Her Birey Bi Reydir!

10 Ağustos 2014 Pazar

Bir hafta aradan sonra merhaba...
Sokrates’in dediği gibi insan gittiği yere kendisini de götürdüğü için ben de ister istemez yazmasam da Cumhuriyet okuruyla birlikte oldum.
Bu hem kendi dünyamda okurla yaptığım sohbeti içeriyordu, hem de okurlardan bana gelen iletileri...
Öncelikle şunun altını çizmek isterim ki, Cumhuriyet yönetimi çok şanslı. Zira hiçbir gazetenin Cumhuriyet okuru kadar güçlü, sağduyulu, gazetesini dikkatle izleyip doğruyu yanlışı söyleyen bir okuru yoktur.
Bir kez daha gördüm ki Cumhuriyet gazetesi, ne Balbay’ın ne de herhangi birinin malıdır. Sadece çizgisinin, tarihinin ve okurunun malıdır.
Yine okur değerlendirmeleri ve iletileri gösteriyordu ki; Cumhuriyet gazetesi, hiçbir partinin yayın organı değildir. Cumhuriyet gazetesi hiçbir ihtiras grubunun yayın organı değildir.
Bu satırları kaleme alırken özgürlüğümün tam sekizinci ayıydı. Hızla geçen zamana şöyle bir baktım, yüreğinin götürdüğü yere git ile görevinin götürdüğü yere git arasında koşuşturmaktan geçmişi çoktan silip atmışım. Bunu kimi okur iletilerinde gördüm. Bir okur şöyle diyordu:
“Sayın Balbay, Silivri duruşmaları sırasında yaptığınız konuşmalardan en çok aklımda kalan ve her anımsadığımda içimi cız ettiren sözlerinizden biri, ‘Cumhuriyet için ölürüm’ idi. Gazetenin bir terör yuvası gibi yaftalanması karşısında kendinizi böyle siper etmiştiniz...”

***

Kimi okurlarla özel bir dil iletişimi içinde olmak benim için ayrıca güzeldi. Bir okur, yazılara ara vermeme takılmış, “Sayın Balbay, siz ara verdim diyorsunuz ama, bu bize yara verdi. Ayrılığın uzamamasını dilerim” diyordu.
Cumhuriyet okuru için girişte yaptığım değerlendirmelere bir ek de bellek konusunda olmalı. Gazetenin en büyük belleği okurdur desem abartmış olmam.
Bir haftalık zaman dilimi içinde Cumhuriyet ailesinin ne kadar geniş olduğunu da gördüm. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi’nden bir akademisyen, arada bir Cumhuriyet’te yazan kişileri derlemiş. Gazetenin düzenli yazarlarının yanı sıra, arada bir yazısı yayımlanan tam 3 bine yakın yazarı var. Bu da bir rekor olsa gerek. Onların da ne kadar seyrek yazarlarsa yazsınlar, dışarıdan görünen bağları ne kadar azmış gibi görünürse görünsün, Cumhuriyet’le nefes alıp verdiklerini bir kez daha gördüm. Bazıları telefonla konuşurken sanki onlara ilişkin bir karar almışım gibi davranıyorlardı.
Bir kamuoyu araştırmacısı da Cumhuriyet okurunun gazeteye olan bağlılığına ilişkin çarpıcı bir gözlem aktardı. Ona göre gazete bir gün bembeyaz çıksa, sadece logosu ve o günün tarihi yer alsa, 25 bin satacak güçte. Sanırım bunu da gazete okuru rekorları arasına katmak gerek.

***

Bugün Cumhuriyet okurlarının yanı sıra, tüm Türkiye için de çok önemli bir gün. Demokrasi tarihimizde ilk kez cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Bu “ilk” pek çok tartışma konusunda da ilki getirdi. Sandığa gidip gitmemenin 12 Eylül günlerinden sonra en çok tartışıldığı dönem bu dönem oldu. Cumhuriyet gazetesi ve okuru bu süreçte yine bireyin ve bir reyin anlamını vurgulamada önemli bir işlev üstlendi.
Demokrasilerde çoğunlukla insanlar neye evet dediklerini göstermek için sandığa giderler, bazen de neye hayır dediklerini göstermek için.
Böyle bir seçim günündeyiz.
Örneğin Gezi ruhu evet’i de hayır’ı da içeriyordu. Gezi’ye gidenler sandığa da gitmeli.
Yazıyı Cumhuriyet okurunu selamlayarak noktalamak gerekirse...
Cumhuriyet okuru Türkiye’nin en güçlü, en kararlı bireylerindendir. O her “1” yan yana geldiğinde matematik biliminin sınırlarını aşan bir sayı oluşur.
Ben de onların arasında yer almaktan onur duyuyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları