MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması. Aslında çocuk sömürüsü üzerine kurulan, ölümlü kazalara ortam hazırlayan, hukuk, akıl, eğitim dışı bir garip uygulama.
Devlet olarak 18 yaşına değin herkesin çocuk sayıldığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, küçük çocukların çalışmasını yasaklayan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) anlaşmalarına imza atmışız. Çocukların korunmasını, gelişmesini devlet olarak yükümlenmişiz.
MESEM’de ise 14, 15, 16 yaşındaki çocuklar karın tokluğuna asgari ücretin üçte birine çalıştırılıyor. Bu yıl henüz bitmedi ve 11 ayda 85 çocuğumuz bu projenin zincirleme yol açtığı sorunlar yüzünden yaşamını yitirdi. Bunlar arasında makinelere saçını kolunu kaptıran, işkenceye uğrayan, kendi canına kıyan çocuklar var.
Çocukların acımasızca sömürüldüğü, sağlıklı bir denetim olmadığı için sık sık can kayıplarının yaşandığı, öğrencinin dört günü işyerinde, bir günü -sözde- okulda geçirdiği bir proje, mesleki eğitim olamaz.
UYGULAMA ÖRNEK ALINIYORMUŞ!
Bu eğitim dışı, hukuk dışı uygulama kaldırılacağına Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, inatla projeyi sürdüreceklerini söylüyor. Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul’da 1-3 Aralık 2025’te lüks bir otelde “Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi” düzenledi. Bakan burada yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Biz bütün eleştirilere inat sektörle, bu konuda bize destek olmak isteyen meslek örgütleriyle eğitim öğretim süreçlerinde ülkemizin menfaatleri, çocuklarımızın ve gençlerimizin âli menfaatleri doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz.”
Konuşmasında çocukların, gençlerin yüce çıkarları için MESEM projesini inatla sürdüreceklerini dile getiren Tekin, Finlandiya’nın bu uygulamayı örnek almak istediğini de belirtiyor.
KARŞI ÇIKANLAR TUTUKLANIYOR
Bakan bunları söylerken projeye karşı çıkan 4 öğretmen 16 öğrenci acımasızca ters kelepçelenerek gözaltına alındı. Öğretmenler serbest bırakılırken 16 öğrenci tutuklandı.
Öğrenciler ifadelerinde, “anayasal ve barışçıl protesto haklarını kullandıklarını, herhangi bir şiddet eyleminde bulunmadıklarını, MESEM kapsamında yaşamını yitiren çocuk işçilere dikkat çekmek istediklerini, kimseye saldırmadıklarını, herhangi bir eşyaya zarar vermediklerini” söylediler. (Cumhuriyet, 5.12.2025)
Buna karşın Türkiye İşçi Partili gençler tutuklandı. Üstelik mala zarar vermedikleri halde, “görevi yaptırmamak için direnme ve mala zarar verme’ suçlamaları” gerekçesiyle, aslında “suyu bulandırıyorsunuz” diye tutuklandılar.
Projeye başından beri karşı çıkan Eğitim-İş ve Eğitim-Sen yöneticileri sert açıklamalar yaptılar, “MESEM’ler kapatılsın, meslek okulları açılsın” diye pankartlar taşıdılar.
Öğrencilerin, öğretmenlerin, sendikaların karşı olduğu, ölümlere, çocuk sömürüsüne yol açtığı bilinen bir projeyi yabancı ülkeler, Finlandiya neden istesin? Bu da sakın birilerine yaranmak, bakanlığını uzatmak için Yusuf Tekin’in önceki yakıştırmaları gibi olmasın?
Çocukların okula aç gitmelerine çözüm getirmeyen, okulöncesinde başlayan beslenmeyi kaldıran Milli Eğitim Bakanlığı, okulda olması gereken çocukları sermayenin kucağına atıyor.
MESLEKİ EĞİTİM NEREDEN NEREYE?
Türkiye, sanat enstitüleri, meslek liseleri ile Rüştü Uzel’in genel müdürlüğünde, müsteşarlığında destan yazmış bir ülkedir. Uzun bir süre Milli Eğitim Bakanlığı’nda bulunan iki müsteşarın biri “teknik öğretim müsteşarı”ydı. Çocuklar, gençler sanat, meslek okullarına sınavla alınır. Bu okullara gitmeyenler genel liseye giderlerdi.
Ne oldu da bu günlere, MESEM’lere, ÇEDES’lere sürüklendik? Gerçek anlamda korunan, üreten, iş içinde eğitim yapan meslek okulları yerine, açık liseye, tarikatların medreselerine, MESEM’e geldik, getirildik.
Yeter sayın bakan, yeter. İnat etmeyin, sermayeyle değil, öğretmen sendikalarıyla işbirliği yapın. Bu çocuklarımızın ölümüne, sömürülmesine ortam hatırlayan MESEM uygulamasını durdurun. Çocukların, öğretmenlerin çığlığını duyun. Duymuyorsanız görevinizden bir an önce ayrılın.
16. ve 22. Dönem Denizli Milletvekili, Eğitimci Mustafa Gazalcı