I. İnönü Muharebesi’nin anlam ve önemi - Doç. Dr. Hüner Tuncer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

I. İnönü Muharebesi’nin anlam ve önemi - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

1920 yılının sonları... Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın askeri aşamasına geçilmek üzereydi. Mustafa Kemal Paşa, cephe komutanları ile görüşerek düzenli ordu kurulması gereğini dile getirmekteydi, çünkü Milli Mücadele’nin başarısı bütün kuvvetlerin tek bir otorite altında toplanmasına bağlıydı. Düzenli bir işgal ordusunun ancak düzenli bir ordu ile yenilip dağıtılabileceği gerçeğinden hareketle, iskelet halindeki ordunun yeniden örgütlenip donatılmasına karar verilmişti.

‘ÜÇÜNCÜ BÖLÜK’

Teğmen M. Şevki (Yazman), ordunun 1920’deki durumunu şöyle anlatıyordu: “Konya’daki bölüğüme iltihak ettim. Yeni kumandanım benimle konuştu, yer gösterdi, rahatımı temin etti. Fakat bölükten, bölüğe takdimden hiç bahsetmedi. Halbuki her genç zabit gibi ben de bu heyecanlı merasimi, saf nizamındaki kıtamın bu ilk selamını bekliyordum. Bu, çok eski bir gelenek ve nizamdır. Biraz sonra bu fikrimi açınca acı acı güldü. Kapının önünde duran nefere seslendi: “Mehmet Ali ile Hasan’ı da çağır, hepiniz buraya gelin.” Üç kişi karşımıza dikildiler ve kumandanım takdim etti: “İşte, Üçüncü Bölük!” Sonra onlara döndü: “Mülazım (Teğmen) Şevki Efendi. Bölüğümüze tayin olundu.” 

Yeni ordu Çerkes Ethem’i ve ağabeylerini (Tevfik ve Reşit Beyler) yola getirmek için harekete geçtiği sırada, 3. Yunan Kolordusu 6 Ocak 1921’de Bursa’dan Eskişehir’e ve 1. Yunan Kolordusu da Uşak’tan Dumlupınar’a doğru ilerlemeye başlamıştı.

Birinci İnönü Muharebesi’nin komutanları şunlardı: 24. Tümen’in başında Yarbay Atıf (Ateşdağlı), 11. Tümen’in başında Yarbay Ayıcı Arif, 4. Tümen’in başında ise Binbaşı Nâzım bulunuyordu. 6 Ocak 1921 tarihine değin kolayca ilerleyip yayılmış olan Yunan ordusu ile Türk ordusu, ilk kez Birinci İnönü Muharebesi’nde karşı karşıya geldiler. 

Bu tarihe değin Gediz ile İnönü’deki muharebeleri Kütahya’dan yöneten Albay İsmet (İnönü) Bey, 10 Ocak’ta İnönü istasyonuna gelmiş ve karargâhı ile İnönü köyüne yerleşmişti.

KURTULUŞUN BAŞLANGICI

Yunan Ordu Komutanlığı, Birinci İnönü Muharebesi’nden sonra yayımladığı bildiride, bu muharebede “gerçek bir taarruzun söz konusu olmadığını, yalnızca keşif harekâtı yapıldığını” ileri sürmüştü. Yunanistan Genelkurmay Başkanı General V. Dusmanis ise “1921 Ocak ayında yapılan hareket feci bir şekilde başarısızlığa uğradı. Bu başarısızlıklar, ordunun (...) yetersizliğini ispat etti” demekteydi. 

Birinci İnönü Zaferi, kurtuluşun başlangıcı olmuştu. TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, TBMM adına 12 Ocak 1921 tarihinde Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey’e gönderdiği tebrik telgrafında şöyle diyordu:

“İnönü Meydan Muharebesi’nde Batı Cephesi birliklerinin uğurlu ve ezici komutanız altında kazandıkları kesin galibiyetten dolayı yüksek kişiliğinize ve kahraman ordumuzun bütün komutanlarıyla subay ve erlerine BMM’nin kalpten tebriklerini iletir ve bu başarının mukaddes topraklarımızı düşman istilasından büsbütün kurtaracak olan kesin zaferin hayırlı bir başlangıcı olmasını Tanrı’nın lütfundan diler ve bu tebriklerin bütün Batı Ordusu er ve subaylarına ulaştırılmasını rica ederim.” 

Birinci İnönü Muharebesi’nin kazanılması ertesinde İsmet Bey’in rütbesi, 1 Mart 1921’de albaylıktan tümgeneralliğe (mirliva) yükseltilmişti.

‘BULUNUR KURTARACAK BAHTI KARA MADERİNİ’

Mustafa Kemal Paşa’nın, Birinci İnönü Zaferi’ni değerlendirmesi şöyleydi: “Milletimiz bugün, bütün mazisinde olduğundan daha çok ve ecdadından daha çok ümitvardır. Bunu ifade için şunu arz ediyorum. Kendilerinin tabiri veçhile, cennetten vatanımıza nigahban (gözcü, bekçi) olan Namık Kemal demiştir ki: ‘Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini, yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini.’ İşte ben, bu kürsüden bu Meclisi Âli’nin reisi sıfatıyla, heyeti âliyenizi teşkil eden bütün azanın her biri namına ve bütün millet namına diyorum ki: Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.” 

TARİHİ BİLMEK

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kurulan düzenli ordunun Batı Cephesi’ndeki ilk başarısı, Birinci İnönü Muharebesi olmuştu. Birinci İnönü Muharebesi’nin kazanılmasıyla, Türk ulusunun varlığına ve savaş gücüne sahip olduğu kanıtlanmış ve TBMM hükümetinin içte ve dışta tanınması ve itibarının artması sağlanmıştı. Birinci İnönü Zaferi, Türk insanının kendisine olan güvenini pekiştirmiş ve Türk ordusunun yeniden dirilmeye başlamasının ilk adımını oluşturmuştu.

Ülkemizi yöneten iktidarların, ülkemizi tam bağımsızlığa kavuşturan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın hangi koşullarda yapılmış olduğunu çok iyi bilmeleri ve bu savaşı yönlendiren Mustafa Kemal Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye her vesileyle gerekli saygı ve sevgiyi göstermeleri gereklidir.

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025