Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

20.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım artık bu zalim iktidarın neler yaptığını, ülkeyi nasıl yok etmeye çalıştığını geç de olsak öğreniyoruz çünkü artık öylesine fütursuz, öylesine kin kusuyorlar ki hiçbir kötülük onlara yetmiyor, tıpkı bir bağımlı gibi hep daha çok kötülük yapmak istiyorlar. En çok da çocuklarımıza kıyıyorlar.

Başlayalım, bu hafta içinde CHP milletvekili Ali Gökçek Meclis’te anaokulundan başlayarak liselere kadar devletin tüm ülke çocuklarına bir öğün yemek vermesi için bir kanun teklifinde bulundu. Gerekçesi çok açıktı; binlerce öğrenci ne yazık ki içinde sadece kuru ekmek bulunan yemek çantalarıyla okullara gidiyordu, kantinlerde bir tost bir ayran 100 liraydı ve pek çok çocuk bu nedenden okulu terk ediyordu.

Kanun teklifi AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Kanunu reddeden milletvekilleri “Oh bu günde kötülük dozumuzu aldık” diye pek bir memnundular. Tıpkı geçmiş yıllarda tecavüze uğrayan çocuklar için, “Bir kereden bir şey olmaz”, “Çocuğun da rızası varmış” diyerek kahkahalarla gülen eski AKP milletvekilleri gibi. Üstelik kötülük yaparken hiç düşünmediler, o okula aç giden çocukların çoğunun ana babası kendilerine oy vermişlerdi. Onlara, “Üç çocuk doğurun bakarız” demişlerdi. Doğurdular ama yalakaların ve illegal yollarla zengin olanların çocuklarının dışında 10 milyon çocuğa bir öğün yemeği bile çıkaramayacak iktidarın, artık iktidar olamayacak kadar yozlaştığını da gördüler. Daha da görecekler! Çünkü don nedeniyle bu yaz büyük ihtimalle ithal meyve ve sebze yiyeceğiz. Zaten yiyoruz, eh dolar da Avro da alıp başını gitti.

Bu arada MESEM’in çıraklık eğitimi (1 gün teorik eğitim 4 gün pratik eğitim) sayesinde binlerce çocuğumuz fabrikalarda ucuz işgücü oldu. 15 günde dört çocuğun çalışırken öldüğünü öğreniyoruz ve intiharlar başlıyor. Şırnak’ın Merkez Toptepe köyünden çalışmak için Antalya’ya gelen Yakup Taşar Gazipaşa’daki işyerinde yaşamına son veriyor. Yaş 17. Efendiler çocuklarımıza elbirliğiyle kıyıyorlar.

Şimdi gelelim şu don meselesine, bir zamanlar İspanya’nın Endülüs bölgesinde otobüsteyim, gece yol boyunca üzüm bağları ve binlerce meşale üzüm kütüklerinin yanında sabahtan akşama kadar yanıyor, insanlar ayakta sürekli meşalelere odun taşıyorlar. “Ne oluyor” diye şaşırmıştım meğer don tehlikesi varmış ve meşalelerle üzüm bağlarını koruyorlarmış. Artık iklim değişikliğinden mi tam bilmiyorum, kendini şubat sanan bu nisanda ülkemizin şimdiye dek gördüğü en büyük don olayı yaşandı. Alınacak tedbirler var mıydı, bilmiyorum. Ama şimdi tıpkı bir deprem felaketi gibi don felaketiyle karşı karşıyayız. Devlet buraları afet bölgesi ilan edip çiftçinin zararlarını karşılamak zorunda! Hayal mi görüyorum devlet şimdilerde Hatay’ın Samandağı ilçesinde insanların topulu arazilerine iş makineleri sokmak ve tapuları yakmak peşinde. Neyse ki ülkede geleceğini koyu bir karanlık gibi görüp bu karanlığı aydınlatmaya çalışan gençler ve her daim genç olanlar var.

Neyse sona doğru güzel bir hikâye anlatayım. 17 Nisan Köy Enstitülerinin 85. kuruluş yıldönümüydü. Kuruluş yıldönümünü bu hikâyeyle kutluyorum. Epey olmuş, 2000’lerin başı on yıldır birlikte çalıştığım Kadıköy Film Atölyesi öğrencilerimle birlikte (bize her türlü imkânı sağlayan o zamanların belediye başkanı Selami Öztürk’e teşekkür ederim) Beşikdüzü Köy Enstitüsü mezunu, köyünün okulunu, şadırvanını, kadınlar için çay toplama evini yapan, mezarlığı güzelleştiren ve kendine Fidel Castro diye hitap etmemizi isteyen can hocamız Musa Hoca’nın belgeselini çekiyoruz. Çekim onun da yardımıyla çok iyi gidiyor. Yaşasın 10 gün sonunda “Beşikdüzü’nde Bir Fidel Castro” adında bir belgeselimiz var.

Bu çekimde en çok aklımızda kalan Musa Hoca’nın torpiliyle açtırdığımız Beşikdüzü Öğretmen Okulu’nun marangozluk atölyesinde, hocanın arkadaşları, Beşikdüzü Köy Enstitüsünden mezun artık yaşını başını almış dört güzel insanın çocuk yaşlarda kullandıkları marangoz aletlerine, testerelere sarılıp ağladıkları andır. Onlar hep birlikte Köy Enstitüsü marşını söylemeye başladıklarında da biz bütün çekim ekibi de ağlıyorduk: “Sürer, eker, biçeriz güvenip ötesine/ Milletin her kazancı, milletin kesesine/ Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine/ Toprakla savaş için ziraat cephesine./ Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz/ Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.” Marşın sözleri atölyede çınlarken çok genç olan kameramanımız bana sarılıp şöyle demişti: “Hocam size teşekkür ediyorum. Benim hiç bilmediğim muhteşem bir tarihi bana gösterdiniz.”

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025