Yurdumuz yeniden bizim olmalı!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

11.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım artık yüreğim ağzımda dolaşıyorum, çünkü bunca mitinge, milyonların “Yeter artık!” çığlıklarına kulak tıkayan, “İnadım inat!” diyen bir yönetimle kuşatılmış durumdayız. Endişem; yaz geliyor başkaldırının günler içinde tıpkı Gezi’de olduğu gibi sönmesi ve derin bir hayal kırıklığına sürüklenmemiz. Artık sağır sultan bile öğrendi ki olay, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ve arkadaşlarının içeri alınmasını aştı. Artık hep birlikte biliyoruz bu iktidar, güzel ülkemizi bitmeyen, amansız bir karanlığa sürükledi ve daha da sürüklüyor.

Bu arada Hindistan ile Pakistan arasında silah şirketleri daha çok silah üretsin, daha çok kazansın diye, yeni bir savaş başladı. Dış politika benim işim değil ama bilirim ki savaşlar emperyalist ülkelerin can kurtaranlarıdır. Tabii ilaç ve inşaat şirketleri de silah üretenleri takip eder. Bugünlerde yeniden bir kitabı okuyorum, kitabın adı: Onurun Bedeli. Kitap, radikal İslamın, Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Gazze, Afganistan ve Pakistan’daki kadınlar ve çocukların yaşamları üstündeki baskısını ve gene kadınların ve çocukların nasıl acımasız bir çaresizliğe sürüklendiğini anlatıyor. Kitabı hazırlayan gazeteciyazar Jan Goodwin tam on yıl oralarda kadınlarla, çocuklarla röportajlar yapmış, kitaptaki yaşamlar insanı dehşete düşürüyor. Ve benim kitabı okudukça Mustafa Kemal Atatürk’e şükran borcum daha da artıyor. Görmüş geçirmiş bir 68’li olarak bu korkunç karanlıktan çıkmak için artık yapacağımız tek şeyin Mustafa Kemal Atatürk’ün yüzyıl önce bize gösterdiği yoldan yürümek olduğuna inanıyorum: Laiklik ve bilimsel eğitim, yeniden! Kamulaştırma yeniden! Tütün, şeker pancarı ve afyon ekimi yeniden! Kâğıt, sigara ve şeker fabrikaları yeniden! Ve evet satılan limanlarımız, madenlerimiz, tarlalarımız, meralarımız, yaylalarımız yeniden bizim olmalı! Yerli malı haftası yeniden bizim olmalı. Ben marketten aldığım mercimeğin Hindistan’dan geldiğini öğrendiğimde ağlamak istiyorum.

Ve hep birlikte haykırmalıyız: “Tam bağımsız Türkiye!” Zor değil. Tüm bunları yeniden başarabiliriz! Şimdi zaman başarmanın yollarını tek tek bulmaktan geçiyor! Zaten insanlar bunun için yollara düştüler! Yeter ki tüm muhalefet birleşsin! Olmayacak şey değil. Biz çoğunluğuz, biz Türkiye’yiz!

Şimdi size okuduğum kitaptan küçük bir hikâye anlatacağım. Afganistanlı bir kızın hikâyesi. Küçük kızın adı Kache, henüz 11 yaşında ve o zamanlar Pakistan’da yaşayan yazarın evine hizmetçilik yapması için babası tarafından getiriliyor. Yazar onun zekâsını keşfediyor ve babasını da ikna ederek onu Afgan ların yönettiği bir okula yazdırıyor. Bir zaman sonra yazar, kızın okuldaki başarısını ödüllendirmek için onu dondurma yemeğe götürmek istiyor. Dondurma yenilecek tek yer kent merkezindeki 4 yıldızlı bir otel. Yazar başı ve göğsü “çodar” denilen bir çarşafla örtülü küçük kızı oraya götürüyor. Küçük kız ilk kez gördüğü otelin lüks eşyalarından, sırmalı görevlilerinden korkuyor ama dondurma masaya gelince iştahla yiyor.

Ne yazık ki bu olay Kache’nin babasını ve arkadaşlarını çok öfkelendiriyor. Yazarı “Sen bir Afgan kızını, bir Müslümanı arsız olmaya özendiriyorsun” diye suçluyorlar. Daha fazlasını da söylüyorlar: “Onu hiç bilmediği ve bilmemesi gereken bir yaşantıyla tanıştırıyorsun. O, bu tür halka açık yerlere gitmemeli. Sen onu fahişe olmaya teşvik ediyorsun!”

Kache bu olaydan sonra yazarın evine yollanmıyor, okula da yollanmıyor çünkü baba ve arkadaşları için kızların eğitimi kötü bir şeydir. Hep birlikte haykırıyorlar: “Eğitim kızları dik başlı yapar ve sonra evliliğe elverişli olmazlar!” Kache, birkaç kere evden kaçarak okula gidiyor ama öğrenciler ve hocalar onu kızılcık sopasıyla dövüyorlar. Ve sonunda o 11 yaşındaki küçük kız, iki karılı, yaşlılıktan dişlerinin tümünü yitirmiş ve durmadan titreyen bir adama satılıyor.

Evet sevgili dostlarım ben de güzel yurdumun gittiğim her yerinde özellikle kız çocuklarının acılı hikâyelerine tanık oldum. Başaranları, kendine yepyeni yollar çizenleri de gördüm. Ve hiç durmadan kendimize hatırlatmalıyız, her gün en az dört kadının öldürüldüğü bu topraklarda laiklik bizim en büyük güvencemizdir. Bizde olmaz demeyin, bir sabah gözümüzü açtığımızda şeriat düzenine geçtiğimizi görebiliriz. Çünkü dünyanın bu yeni ortaçağında olmaz dediğimiz her şey oluyor.

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025