devlet tarafından ele geçirildiğini yazmaya başladılar. Efendiler, kimse ele geçirilmedi, zaten çok uzun zamandır devlet ve iktidar derin devlet gibi çalışıyor. Şimdi biraz bu derin devlet işine bir göz atalım, dünyanın her yerinde iktidarları yöneten bir derin devlet vardır, bunlar aslında birer taşeron olan hükümetleri çokuluslu şirketler lehine idare etmeye çalışırlar. Örneğin silah lobisi, ansızın Irak’ı nükleer bomba yapmakla suçlar, hükümetlerin Irak savaşına girmesini sağlamak için sahte dokümanlar oluşturup kamuoyunu ikna ederler. Emri de başkana ve meclise verdirirler. Sonuçta Irak’ta bir milyon kişi öldürülür ve sonra özür dilenir, çünkü Irak’ta nükleer silah bulunamamıştır. Ben bunu nereden biliyorum? Dünya artık çok küçüldü ve kapatılmak istenilen pek çok kanalda yakın tarih için yapılan belgeselleri izlerseniz durumu anlarsınız. Bu belgesellerde artık emekli olmuş istihbarat elemanları çatır çatır konuşuyor. Ayrıca Amerika, Irak savaşı için özür diledi.
Derin devlet adını verdiğimiz şey aslında insanlardan oluşur. Ve oldukça karmaşık bir yapısı vardır, her kurumda olduğu gibi bu kurumda da farklı düşünenler olacaktır. Bu farklı düşününler arasında da çatışmalar söz konusudur. Biz sıradan yurttaşlar biraz bir şey öğreniyorsak bu farklı düşünenlerin rekabeti sonucudur. Ve dünyamız artık algıların başarıyla yönetildiği bir dünyadır. Şimdi algılar nasıl yönetilir, küçük bir örnek vermek istiyorum.
Diyelim ki, iki yabancı misafirim var ve onlara üç gün içinde Türkiye’yi anlatacağım, bakalım neler yapacağım: Önce iki yabancıyı havaalanından alıp sahil yolundan merkeze sokuyorum. Bu arada bakıyorum, şaşırıp kalıyorlar, bir zamanlar gezdirdiğim iki Japon arkadaşım gibi. Onlar daha ilk başta söylemişlerdi, “Türkiye çok zengin, Amerika dışında hiçbir ülkede bu kadar lüks otomobilli bir arada göremezsin.
Bunu biliyorum ya, hemen benzinin litre fiyatını da söyleyiveriyorum. İlk vuruş tamam, zengin bir ülkedeyiz.
Ardından iki yabancıyı, lüks bir otele götürüyorum, ardından da Boğaz’da ünlü bir lokantaya. Bu arada kaldıkları otelin bir geceliğini ve yedikleri yemeğin parasını da söylüyorum. Şaşırıp kalıyorlar, fiyatlar acayip uçuk. Üstelik kaldıkları otel dairesi için (Türk parasıyla 22 bin lira) sırada insanlar olduğunu ve bu odada daha fazla kalabilmek için yöneticilere rüşvet teklif ettiklerini de ilave ediyorum. Eh, lokantaya da daha önceden yer ayırtmak gerekiyor. Ardından Kapalıçarşı’ya geçiyorum. Dünyanın pek çok yerinde Kapalıçarşıları gezmiş olan misafirlerim şaşırıp kalıyorlar. Bir altın bolluğu, muhteşem bir zenginlik! Daha üç gün olmadan yabancı misafirlerim, zengin, şaşırtıcı bir ülkede olduklarına ikna oluyorlar.
Ve sıra geliyor ikinci Türkiye’yi göstermeye. İki yabancıyı bu kez havaalanından aldıktan sonra şehir içinden merkeze götürüyorum. Karmakarışık bir trafik, sağdan soldan sollayanlar, yabancıların bir anda dilleri tutuluyor, korku tüneline girmiş gibiler.
Onları şehrin merkezinde sıradan bir otele yerleştirip başlıyorum gezdirmeye. Arabamızı önce muhafazakâr bir semtteki bir kız Kuran kursunun önünde bekletiyorum, az sonra çocuk yaştaki kızlar, başları örtülü, ellerinde kitaplarıyla çıkıyorlar, yüzlerinde hiçbir neşe ifadesi yok. Ardından misafirlerimi Kapalıçarşı’nın labirentlerinde dolaştırmaya başlıyorum. Muhteşem mücevherleri işleyen ustaların basık, havasız mekânları onları şaşırtıyor. Ardından benizleri soluk çocuk işçilerin iki büklüm çalıştıkları merdiven altlarını bir bir ziyaret ediyoruz. Onların ekmeği ekmeğe katık ettikleri mekânlarda yemek yiyoruz, bir de kola içiyoruz, bugünlük rızkımız bu kadar. Gece işimiz uzun, onları ev kadınlarının, küçücük kızların, haplanmış travestilerin iş beklediği herkes için malum caddelere götürüyorum, ardından birileri bizi evine kabul ediyor. Beş kişinin aynı tuvaleti kullandığı yan yana odalardan geçiyoruz, evdeki yoksulluk misafirlerimi etkiliyor. Ve misafirlerim onların uzattıkları çayı içmekte tereddüt ediyorlar. Gördünüz, kısacık bir zamanda iki Türkiye anlattım. İşte algı yönetimi böyle bir şey. AKP iktidarı bunu yıllarca başarıyla yaptı. Şimdi sır döküldü ve her şey ortalığa saçıldı. Panik havası bundan!

Yazarın Son Yazıları

Yetti bu uyuşturucu magazini!

Sevgili okurlarım vallahi billahi bana iki şeyden daral geldi.

Devamını Oku
21.12.2025
Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025