AKP senaryoları...

30 Mayıs 2019 Perşembe

Herkesin üzerinde birleştiği gerçek şu:
23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul seçimi bir seçimden çok daha fazlasını içeriyor.
Seçimin 36 günlük çok tartışmalı bir süreçten sonra iptal edilmesi zaten “fazla” bir şey... Siyasi tarihimizde seçmen iradesine çekilmiş kirli bir perde olarak geçecek.
Konunun bu kısmının sadece altını çizip bırakalım.
Türkiye’nin her yerinde bir numaralı gündem maddesini oluşturan İstanbul seçimi için AKP’nin çizdiği yol haritası şöyle görünüyor:
1-Ekrem İmamoğlu’nun adını dahi anmadan her türlü karalamayı yapmak, sinirlerini bozmak, toplumda edindiği genel kabulü azaltmak.
2-Kürt kökenli yurttaşlarımızın oyunu alacak bir siyaset üretmek, bu yapılamazsa sandığa gitmeyecekleri bir formül bulmak!
3-300 bini 24 Haziran 2018 seçimlerinde sandığa giden ama 31 Mart’ta gitmeyen olmak üzere, 1 milyon 700 bin oy kullanmayan seçmeni ikna etmek.
4-Seçim sürecinin bütün inceliklerine hâkim olmak!
Önlem sırasına göre sıraladığımız bu yol haritası için düğmeye basılmış görünüyor. Bu planın AKP’ye doğrudan mal edilip edilmemesi ayrı konu, ancak görünen harita bu...

***

Seçimi kim alır; İmamoğlu mu Erdoğan mı?
İzmir milletvekili Binali Yıldırım, bu oyunda kolaylaştırıcı bir etken olarak durmuyor. İmamoğlu aleyhine yapılan karalama kampanyalarının neresinde duracağını kestiremediği için 31 Mart öncesi göreceli inandırıcılığı ve sahiciliği de gitti...
İki uç senaryonun çıktığını görüyoruz... Bir ucu şu:
“Erdoğan bu seçimi kaybedecek. Zaten kaybetmişti, 23 Haziran’da daha fazla fark olacak. Devamında AKP’de çöküntü başlayacak.”
Öteki ucu şu:
“Erdoğan, kaybedeceği seçime girmez. 31 Mart’ı başta kabullenmişti. Daha sonra etrafındaki yapı ikna etti. Böylece kazanacakları bir seçim planı yaptılar. Sıkı durun İstanbul’u alınca orada durmayacaklar, öteki kaybettikleri yerlerde operasyonlar yapacaklar.”
Yeniden altını çizelim; bu iki senaryoya “uç” dedik. Bir bakıma uçan senaryolar.
Ancak şu da bir gerçek:
Küresel yapı, Erdoğan’sız bir AKP iktidarı istiyor!
O nedenle “AKP’deki erozyon eşittir CHP iktidarı” diye bir denklem yok.
Bunu vurgulamamızın nedeni; AKP gitsin de ne olursa olsun, yaklaşımının Türkiye’nin demokrasisini, ekonomisini düzlüğe çıkarmaya yetmeyeceğini anlatmak.

***

İstanbul seçimine üç hafta kala yukarıda sıraladıklarımıza ek olarak dış gündemin de ısındığını ve belirsizleştiğini görüyoruz. Rusya’nın S-400’üyle ABD’nin F-35’inin Türkiye üzerinde çarpışmasının sonuçları hakkında üretilen senaryolar, bizim yukarıda aktardıklarımızı katlar.
İran’a yönelik ABD dayatmalarına karşı Tahran yönetimi şerbetli, bizim iktidarın konuya nasıl bakacağı belirsiz.
Suriye’de ABD, Rusya, Çin arasındaki güç gösterisi Türkiye’yi önünü göremez hale getirdi. Şam’dan istediklerimizi Moskova’ya söylüyoruz.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de kimin sahası kimin kontrolünde belli değil.
İstanbul seçiminin gölgesinde kalan bu gelişmelerin gösterdiği şu: Seçimi yönetmekten aciz olan Türkiye, etrafındaki sorunların içinde dalgalanıyor.
Bu durumda en ileri senaryonun Erdoğansız AKP iktidarı olduğu bir Türkiye, ne demokrasisini geliştirebilir ne ekonomisini düzlüğe çıkartabilir ne de dışarıdaki itibarını düzeltebilir.
Başka bir seçenek üretmek, başka bir hayal kurmak gerekir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozgiller! 23 Nisan 2024
İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları