Devletin Baştan Kokma Nedeni mi?

27 Şubat 2015 Cuma

Erdoğan gibisi zaten dünyada yok.
Bunu cümle âlem görüyor.
Davutoğlu gibisi ise...
Olabilir de, olmayabilir de!..
Ama Allah var, sergiledikleri özellik değil binde bir; milyonda birlik.
BM’ye kayıtlı 200 küsur ülke var.
Hiçbirisi aynı burçta ve aynı gün doğmuş cumhurbaşkanı ve başbakanına sahip değil.
Bu özellik ülkemiz için ne kadar hayırlara vesile bir hadise, bilmek zor.
Biraz daha beklemek gerek.
İkilinin geleceğini, her fani gibi “yıldızları” yani “burçları” belirleyecek.
İkisi de balık.
Karadenizli Erdoğan’a balık olmak yakışıyor diyelim, ama Konyalı Davutoğlu’nun balıklığı gençlerin deyimiyle kel alaka!
Burç inancı insanlık tarihi kadar eski.
İnsanlık, Adem’le Havva’dan ve oğulları Kâbil’in Habil’i öldürmesinden bu yana yıldızlara bakıp kader okuma derdinde.
Kader okumanın tek yolu ise karakteri çözebilmek.
Magazincilerin Burçname dediğine İslam tarihçileri Yıldızname diyor.
Sözlüklere göre yıldıznamenin tanımı:
“Kişinin karakter ve özel bilgilerini Kuranıkerim ışığında, Ebcet hesabına göre şifrelenmesi ve yıldızların ışığında çözümlenmesidir. Astrolojiye benzese de farkı, insanın doğumundan ölümüne kadar başından geçecek maddi ve manevi kayıpların belirtilmesidir.” (Uludağ Sözlük)
Eski Yunan’dan beri kabul edilen bir inanç var.
İnsanın kaderini, karakteri belirliyor.
Ya karakteri ne belirliyor?
Çoğunluk için geçerli yanıt ne yazık ki “genler, aile ve toplumsal çevre, vs..” değil.
İnsanlar nedense asırlardan beri insanın kaderini ve karakterini burçların belirlediğine inanıyor.
İkisi aynı fidanın güller açmış dalı olan muhterem ve muhteşem ikilimizin burcu üzerinde bir çalışma yaptık.
İşte balık burcu erkekleri için yazılanlar.
Hangisi Cumhurbaşkanı’na, hangileri Başbakan’a uyuyor, takdir okurundur:
- Fiziksel olarak en dikkat çekici noktaları gözleridir. Büyük gözleri, anlamlı bakışları vardır.
- Genel görünümleri sakindir. Ancak iç dünyalarında fırtınalar koptuğunu söylemek mümkündür.
- Plan yaptıkları pek görülmez, daha çok sezgileri ile hareket ederler. Sezgileri tahmin edilemez derecede kuvvetlidir.
- Bu konuda önlerini kesecek en büyük engel duygularıdır. Duyguları, sezgilerinin önüne geçebilir.
- Konuşma yetenekleri ile insanların kalplerini kolaylıkla kazanabilirler. Bu konuda oldukça yeteneklidir.
- Kendilerine acıma gibi olumsuz özellikleri vardır.
- Duyguları sürekli değişkenlik gösterebilir. Ruhsal olarak son derece derin dünya içerisinde yaşarlar.
- Balık insanı kadar hayal dünyası geniş bir başka burç bulunamaz. Hayal kurmak her şeyleridir.
- Kurdukları renkli hayaller ile gerçeklerin hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır. Bu durum mutsuzluklarının en büyük nedenlerinden bir tanesidir.
- Değişken yapıları yaşamlarının her alanına yansımaktadır.
- Mutlu oldukları bir anda mutsuzluğa bürünebilirler ya da umutları çok fazlayken bir anda her şeyin bittiğini düşünebilirler.
- Neyin ne olduğu konusunda tam olarak fikir sahibi değildir. Karar alacakları zaman sezgileri ile hareket eder ya da bir başkasının yönlendirmesini ister.
- Bir konuda çok zorlandığını düşünürse de kendi hayal dünyasına sığınmayı tercih eder.
- Balık insanları için, gerçek ve hayal arasında hiçbir sınır bulunmamaktadır. Bunlar şizofreniye en yatkın insanlardır.
Son burç oldukları için bulundukları yer de madde ve ruh birbiri içine girmiştir ve etkileri altına almıştır.
- Mantık olarak açıklanması zor olaylara yatkınlıkları vardır. Ne zaman, ne yapacakları bilinemez.
- Mutlu mutsuz, tutarlı tutarsız ve iyi kötü olarak her an değişim gösterebilir. - Tüm uğraşların sonunda kendilerine şu soruyu sorarlar; hayat, gerçekten de bütün bu kavgalara değer mi?
- Konuşkan olmaları, çevrelerinde birçok insan bulunmasının nedenleri arasındadır.
- Balık burcu insanlarının çift karakteri vardır diyebiliriz. (Devletin başında iki balık olduğuna göre etti size 4 karakter; Tanrı Türk’ü korusun!)

İnmez İnesice Faiz Notları
Merkez Bankası’na düzenlediği “Faiz insin!” saldırıları doları, Avro’yu fırlatıyor.
Ama o buna hiç aldırmıyor.
Acaba tasarrufları dolarda diye mi böyle yapıyor?
Geçen 28 Ağustos’ta YSK’ye verdiği mal bildiriminde, Al Bakara’da 200 bin dolar olduğunu beyan etmişti.
O günlerde dolar 2.150 TL idi.
Şimdi 2.4950 TL oldu.
Yani Merkez Bankası’na açtığı savaştan, yaklaşık 60 bin TL kazandı.
Ayda 10 bin TL eder.
Hiç fena değil.
“Değer mi?” derseniz...
Demek ki değiyor.
Herkesin hesabı kendine.
Bendenizin bir hesabı var:
Faizin inmesi için verdiği mücadeleyi “Kadın cinayetlerinin azaltılması” için harcasaydı, belki şimdi onlarca kadın yurttaşımızın hayatını kurtarmış olacaktı.
Nereden mi bu hesap?
Başbakan olduğu günlerde ve o dönemde kullandığı RTErdoğan adlı sitesinde “Siyaset hayat kurtarmaktır!” diyordu da!..
O sitede “Çok ucuza aldığım bayat simitleri annemin yardımıyla sobamızın üstünde kaynayan tencerenin buharından geçirip satıyordum” gibi samimi itiraflar da yer alıyordu.
Nedense o site sonradan buharlaştı.
Herhalde tanımı “Siyaset kendini kurtarmaktır!” diye değiştirdiği için!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları