İddianamedeki kusurlar
Murat Ağırel
Son Köşe Yazıları

İddianamedeki kusurlar

11.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’de hukuk metinleri bazen adaletin pusulasıdır bazen de siyasetin kılıfı. Her kim kamuyu zarara uğratıyorsa, adı sanı, görevi, partisi ne olursa olsun zarar tazmin edilmelidir.

Bu hususta yayımlanmış iki kitabım var.

Özellikle Ankara Büyükşehir Belediyesi özelinde de yayımlanmış iki ayrı kitabım daha var. Konusu sadece yolsuzluk, mevzuata aykırılık ve terör örgütü iddiaları...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı bu iddianame, ikinci kategoriye tehlikeli biçimde yakın duruyor. Çünkü bu metinde delil değil, kanaat; hukuk değil, bence siyaset konuşuyor.

İddianamede toplam 130 konser incelenmiş. Hepsi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22/b maddesi kapsamında doğrudan temin yoluyla yapılmış. Ancak dikkat: Bu 130 konserin yalnızca 32 tanesinde “kamu zararı” iddiası var. Yani incelemenin yüzde 75’inde hiçbir usulsüzlük tespit edilmemiş. Bu tablo, başlı başına iddianameyi çürüten bir gerçek. Eğer aynı yöntemle yapılan 130 konserden 98’i hukuka uygunsa, o zaman yöntem değil, değerlendirme sorunludur.

Savcılığın “usulsüz ihale” iddiası, aynı işlemi birinde suç, diğerinde rutin sayarak kendi içinde çelişiyor. Oysa 22/b maddesi açık: “Niteliği gereği yalnızca belirli kişi veya kuruluşlarca yapılabilecek işler, ivedilik gerektiren hallerde doğrudan temin yoluyla yapılabilir.”

Konser, doğası gereği şahsa bağlı bir hizmettir. Bir Yalın konserini Sıla, bir Tan Taşçı konserini Haluk Levent veremez. Sanatçının tarzı, repertuvarı, kitlesi hizmetin kendisidir. Dolayısıyla bu tür işler için doğrudan temin yapılması kanunun öngördüğü istisna kapsamındadır.

SINIRLAR ESNETİLDİ

Hatta 22/d maddesi de bazı durumlarda kamu kurumları arasındaki alımlar için benzer esneklik tanır. Ancak iddianamede bu fark yok sayılmış, 22/b ile 22/d tek potada eritilmiş. Kısacası, mevzuatın teknik sınırları bilinçli biçimde esnetilmiş.

Tutup da burada körü körüne Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni savunacak değilim. Her ihale her imza her kuruş sonuna kadar araştırılmalı. Ben gazeteciyim, hukuku savunmak zorundayım. Bu ihale maddesinde de yoruma açık bırakılmayacak şekilde düzenleme yapılması şart gözüküyor. Zira yangın, sel, deprem gibi doğal afetler durumunda kullanılacak olan bir madde daha var: 21/b. Ne yazık ki yöneticiler bu ihale maddesini de eğip bükerek kullanıyorlar. Gazetecilik hayatım AKP’li belediyelerde bu 21/b maddesinin nasıl istismar edildiğini yazmakla geçti. Sayıştay raporları bu maddeye sığınarak harcanmış milyarlarca liralık usulsüzlüklerle dolu.

İddianamenin en kritik dayanağı, kamuya iş yapan özel bir şirketin hazırladığı bilirkişi raporu. Ancak bu şirketin ne konser organizasyonu ne de piyasa analizi konusunda uzmanlığı bulunuyor. Dolayısıyla rapor teknik değil, tamamen kanaat temelli.

Raporda “piyasa rayicinin üzerinde bedel” ifadeleri geçiyor ama hangi piyasa, hangi tarih, hangi kıyas yöntemi kullanılmış belli değil. Kapalı spor salonunda yapılan konser ile Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılan konser aynı kefeye konmuş. 10 bin kişilik konser ile 100 bin kişilik konser aynı değerlendirilmiş. Üstelik konserlerin teknik bileşenleri (sahne, ışık, ses, güvenlik, ulaşım, prodüksiyon) hesaba katılmadan sadece “sanatçı bedeli” üzerinden zarar hesabı yapılmış.

Ceza yargısında böyle bir raporun delil değeri yoktur. Çünkü bilirkişi raporu, CMK 63 ve 67’ye göre teknik, bilimsel ve ölçülebilir veriye dayanmalıdır. Bu rapor ise yalnızca bir yorum metnidir. İddianamede geçen örneklerden biri, 12 Haziran 2022 tarihli Tan Taşçı konseri.

O gün Ankara’yı sel vurdu; can kayıpları yaşandı, şehirde olağanüstü hal vardı. Konser iptal edildi. Ancak savcılık, sanatçıya yapılan ödemeyi “kamu zararı” saydı.

Oysa Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesi açık: “Borçlunun sorumlu olmadığı bir sebeple edimin ifası imkânsız hale gelirse borç sona erer; taraflar kusursuz sayılır.”

Sel bir mücbir sebeptir. Konser iptal edilmiş olsa da sahne kurulmuş, teknik ekip hazırlanmış, sanatçı sahneye çıkmak üzere yola çıkmıştır. Bu durumda ödenen bedel zimmet değil, sözleşmeden doğan hak edilmiş bedeldir. Bir yanda insanlar sele kapılıp can veriyor, diğer yanda devlet “İptal edilen konserin parasını ödediniz” diye dava açıyor. Bu tablo sadece hukukun değil, vicdanın da çöküşüdür.

İddianame, sanıkları TCK 247-nitelikli zimmet suçlamasıyla hedef alıyor.

Ancak zimmet suçunun oluşması için: Failin kamu görevlisi olması, kendisine teslim edilen parayı kendisine veya başkasına mal etmesi, bu fiille maddi menfaat sağlaması gerekir.

Burada ne “mal etme” fiili ne de menfaat unsuru gösterilmiş. Sadece, “Belediye kaynakları usulsüz kullanıldı” denmiş. Ceza hukukunda böyle genel ifadelerle suç kurulamaz. Üstelik her sanığın zimmetine geçen miktar ayrı ayrı belirtilmemiş.

Oysa TCK 20 ve Anayasa 38/7 gereği ceza bireyseldir. “Toplu zimmet” diye bir kavram yoktur. Bu iddianame, somut fiil yerine niyet yargılıyor. Bu son dönemlerde birçok iddianamede gördüğümüz bir kusur. Büyük ihtimal Ekrem İmamoğlu için yazılan iddianamede de benzer yorumları çokça göreceğiz.

Bilirkişi raporunda kamu zararının nasıl hesaplandığı belirsiz. Ne tablo var ne mali analiz.

Yalnızca “piyasa rayicinin üzerinde” denmiş.

Sayıştay’ın yerleşik içtihatlarına göre, kamu zararının varlığından söz edebilmek için:

- Gerçekleşen gider ile olması gereken gider arasında fark olmalı,

- Bu fark belgelendirilmeli,

- Zarar, kesin mali verilerle ortaya konmalıdır.

Burada bunların hiçbiri yok. O yüzden ortada zarar değil, zarar hikâyesi var.

Ve bu hikâye, 130 konserin 32’sine uygulanıp diğer 98’ine uygulanmadığı için eşitlik ilkesine de aykırı. Bir diğer önemli isim, Osman Can Taşbaş. Bu kişi el yazısıyla bir “itirafname” yazıyor ama belgeyi savcılığa değil, bir televizyon kanalına ve bir siyasetçiye teslim ediyor.

Ceza Muhakemesi Kanunu 217 çok açık:

“Yalnızca hukuka uygun yolla elde edilen deliller hükme esas alınabilir.”

Bu “itirafname” adli delil değil, medyatik bir araç. Üstelik bu kişi hakkındaki soruşturma “tefrik edilmiş”. Yani ifadesinin kendi lehine sonuç doğurması ihtimali yüksek. Bu da yargısal güveni tamamen yok ediyor.

Operasyon daha yapılmadan, eski belediye başkanı Melih Gökçek sosyal medyada “Yakında operasyon geliyor” diye paylaşımlar yapıyor.

Ve gerçekten geliyor.

Dosyada şikâyetçi ve şikâyetçi dilekçesini alan kim? Kendi oğlu, AKP milletvekili Osman Gökçek. Yani hem şikâyetçi hem televizyon sahibi hem sürecin yönlendiricisi. Yani bir mahkeme başkanı olmadığı kalmış.

Bu durumda ortada kamu yararı değil, kişisel rövanş vardır. İddianame o kadar zayıf ki Mansur Yavaş’ın adını sokmaya cesaret bile edememişler.

DOSYA AYRILDI

Diğer bir husus ise organizasyonu yapan firmaların ödemelerini aldıktan sonra gerçekleştirdiği işlemler MASAK raporunda yer almış. İşte bu kısım incelenmeli; vergi kaçırma var mıdır, yok mudur, araştırılmalıdır. Bu hususta dosya ayrılmış.

Bu dosyada delillerin yerini kanaatler, hesap tablolarının yerini televizyon röportajları, bilirkişi raporunun yerini teknik yetersizlikler almış.

130 konserin tamamı aynı torbaya konmuş ama yalnızca 32’si “zararlı” sayılmış. Sel felaketi kamu zararı sayılmış, teknik analiz yapılmadan zimmet çıkarılmış.

Bakın zimmet çok ciddi bir suçtur. Tek bir somut delil bile yetmez. Birbirlerini doğrulayan çapraz delillerle ilerlemek gerekir. Bu haliyle dosya bir ceza iddianamesi değil, bir siyasi hesaplaşma havası veriyor.

Kamunun parasının konser (milli bayramlarımız hariç), ağırlama, dergi, tanıtım, cilt gideri vs. başlıkları altında kamuya yararı olmayan işlere ayrılmasına karşıyım. Keza milli bayramlarda da yapılan harcama ortaya çıkarılan eseri, organizasyonun değerini ortaya koymalı.

Kamu zararı varsa tabii ki peşinden gidilmeli. Ama o zarar siyasetin değil, bağımsız yargının terazisinde tartılmalı.

Bugünkü tablo ise adaletin değil, rövanşın hikâyesini yazıyor. Ve en acı gerçek şu: Bu iddianame, kamu zararını değil, hukukun itibarını zarara uğratıyor.

Yazarın Son Yazıları

Kamu bağlantıları bir türlü soruşturulmuyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama dikkatimi çekti. Yasadışı bahisle kararlı şekilde mücadele edileceğini ve gençlerin bu karanlık yapılara teslim edilmeyeceğini söyledi.

Devamını Oku
02.12.2025
Bu bedelin hesabını kim verecek?

Türkiye’de öyle davalar görülüyor ki bir mahkeme salonunun duvarları yalnızca hukukun değil, bütün bir ülkenin vicdanının yankısını taşıyor.

Devamını Oku
29.11.2025
Zehirlenmelerde ‘skimpflasyon’ etkisi

Türkiye bir süredir tuhaf bir ekonomik iklimin içinde yaşıyor.

Devamını Oku
22.11.2025
İBB iddianamesinde olmayanlar!

İBB soruşturmasında da aynı süreç yaşandı. İddianameyi satır satır okumaya devam ediyorum, notlar alıyorum. Özellikle soruşturma aşamasında iddianamede yer alan bilgiler açık açık yazıldı, sosyal medya hesaplarından gündem yapıldı. Şimdi bu iddiaların bir kısmını arıyorum iddianamede, ama yok! Mesela İmamoğlu’nun otellerde yapmış olduğu toplantılarda kamera bantlanması ve yanındaki ekibin taşıdığı valiz çok konuşuldu. Valizlerin para dolu olduğu günlerce yazıldı. Herkes linç edildi. Oysa valizlerde para değil, rahmetli Kadir Topbaş döneminde alınan jammer (sinyal kesici) cihazları vardı ama ne önemi vardı ki?

Devamını Oku
18.11.2025
İmamoğlu iddianamesinde göze çarpanlar

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında hazırlanan iddianame yaklaşık 237 gün sonra tamamlandı.

Devamını Oku
15.11.2025
Özlem Çerçioğlu ve itirafçının ifadesi

Aziz İhsan Aktaş ve Baki Nugay... Bu iki ismin verdiği ifadeler neticesinde seçilmiş belediye başkanları ve bürokratlar tutuklandı. Operasyon üstüne operasyon yapıldı.

Devamını Oku
11.11.2025
Sayıştay raporları çıktı: Yargılanmayan ‘hatalar’

Sayıştay’ın 2024 yılı mahalli idareler denetim raporları yayımlandı.

Devamını Oku
08.11.2025
Eda Saraç’ın adalet çağrısı

Günlerden pazar... Harbiye’desiniz. “Bugün ne yapayım?” diye düşünürken tiyatroya gitmek istiyorsunuz. Hazırlanıp yola koyuluyorsunuz. Koştur koştur, geç kalmadan tiyatronun yolunu tutuyorsunuz. E malum, İstanbul trafiği! 10 dakikalık yola 1 saatte gidiyorsunuz. Ama bir sorun var. Her yerde polisler, bariyerler, siren sesleri...

Devamını Oku
04.11.2025
Yasadışı bahise operasyonlar art arda

Türkiye’de gündem öyle hızlı değişiyor ki takip edebilmek mümkün değil.

Devamını Oku
01.11.2025
Bahis skandalı: TFF ile konuştum

Düşünün: maçı yöneten hakemler bahis oynamışlar! Ki bir de bu, tespit edilen yasal sitelere girip üye olup oynayan kişiler. Bir de bunun yasadışı bahis ayağı var. Ki son 5 yılda tespit edilebilen rakamlar bunlar. Bu hakemler içinde Süper Lig hakemleri var. Hakem yardımcıları var. Mutlaka uluslararası bakımdan da incelenecektir.

Devamını Oku
28.10.2025
Tele1 soruşturması ve Ekrem İmamoğlu

Türkiye bir kez daha sabaha bir operasyon haberiyle uyandı.

Devamını Oku
25.10.2025
Emniyet’in uyuşturucu raporu (2)

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2025 Uyuşturucu Raporu, Türkiye’deki uyuşturucu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu hususta çok yazı yazdım, son rapor ile ilgili de yazdım. Rapordaki belirtilen rakamlar çok korkutucu. Çevirip çevirip tekrar okuyorum. Israrla üzerinde durmamız gereken bir durum.

Devamını Oku
21.10.2025
Emniyet’in uyuşturucu raporunda inanılmaz rakamlar

Bir ülkenin karanlığını anlamak istiyorsan rakamlara değil, o rakamların sessizliğine bakacaksın.

Devamını Oku
18.10.2025
'Sahte diploma' skandalında yeni perde!

Bu satırları apar topar aldığım bir haber nedeniyle hızlıca yazıyorum. Haber her şeyden önce gelir diyerek o yüzden ifadelerimi de kısa tutacağım.

Devamını Oku
15.10.2025
Milyarlarca liralık Papara iddianamesi çıktı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta yaptığı açıklamada “Yasadışı bahis bataklığının üzerine kararlılıkla gideceğiz” mesajını paylaştı.

Devamını Oku
14.10.2025
'Adaletin değil, rövanşın hikâyesi...'

Türkiye’de hukuk metinleri bazen adaletin pusulasıdır bazen de siyasetin kılıfı.

Devamını Oku
11.10.2025
Gazetecilik değil gerçeği saklamak suçtur

Saat 05.45. Kapıya vurulan tok sesle uyandım. Polisler evdeydi. Gözaltı kararı vardı. Suçum: Gazetecilik. Ama belgede şantaj yazıyordu.

Devamını Oku
07.10.2025
Yargının başka işleri var

En son yazımda Sayıştay raporlarından hükümet bütçesinin nasıl bir batakta olduğunu anlatmıştım.

Devamını Oku
04.10.2025
Norveç mi Türkiye mi?

Türkiye Varlık Fonu ise 360 milyar dolar büyüklüğünde. Fakat her bir Türk vatandaşına sadece 3 bin 644 dolar düşüyor. Peki, bir Norveç vatandaşıyla bir Türkün yatırım varlığı arasındaki 318 milyar dolarlık fark nerede?

Devamını Oku
30.09.2025
Unutmayın, unutturmayın

Melih Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığı dönemi, kentin tarihine tartışmalı ihaleler ve usulsüzlük iddialarıyla geçti.

Devamını Oku
27.09.2025
Sahte Sayıştay denetçisi!

Haber böyle. Kimdir bu kişi diye araştırdığınızda ise muhteşem bir katalog ve fotoğraflarla karşılaşıyorsunuz. Bu kişi gerçekten Sayıştay amblemi bulunan bir araçla gelmiş.

Devamını Oku
23.09.2025
Futbola da soruşturma başlatıldı

Bugün sizlere iki durumdan bahsedeceğim...

Devamını Oku
20.09.2025
Bu kadar öğrenci ve öğretmen ne olacak

“Bu firma sigara ihracatı yapıyor gibi gözüküyordu. Dolayısıyla ürettiği sigarayı ihraç ediyordu ancak sigaralar ya tekrar getiriliyor ya da ihraç edilmiş gibi gösterilip iç piyasaya dağıtılıyordu. Yasal olarak elde ettikleri KDV iadesini de mahsup ediyorlardı. Mahsubu ise Awox isimli teknoloji şirketinin ithalat işlemlerinde ödenecek vergi tutarına kullanılıyordu.”

Devamını Oku
16.09.2025
Cevabını herkesin bildiği soru

Paraya ihtiyacınız oldu ve bankadan kredi almaya gittiniz.

Devamını Oku
13.09.2025
Çürümenin fotoğrafı

Türkiye son yıllarda büyük bir yıkım sürecinden geçiyor.

Devamını Oku
06.09.2025
Savcıları bile kandırmaya kalkıştılar

Dolandırıcılık dediğimiz şey genelde sıradan vatandaşın bir telefonla tuzağa düşmesiyle sınırlı kalır. Ama bu kez tablo bambaşka.

Devamını Oku
02.09.2025
Sahte kanser ilacı ürettiler: İstenen ceza şaşırttı!

Depo baskınında 2 milyar TL değerinde ilaç bulunurken sanıklar hakkında sadece bir yıldan beş yıla kadar hapis istenmesi şaşkınlık yarattı.

Devamını Oku
31.08.2025
'Berlin büyükelçiliği' dolandırıcılığı

İnsanlığın bir toplum olarak var olduğu dönemlerden bu yana aradığı iki şey var...

Devamını Oku
30.08.2025
Milyarlık yarım adaya 20 bin lira bedel

Daha önce yine bu köşeden, Hazine arazilerinin sahte evraklar ile işbirlikçi avukatlar aracılığıyla ele geçirildiğini yazmıştım. Bu dosyaları takip ediyorum ve çok ilginç gelişmeler var, yakında yazacağım.

Devamını Oku
26.08.2025
E-imza skandalı ve uyuşturucu ticareti

Bir önceki yazımda, devlet hastanesi ve özel hastanelerdeki doktorların çalınan e-imza tokenleri ile ilgili düzenlenen iddianameden bahsetmiştim.

Devamını Oku
23.08.2025
Ölü doktorla sahte reçete

Bakın bir çete, depremde ölmüş olan doktorların hesaplarıyla reçete düzenleyip uyuşturucu etkisi olan ilaçları satmış. Çetenin içerisinde eczacılar da var doktorlar da... Bakın 1301 reçete ve 585 bin kapsül yeşil reçeteli haptan bahsediyoruz. İddianamesine ulaştım.

Devamını Oku
19.08.2025
Bu açıklamalar AKP’deki hizipleşmeler içindi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, eski AKP MKYK Üyesi avukat Mücahit Birinci’ye yönelik açıklamaları gündeme damga vurdu.

Devamını Oku
16.08.2025
Türk öğrenciler yasal olmayan yollarla düzenlenmiş belgelerle fakültelere girdi: Sahte pasaport skandalı

Kasım 2024’te CİMER’e ulaşan ihbara göre yüzlerce Türk öğrenci sahte yabancı pasaportlarla üniversitelere özellikle de tıp ve hukuk fakültelerine kayıt yaptırdı.

Devamını Oku
11.08.2025
Diploma skandalında yeni perde

Türkiye, bir haftadır sahte diploma, sahte ehliyet ve sahte belgelerin ortaya çıkmasıyla sarsılıyor.

Devamını Oku
09.08.2025
Sahte diploma sistemi

Bu köşeyi takip eden okurlarım hatırlarlarsa sahte diplomalar, sertifikalar ve ehliyet çeteleri ile ilgili onlarca yazı yazdım. En son 28.09.2024 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşen diploma skandalını yazmıştım.

Devamını Oku
05.08.2025
Neslim Güngen’i hatırlar mısınız

Dilan Polat’ı malum sektöre sokmasıyla bilinen fenomen Neslim Güngen’i hatırlayanlar vardır.

Devamını Oku
02.08.2025
Ormanlar yanarken uçaklar satılıyor

“Orman yangınları mevsiminde” her yıl yüreğimiz yanarken gökyüzüne umutla baktığımız yangın söndürme uçaklarının akıbeti, ne yazık ki ticari ve hukuki bir çıkmaza saplanmış durumda.

Devamını Oku
29.07.2025
Ölüm serbest, sorumluluk yasak

Bu ülkede insanlar ölüyor. Her gün, her ay, her yıl. Ve ölümlerin çoğu kader değil, ihmal.

Devamını Oku
26.07.2025
‘Zabıt kâtibi’ soruşturmaları kapattı

Bir adliye düşünün...

Devamını Oku
22.07.2025
Zeydan Karalar ve dosyadaki çelişkiler

Zeydan Karalar, güneşin yüz bin parçaya bölündüğü topraklarda doğmuş bir adamdır.

Devamını Oku
19.07.2025