11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu. George W.Bush döneminde ideologların hazırladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi ile ABD, eşi ve benzeri görülmemiş güce ve etkiye sahipti; bu nedenle de küresel dengeleri kurmaktan sorumlu olduğunu ilan ediyordu. O dönemde, Avrasya kıtasında kendisine rakip olacak güçlerin ve koalisyonların oluşmasını önlemek ABD’nin stratejik önceliğini oluşturuyordu. (Zaman içinde ABD, gücündeki tahditleri gördükçe küresel egemenlik arzusunu önce küresel üstünlük, daha sonra da küresel liderlik seviyesine düşürdü.)
Artık böyle bir Amerika yok, artık böyle bir dünya da yok. Küresel jeopolitik resim bütünü ile değişti, başta Çin olmak üzere Avrasya kıtasında ABD’ye rakip güçler oluştu. ABD’nin gücündeki sınırlamalar ortaya çıktı. ABD’nin iç cephesi sorunlu ve küresel etkisi artık kısıtlı.
REALİST, PRAGMATİST YENİ STRATEJİ
İşte bu nedenle de Donald Trump’ın “Önce Amerika” ilkesini esas alan, ulusal çıkar odaklı, realist (ve hatta esnek realist), pragmatist olarak tanımlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin öncelikleri ve jeopolitik etki alanları farklı ve bu strateji ile Trump yönetimi jeopolitik oyun alanını daraltıyor. Bu strateji belgesi, ABD’nin kendi iç cephesini güçlendirmedikçe ve yakın çevresini kontrol etmedikçe küresel etkinliğinin giderek azalacağını anladığını göstermektedir.
ÖNCELİK İÇ CEPHE VE AMERİKA KITASI
Trump yönetiminin birinci önceliği Amerikan iç cephesini güçlendirmek; Güney Amerika’dan kaynaklanan ve Amerikan iç cephesini tehdit eden, başta göç ve uyuşturucu sevki olmak üzere sorunları bertaraf etmek, sınır güvenliğini sağlamak; Çin’in ve Rusya’nın Latin Amerika’daki giderek artan etkinliğini ve nüfuzunu engellemektir.
Bu tercih, Amerika kıtasının (Kuzey, Orta ve Güney Amerika) ABD jeopolitiğinde öncelikli ağırlık merkezini oluşturduğunu ve ABD’nin bu kıtada bölgesel üstünlük kurmayı amaçladığını göstermektedir.
ÖNCELİKLİ RAKİP ÇİN
Bu strateji ile Trump yönetimi öncelikli rakibi Çin’e karşı ekonomik ve ticari üstünlük kurmak istemekte; ekonomik ve teknolojik rekabete öncelik vermektedir. ABD katma değeri yüksek kritik teknoloji ürünleri (yapay zekâ, savunma teknolojileri, kuantum, bio-teknoloji, çip) üretiminde liderliğe yükselerek ve korumacı önlemlerle asıl rakibi Çin’i karşılamayı, kritik sektörlerde bu ülkeye bağımlılığını azaltmayı, Çin’in kritik teknolojilere erişimini kısıtlamayı amaçlamaktadır. Strateji belgesine göre ABD, çatışmadan kaçınmayı, özellikle ekonomi ve ticaret alanında rekabetle stratejik dengeleri kurmayı, bölgesel askeri caydırıcılığı güçlendirmeyi, Pasifik’teki müttefikleri ile Çin’i çevrelemeyi de önceliklerine dahil etmektedir.
SORUNLU İÇ CEPHE
ABD’nin iç cephesi sorunludur ve bu cepheyi güçlendirmek kolay değildir. İkinci Trump dönemi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin yayımlandığı tarihte, Amerikan iç cephesinde durum özetle şöyle idi:
Devlet borcu 28 trilyon doları, yıllık borç faizi ise 1 trilyon doları aşmıştı, bütçe açığı 1.8 trilyon dolara, dış ticaret açığı 1.1 trilyon dolara, savunma harcamaları ise 1 trilyon dolara yaklaşmıştı.
Amerika’da 14 milyon işsiz, 39 milyon yoksul, 27 milyon sağlık sigortasız, 735 bin evsiz vardı. Ayrıca 41 milyon kişi gıda yardımı alıyor, yılda yüz binden fazla insan Güney Amerika’dan gelen uyuşturucu kullanımı nedeniyle ölüyordu. Amerika’da derin siyasi kutuplaşma büyüyerek devam ederken çetelerin eylemleri, silahlı saldırılar güvensizlik ortamı oluşturuyor; Siyahi ve Hispanik azınlıklar adalette, eğitimde ve ekonomide eşitsizlik sorunları yaşıyordu. Yıpranmış yol, demiryolu ve enerji altyapıların yenilenmesi ve modernize edilmesi için ise büyük kaynaklar ayrılması gerekiyordu.
ABD iç cephesinin en ciddi sorunlarından birisi de gelir ve servet dağılımındaki adaletsizliktir. 2024 yılında ABD’de en zengin yüzde 20’lik kesim ülkenin toplam gelirinin yüzde 52 ikisini elde ederken, en yoksul yüzde yirminin geliri ise sadece yüzde 3 idi. ABD’de en zengin yüzde birlik kesimi ise ülke servetinin yüzde 38’ini kontrol ediyordu.
ABD’nin küresel sanayi üretimindeki 2001 yılında payı yüzde 28.4 iken 2023 yılında bu oran yüzde 17’ye düşmüştü. 2024 yılı verilerine göre Çin’in payı ise ABD’nin iki katı kadardı.
‘ORTADOĞU ÜLKESİ’ TÜRKİYE!
ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin Türkiye’ye etkilerine gelince. Bu strateji ile ABD, jeopolitik önceliklerinde Ortadoğu’yu geriye itmekte; Soğuk Savaş sürecinde Avrupa’nın güneydoğu kanadını savunmaktan sorumlu olan Türkiye’yi Ortadoğu ülkesi olarak tanımlarken başta Suriye olmak üzere bölgesel dengelerin kurulmasında rol biçmektedir.
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen