Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ecevit'in Doğum Gününde Erdoğan'lı Gözlem
Bugün Bülent Ecevit’in doğum günü.
Yaşasa idi, 88 yaşına basacaktı.
Ecevit, Başbakanlığı sırasında Tayyip Erdoğan ile hiç karşılaşmadı.
Erdoğan da Başbakan iken, Ecevit ile hiç bir araya gelmedi,
Ecevit, Danıştay saldırısında öldürülen Daire Başkanı Mustafa Özbilgin’in cenaze törenine gitmişti.
Tayyip Bey de törene katılsa halef - selef belki orada karşılaşacaklardı.
Ama katılmadı, katılamadı.
Ecevit o törende rahatsızlandı.
Evine döndü, daha sonra beyin kanaması geçirdiği anlaşılınca GATA’ya kaldırıldı.
Erdoğan da ertesi gün, dönemin Dışışleri Bakanı Abdullah Gül ile birlikte ziyarete geldi.
Rahşan Hanım, Erdoğan ve Gül ile karşılaşmak istemedi.
Ev sahipliğini parti adına Genel Sekreter sıfatıyla bendeniz yaptı.
GATA’nın VIP Salonu’nda kahve çay ikramından sonra, Başbakan bodoslomadan söze girdi:
“Yav, törenin çok kalabalık olacağı belliydi. Hava da sıcak. Sağlığı da pek müsait değilmiş. Cenazeye gelmesine neden izin verdiniz ki?”
Yani demek istiyordu ki: “Asıl kabahat sizde yani, Rahşan Hanım’da!”
Bu sözleri nedense bana bakarak söylüyordu.
Rahşan Hanım, Tayyip Bey’i ilk ve en iyi çözenlerdendi.
Niye aniden ortadan kaybolduğu böylece anlaşıldı!
Başbakan bendenize bakıyor ve açıkça yanıt bekliyordu.
O günlerde milletvekili sıfatı da taşımadığımız için kendimi daha çok gazeteci gibi hissetmenin de rahatlığıyla:
“Efendim, dedim, Sayın Ecevit, Cumhuriyet kuşağı devlet adamlarından, eğer devletin temel direklerinden biri olan Danıştay’a bir saldırı olmuş ve bir mensubu görevi başında şehit edilmiş ise Ecevit gibi bir insan sürünecek durumda da olsa cenazesine gider. Kimse buna engel olamazdı!”
Bu yanıtın ucundaki “Ülkenin başbakanı olarak asıl siz neden o cenaze törenine katılmadınız?” sorusunu hemen anladı ki..
Hiç üstelemedi.
Bu kez bir başka yönden bir başka atışa geçti:
“Haberler var. Rahatsızlandığı halde ona dondurma yedirmişsiniz!!”
Tayyip Bey, hasta ziyaretine değil adeta yargılamaya gelmiş gibiydi.
Demek istiyordu ki:
“Benim muhterem selefimi iyi koruyamadınız. Hem hasta hasta cenazeye getirdiniz, hem de dondurma yedirdiniz!”
Tipik Tayyip Erdoğan’lıktı bu.
O sırada Başbakan’ın korumalarını atlatıp ata binmesi ve atın sırtından düşmesi olayı hâlâ gündemdeki tazeliğini koruyordu.
O talihsiz olayı ima ederek:
“Doğrudur. Eve dönerken dondurma alındı. Ama dondurma kendisine verilmedi! Sayın Ecevit’in korumaları onu iyi koruyor.”
Başbakan “Öyle mi” diyerek hafifçe tebessüm etti.
Çizmeden yukarı çıkmak için çanak tutmanın gereği olmadığını mı fark etmişti.
Yoksa bendenize mi öyle gelmişti, bilmek zordu.
Bu fırsattan yararlanıp Kocatepe Camisi’nde her cenaze töreninde yaşanan kargaşanın asıl nedenini dile getirmenin tam zamanı diyerek söze devam ettim:
“Sayın Ecevit’in fenalık geçirmesine yol açan, cami girişinin yanlış planlanmış olması. Sıcak ve kalabalıktan çok, musalla taşı ve çevresine ulaşmanın zorluğu ve merdivenlerin yanlış planlanması ve tabut taşımaya uygun olmaması. Bu ıstırap ve kaos her cenazede yaşanıyor. Bunun düzeltilmesi gerek!”
“Bu söylediğiniz haklı olabilir belki. Ama bizim mimarların eserlerine ve planlarına dokunmak mümkün değil. Dokundurtmuyorlar!”
“Mimar Sinan’ın Süleymaniye’sine bile dokunuluyor! İstenirse Kocatepe’de her cenazede yaşanan bu işkence düzeltilir!”
Başbakan yine hafif bir tebessümle Gül’e bir nazar atıyor.
Birlikte kalkıyorlar.
Başbakan ile baş başa ilk ve son deneyimin “ölümsüz bir anı” niteliği elbette yok.
Ama o gün ve sonrasında milyonlarca yurttaşımızla birlikte kendisyle ilgili zengin bir izlenim ve kanaat oluştu.
Ama bu izlenim ve kanaatim, restlantıya bakın ki dün AKP miletvekili Nursuna Memecan’ın Hürriyet’te söyledikleriyle örtüşüyor:
“İnsanlarda bir korku var. (Yani çevresindeki AKP’lilerde demek istiyor.) Ya konuşunca herkesin içinde beni bozarsa. Aslında o tersleme değil, söylediğinin arkasında mısın diye seni test ediyor.”
Bendenizin naçiz Kocatepe itirazı deneyiminde tam da öyle oldu.
Merhum Ecevit’in kalabalık ve sıcak kadar Kocatepe Camisi’nin cenaze törenlerindeki münasebetsiz planı yüzünden rahatsızlandığını o da kabul etti.
Ki, çok musalla
taşı çevresinde
ve merdivenlerde önemli ve medeni düzenlemeler yapıldı.
Başbakan keşke muhalefetin bazı görüşlerine de kulak verebilse...
Ama ölen öldükten ve Basra harap olduktan sonra değil...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti