Yazıya, biraz da tepki çekebilecek bir soruyla başladık, aynı şekilde sürdürelim. “Türkiye’nin terörden arındırılmasını ister misiniz” sorusu, inananlara, “Cennete gitmek ister misin” sorusuyla aynı mantığın ürünü. En çok istenen, ideal olan bir hedefe kim varmak istemez, kim cennete gitmek istemez? O zaman bir soru daha: Ama nasıl?
Burada sorun çatallaşıyor. Verilere başvuralım hemen.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu nihayet toplandı, ikinci toplantısını bugün basına kapalı olarak yapacak.
DEM Parti’den katılan milletvekillerinden Meral Danış Beştaş’ın gündeme getirdiği iki konu kamuoyunun dikkatini çekti. Birincisi “anadilde eğitim” konusu. Diğeri ise Öcalan’a “umut hakkı” tanınması.
Siyasetçilerin birincil görevi seçmenin duyarlılıklarını dikkate almaktır. Liderlerin bu yönde tutum belirlemeleri de en doğal olanı. Bu noktada başka veriler paylaşalım.
Kamuoyunda DEM Parti ve terör örgütü ile yürütülen sürece ilişkin araştırma sonuçları var. Biz en çok itibar edilenlerden birinin, Murat Karan’ın yönettiği AREA’nın verilerini paylaşalım.
“Terörsüz Türkiye” söylemini destekleyenler yüzde 58, desteklemeyenler yüzde 35. Bizce yüzde 35’lik kesimin kesinlikle ciddiye alınması gerekir. Siyasetçiler daha iyi bilecektir bunun anlamını.
Süreçle birlikte örgütün biteceğine inanların oranı yüzde 30, inanmayanların oranı ise yüzde 65. Bu da dikkat çekici.
DEM’in ilk toplantıda gündeme getirdiği konulardan biri: Anadilde eğitim. Bu isteğe olumlu yaklaşanların oranı yalnızca yüzde 15. İstemeyenlerin oranı ise yüzde 65. Dikkat ederseniz, kararsızları ve yanıt vermeyenleri yazmıyoruz.
Bir diğer konu Öcalan’ın “umut hakkı”ndan yararlanması. Öcalan’ın, bu olanaktan yararlandırılmasını istemeyenlerin oranı yüzde 78. İsteyenlerin oranı ise yüzde 13.
Terörle mücadelenin demokratik müzakere ile yürütülmesini isteyenler yüzde 52, istemeyenler yüzde 37. Bu yüzde 37 güvenlik politikalarını öneriyor.
Umut hakkı, DEM’in dışında örgütün de birinci önceliği. Yöneticilerinden Mustafa Karasu, “Bahçeli tek başına umut hakkından bahsedemez. Erdoğan’dan garanti almıştır. Umut hakkı tanınmalı” dedi. Konunun burada düğümlenme olasılığı yüksek. Bu konu silah bırakmayı da çok yakından ilgilendiriyor. Yüzde 78’i kim ikna edecek? İkna edilmeden mi bu hak tanınacak? Siyasetçiler bu noktada ne düşünür?
Dikkat ederseniz Erdoğan, umut hakkı konusuna hiç girmedi.
Aklınıza bir de Dolmabahçe görüşmeleri sonrasında yaşananları getirin. Yalçın Akdoğan konuşsa da kamuoyu çöküşün tüm ayrıntılarını öğrense keşke...
Saldırı altındaki CHP, seçime kadar burada oyalanmak mı isteniyor? Öcalan’a “umut hakkı”, İmamoğlu’na siyaset yasağı... Toplum bu mantıkla huzura erer mi?
Manzara ağır. Bu koşullar değişmezse başlıktaki sorumuzda haklı olmaz mıyız?
Yoksa kim cennete gitmek istemez?