Bireyin tercihleri toplumun kaderidir

25 Mart 2020 Çarşamba

İnsanlar ortadan çekildiğinde Venedik’in kanallarında şimdiye kadar çamur gibi akan suyun berraklaşması...

Ve o suda daha önce görülmeyen hayvanların belirmesi...

Ya da İstanbul’un havasının daha ilk haftada yüzde otuz temizlenmesi...

Şehrin sokaklarında trafik gürültüsü yerine kuş seslerinin duyulur olması...

Ya da camilerin de tıpkı eğlence mekânları, restoranlar ya da okullar gibi, gerekirse kapatılabilecek insan elinden çıkma normal mekânlar olduğunun kayda geçmesi...

Ya da bilimin yadsınamaz aklına ve gücüne güvenmenin hayatta kalmak için tek yol olduğunun neredeyse herkes tarafından tartışmasız kabul görmesi...

Ya da hayvan eti ve hayvansal ürün tüketiminin neden sorun olduğuna mercek tutulmaya başlanması bir yana;

İnsanların biraz aklı başında olanlarının sadece zorunluluktan değil, gönüllü olarak da evlere kapandığı, kapanabildiği şu zamanlarda...

Covid-19 hakkında yayılan şehir efsaneleri ve komplo teorileriyle uğraşmak yerine...

Vaktimizi insanın gerçek yapısını ve sisteme etki gücünü idrak etmeye çalışmakla geçirebilirsek;

Bu kâbus bittiğinde bambaşka bir dünyada yaşamaya başlayabiliriz.

Bu virüs salgınında herkesin aynı fikre vardığı çok önemli bir nokta var:

Bireyin tercihleri, toplumun kaderini belirler.

Şu anda insanlar evde kalmaya ikna olduklarında, virüsün yayılma hızını azaltacaklarını öğreniyorlar.

Virüsün yayılma hızını azalttıklarında da mevcut sağlık sistemlerinin yetersiz kalacağı yığılmaları önleyebileceklerini biliyorlar.

Bu bilgi, bu olağanüstü dönemde bir virüsün tahribatını azaltmaya yarayacağı için çok önemli.

Ama virüs ehlileştikten ve tüm dünyada yaşam normale döndükten sonra daha da önemli olacak.

Şu an, her birimiz hangi tercihlerimizin hangi sonuçlara vardığını kolayca görebileceğimiz birer kişisel laboratuvara hapsedildik.

Bu süreçte, dünya genelinde ve ülke özelinde, bundan sonra yapılacak tercihlerin hangi sonuçlara varacağını görebilecek ortak öngörülere sahip olma fırsatımız da var.

Bir virüsün yapısından etki alanına kadar, kimi doğru kimi yanlış yığınla bilginin ağızdan ağıza, kulaktan kulağa boş yere dolaştığı ve kafa karıştırdığı şu günlerde, belki de öğrenilmesi gereken en önemli asıl şey;

İnsanın aslında kim olduğu ve aslında kim olabileceği.

Bilinçsiz bir şekilde yaptıklarımız yüzünden başımıza gelen kötü şeylerin...

Bilinçli bir şekilde yapmadıklarımız sayesinde başımızdan gidebildiğini deneyimliyoruz.

Bu iki cümlelik idrak bile, istenirse, dünyada büyük bir irade devriminin fitilini ateşlemek için yeterli.

Bilinçsizce iktidara getirdiklerimizi, bilinçli tercihler yaparak tepemizden indirebiliriz.

Bilinçsizce tükettiğimiz kaynakları, bilinçlice kullanarak yeniden bereketlendirebiliriz.

Bilinçsizce sürdürdüğümüz alışkanlıkların yol açtığı hasarları, bilinçli tercihlerle onarabiliriz.

Dünya, bireylerin tercihleriyle “kaderi” değiştirme gücüne şahit oluyor.

Şimdi hep birlikte evlere girerek hem kendi kaderimizi hem de dünyanın kaderini değiştirebileceğimizi görüyoruz.

Ve kaderin ilahi değil beşeri bir mesele olduğunu en net biçimde deneyimliyoruz.

Bu demektir ki yarın hep birlikte sokağa çıktığımızda da bundan sonraki hem kişisel hem de evrensel kaderi tercihlerimizle ve isteklerimizle belirleyebilecek güçteyiz.

Çünkü;

Kolektif korkunun dinamiğiyle kolektif isteğin dinamiği, çekirdeğinde aynı gücü barındırır.

İnsanın da hangisini nerede ve ne zaman harekete geçireceğine karar verecek kadar aklı aslında her zaman vardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları