Zorluklar aşılmak için vardır. Mücadele kadar umudu canlı tutmak da bu zor zamanların üstesinden gelmenin ilaçlarından. Türkiye’nin demokratik sürecinde, siyasi, toplumsal dinamiklerinde yaşanan bu son gelişmeler kuşkusuz tarihe geçti. Seçilmiş İBB Başkanı İmamoğlu’nun diplomasının iptali, hemen ardından yakın çalışma ekibiyle birlikte şafak operasyonları ile tutuklanmaları, ülkenin kurucu partisi CHP’ye yönelik iktidar cephesinden artan baskılar toplumun büyük bir kesiminde kitlesel eylemlere dönüşen tepkiye yol açtı. Soruşturmaların “gizli tanık iddiaları” üzerinden de yürütülmesi yargıya yönelik tartışmaları beraberinde getirdi.
Küresel belirsizliklerle birlikte Trump gibi baskıcı, otoriter yönetim anlayışlarının kendine alan açtığı bir dönemde ülkemizde yaşanan bu gelişmeler demokratik, laik, hukuk devleti ilkeleri açısından nereye gidiyoruz sorularını artırmış halde.
Gelişmelerin kaygı vericiliği ile birlikte iyimser açıdan bakıldığında; toplumun verdiği mesaj, ülkedeki demokratik işleyiş, güçler ayrılığı ilkesine yönelik güçlü muhafızlık anlayışının korunduğunu göstermesi açısından son derece değerli. Alanları dolduranların ortak noktası Atatürk liderliğinde kurulan Cumhuriyetimizi geleceğe aydınlıktan yana, güvenli bir şekilde taşımak, yeni nesillere vatanı egemen, güçlü bir şekilde emanet etmek. “Tek kişi” yönetimi değil çoğulcu, demokrasiden yana birlikte yol almak.
Muhalefeti Silivri’ye hapsetme adımlarına, İmamoğlu ve ekibine yönelik operasyonlara karşı günlerdir milyonlarca kişinin eylemlere katılması aynı zamanda halkın iktidara “Artık yeter” demesidir. Millet, iradesinin görmezden gelinmesine karşı kırmızı kart göstermiştir. Siyasilerin, özellikle de iktidar cephesinin bu mesajı iyi okuyup değerlendirmesi gerekiyor. CHP lideri Özel ve parti yönetiminin bu süreçteki eylem planının ve mitinglerin farklı parti seçmeninde de olumlu karşılık bulduğu görülmekte. İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim için imza kampanyasına destek büyük. Bu çerçevede kurultay için geri sayımdaki CHP içinde birlik havasının korunması da önemli.
ÇÖZÜM İÇİMİZDE
İktidarın sıklıkla “dış güçler” diyerek ülkedeki krizlere karşı bir hedef yaratma suçlamaları bu kez havada kalmış gibi. Küresel çıkar oyunlarında ABD’nin İsrail yanlısı politikalarla Ortadoğu’yu şekillendirme arayışı, RusyaUkrayna pazarlığı, güvenlik konusunda “Başınızın çaresine bakın” mesajları arasında Batı’nın “demokratik değerler” uyarıları bu kez cılız. Avrupa başkentleri, çıkarları için dahi olsa, yaptıkları sert çıkışları Ankara’ya daha yumuşak tonda yapmakta. Çünkü eski kıta “Trumpizm” akımının etkileriyle içindeki yangını söndürme peşinde. Göçmen akınına duvar olmaktan, Avrupa güvenlik şemsiyesinde yer alabileceğine dek pek çok kritik başlıkla ilgili Ankara’dan beklentileri olası. Ancak aynı zamanda Batı medyasında yer alan bazı haberlerde, Avrupa’nın da demokrasi sınavından geçtiği bir dönemde Türkiye’de yaşananların dikkatle izlendiği yorumları yapılmakta. Demokrasi fikrinin değersizleştirilmemesi için mücadelenin ve desteğin önemine işaret edilmekte.
“Demokrasi kalesi” diye geçinenlerin sessizliğini pek dert etmemek gerek çünkü biliyoruz ki çözüm zaten her zaman içimizde, ulusal birliğimizde. Bu ülkenin insanı sabırlıdır ama vicdanı, adalet terazisi vazgeçilmezdir, önünde sonunda demokrasinin gücüne, sandığa inancı vardır. Saraçhane’de, Maltepe’de alanlara akan her yaştan yurttaşın ellerinde Türk bayrağı ve Atatürk fotoğraflarıyla yaşananlara tepki göstermesi de bunun göstergesidir.
Meydanların sesi hak, hukuk, adalet için yankılanmakta. Bu iradenin gücü de pazarlıklarla kurulan “masalar” üzerinden değil millet ittifakıyla doğal bir şekilde alanlara yansımıştır.
İktidarın yokmuş gibi gösterdiği ekonomik krize, seçtiği partinin liderlerini, belediye başkanlarını hapse göndermesine, gelecek umudumuz azaldı diye haykıran gençlere sert müdahalelere, demir parmaklıkların arkasına atılmalarına tepki, milletin vicdanının ortak sesi olmuştur. Gösteri hakkını kullanan gençlerimizin yeri hapishane değildir. Bir an önce gelecekleri karartılmadan özgürlüklerine kavuşmalılar. Bizler usta Nâzım’ın dediği gibi; “İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar/ Güneşli günler göreceğiz” demeye devam etmeliyiz.
Referans gazetesi Cumhuriyet olarak önceki gün attığımız başlık “Demokrasi bayramı”ydı. Değerli okurlarımıza tüm sevdikleriyle birlikte hak, hukuk, adaletten yana, umutların hep yeşerdiği bir bayram dileriz.