Harikulade evrimsel devrim... Osmanlı’nın Avrupa’ya hediyesi uygarlık

07 Ağustos 2017 Pazartesi

Genetikte, canlıların DNA’sında mutasyonların varlığını kabul edip de “evrim yoktur” demenin anlamsızlığı üzerinde yazmak bayağı eziyettir.
Zaten konunun odağında şüphesiz ki eğitim müfredatından Evrim başlığının çıkartılması, bazı yetkililerin “öğrenciler için bu soyut bir konu, anlamazlar” biçimindeki çocuklarımıza hakaret içeren temelden yanlış yaklaşımlarıdır. Ülkemizdeki hiçbir çocuğun, dünya bilimi ve geleceği açısından yol açıcı nitelikteki biyolojinin bu en temel öğretisinden mahrum bırakılmasını, en temel bilgi edinme ve öğrenme hakkına büyük bir tecavüz olarak görülmesini sağlamaktır.
Buradaki seri yazıların amacı, demokratik bir insan hakkını, öğrenme hakkını savunmak ve gerçeklerin örtbas edilmesi politikalarına karşı çıkmak ve çağdaş dünyada anlamsızlıklarını vurgulamaktır.
Altını çizerek söylüyorum, hiçbir iktidar okuldaki eğitim programını “çağdaşlıktan, bilimden yoksun” olarak programlamak, bilgiyi yasaklamak yoluna gidemez. Kendi ideolojik - dinsel anlayışlarına uygun bir programı ülkenin ulusal okullarına, çocuklarımıza dayatamaz, dayatamamalıdır.
Bilgiye yasak koymaya ayrıca bu iktidar çok sık başvuruyor. Mesela Wikipedia gibi bir kaynak, ülkemiz yurttaşlarına resmi olarak yasaklanabilmektedir.

Bakteri ve virüslerin hayatta kalma mücadelesi
Evet, canlılarda mutasyon olduğunu kabul ediyor musunuz? Mesela antibiyotiklere karşı bakterilerin biçim ve özünü değiştirerek direnç kazandıklarını kabul ediyor musunuz, yoksa bunu bilimin bir uydurması olarak mı görüyorsunuz? Antibiyotikler zamanla bakterileri neden öldürememeye başlıyor ve işe yaramaz hale geliyorlar?
Basit anlatırsak: Çünkü bakteriler de “hayatta kalma” stratejisi uyguluyor. “Düşman” ilaçlara karşı zamanla savunma araçları geliştiriyor, “genetiğini” değiştiriyor, yani çeşitli mutasyonlar sonucu, başka bir kılığa bürünüyor ve antibiyotiği etkisiz hale getiriyor.
Bu, salt bakterilerde değil, virüslerde de öyle. En basitinden “Kuş Gribi” salgınında çok kısa sürede bunu görüyoruz. Kuş gribi etkeni virüs kendini değiştirerek 1, 2, 3, 4 gibi farklı kılıklara, varyasyonlarına giriyor. Geliştirdiğiniz bir etken ilaca veya bedenin savunmasına karşı derhal “genetiğini” değiştiriyor.
Aslında gözümüzün önünde çık hızlı harikulade bir evrimsel biyolojik savaşın tanığıyız. Sirke sineklerinin kısa süre içinde nasıl sürekli evrim geçirdikleri laboratuvar koşullarında izleniyor. Aynı şekilde fareler... Kanser genetiği, evrimsel biyolojinin ana konularından birine hızla dönüştü. Hastalıkların mekanizmalarını açıklamak evrimsel biyolojinin çok hızlı gelişen ana araştırma alanlarından biri oldu.

Evrim, robotik ve elektronik
İlginç bir şekilde evrimsel biyoloji ile robotik gibi dijital teknolojilerin de yararlandığı, nano teknoloji gibi milimetrenin milyonda biri ve daha küçük birimlerindeki çalışmalar bile evrimsel biyolojiyle ilişkili. İlaç geliştirmeleri, zirai araştırma ve uygulamalarına kadar uzanan geniş bir alandan bahsediyoruz.
Düşünün: Evrimden tamamen habersiz nesiller yetiştirmeyi hedefliyorsunuz. Ne için? Vay bizim ideolojik siyasi anlayışımıza, dini kavrayışımıza aykırı olduğunu düşünüyoruz. Batsın bu anlayış.
Bu, öğrenme hakkına büyük bir saldırı olduğu gibi, günümüzde bilim üzerinde yükselen büyük yarışta ülkemize de büyük bir ihanettir. Dini referansla yönetilen İran bile biyoloji kitaplarında evrime onlarca sayfa ayırırken, laik bir ülkeyi yönettiğini ileri süren iktidar, dünyanın en geri düşüncesiyle eğitimi tasarlıyor ve tüm ülkeyi bu yanlış bakışın vesayeti altına alıyor.
Bu kabul edilebilir değil. Kimse, ülkeye şunu okuyamayacak, öğrenmeyeceksiniz diye bir dayatmada bulunamaz.

Osmanlı’nın Avrupa’ya hediyesi bir uygarlık
İslamın Altın Çağı diye isimlendirilen, bilim ve teknolojide hızla yükselen dönemi bitiren faktörün de Osmanlı olduğunu burada öne sürüyorum. Bu mirası devralmadı, geliştirmedi, sürdürmedi. Bu mirası tamamen Avrupa’ya terk etti.
İslamın Altın Çağı mirasını devralan Avrupa, hızla parladı ve bugün neredeyse 600 yıldır süren bilim ve teknoloji devrimleri, rönesanslar, aydınlanma dönemleri, sanayi devrimleri, bilimsel teknolojik devrimler ve bugün de ikinci ve üçüncü sanayi devrimleri ile devamı ve ürünü olan Sanayi4.0, Osmanlı’nın Avrupa’ya “hediye ettiği” gelişmeler silsilesidir. Bir uygarlık ve çağdaşlık! Bunun sonucu kendisi battığı gibi, bugün takipçileri olduğunu düşünenler de ülkeyi batırma niyetinde.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları