1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı: “ATATÜRK’Ü ÖRNEK VERİP ÖZERKLİK İSTEDİ. TBMM’de terörsüz Türkiye hedefi ile kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 13. toplantısını yarın yapacak. Toplantıda hukuk dernekleri ile anayasa hukukçularının görüşleri alınacak. Komisyonda dinlenecek olan Prof. Fazıl Hüsnü Erdem iki gün önce Irak Bölgesel Yönetimi’nin yayın organı Rudaw’a röportaj verdi ve ‘Atatürk Kürtlere özerklik tanımıştı, yeni anayasada bu da olabilir’ dedi.” (Veli Toprak/SÖZCÜ)
“Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde akademisyen olan anayasa hukukçusu Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, yeni ve sivil bir anayasanın Türkiye’nin olmazsa olmazlarından olduğunu söyledi. Yeni anayasada Kürt sorununun tamamen çözülmesi için Kürtçe anadilde eğitimin önünün açılması gerektiğini savunan Fazıl Hüsnü Erdem, Kürtçe eğitimin yasal güvenceye alınması gerektiğini ve 1921 Anayasası’nda olduğu gibi muhtariyet ve özerkliğin de Kürtler için tanınması gerektiğini ifade etti.
Anayasa hukukçusu Fazıl Hüsnü Erdem, hem dünya hem de Türkiye ölçeğinde anayasa yapım aşamaları ve yeni taslakların oluşturulması konusunda nadir uzman kişilerden biri.” (İnternet)
Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ki Kürtçülük gailesinde (dert, sıkıntı) ilkin “anadilde öğretim” koşulunu masaya koyar, o zaman ya sen o masadan kalkacaksın ya o kişiyi masadan uzaklaştıracaksın. Dicle Üniversitesı Hukuk Fakültesi’nin koskoca profesörü, sen, TC Anayasası’nın 3. maddesini (Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.) ve 42. maddesinin son fıkrasını (Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.) kaldırıp çöpe mi atacaksın? Ey profesör, bunu nasıl yapacaksın? Okullarda Kürtçenin öğretim dili olmasının özerklik, federasyon ve bağımsızlık anlamına geldiğini nasıl bilemezsin? Şimdi, senin profesörlüğünü anlamsız kılan şu belgeyi bir oku bakalım:
Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı (sayfa: 47)
[Kürt Sorunu (Kürtlük Sorunu-nedeni-özerklik)
Ahmet Emin Bey: Kürt sorununa değinmiştiniz. Kürtlük sorunu nedir? Bir iç sorun olarak değinirseniz çok iyi olur.
Gazi (Mustafa Kemal) Paşa: Kürt sorunu; bizim, yani Türklerin yararına kesinlikle söz konusu olamaz. Çünkü biliyorsunuz, bizim ulusal sınırımız içinde var olan Kürt unsurlar öyle yerleşmiştir ki pek sınırlı yerlerde yoğunluğa sahiptir. Ancak çoğunluklarını yitire yitire ve Türk unsurlarının içine gire gire öyle bir sınır oluşmuştur ki Kürtlük namına bir sınır çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye’yi yok etmek gerekir. Varsayalım ki Erzurum’a kadar giden, Erzincan’a, Sivas’a kadar giden, Harput’a kadar giden bir sınır aramak gereklidir. Ve hatta, Konya çöllerindeki Kürt aşiretlerini de gözden uzak tutmamak gerekir. Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük düşünmektense bizim Teşkilatı Esasiye Kanunu (anayasa) gereğince zaten bir tür yerel özerklikler. O halde hangi livanın halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak yöneteceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade gerektir. İfade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait sorun çıkarmaları her zaman söz konusudur. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi, hem Kürtlerin ve hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden meydana gelmiştir ve bu iki unsur bütün çıkarlarını ve geleceklerini birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki bu, ortak bir şeydir. Ayrı sınır çizmeye kalkışmak doğru olamaz.]
***
İddia sahiplari çok dikkatle okusun: “Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük düşünmektense bizim Teşkilatı Esasiye Kanunu (anayasa) gereğince zaten bir tür yerel özerklikler. O halde hangi livanın halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak yöneteceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade gerektir.”
Atatürk belediyelerden söz ediyor. Belediyeler için seçim yapılır. Yapılmaz mı? Atatürk “özerk belediye” idealinden söz ediyor. Özerk belediye başkanı ve meclisi seçimle oluşur. Şu anda uygulanan yöntem. Atatürk’ün sözünü ettiği Kürtler TC vatandaşları... Vatandaşlık kimliklerinde “Türk” oldukları yazıyor. Belediyelerle ilgili kullanılan “özerklik” denen şey “muhtariyet” ve “kendinde örgütlü bağımsızlık” anlamında değil. Her özerk belediyenin bağlı olduğu bir il (Ör: Diyarbakır ili) ve bir devlet (Türkiye) var. Acaba Profesör Fazıl Hüsnü Erdem durumu anladı mı? Atatürk’ün “Hangi livanın halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak yöneteceklerdir” cümlesi de yanlış anlaşılmasın, bir varsayımdır, her vilayette (ilde) 72 buçuk millet vardır. Prof. Fazıl Hüsnü Erdem’in elinde iddiasını kanıtlayan bir kaynak varsa haber versin. Boş yere uğraşmayayım. Benim yaşımda (90) zaman çok değerlidir!
***
Bu yazı Kürtçe “yerel demokrasi” lolosunun Türkçe tercümesidir. Kim ki “ulus devlet”e karşı çıkar; “Lozan”ı tartışma konusu yapar, ona BÖLÜCÜ denir! Herkese lolo, bize de mi lolo! Buna DEM ne der acaba?