Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sanki bu ülkede hiç siyasi cinayet olmadı!

17 Ekim 2021 Pazar

Sevgideğer, saygıdeğer Hıfzı Topuz, Sabahattin Ali cinayetini, milat olarak niteler. “Cumhuriyet tarihinin bu ilk gazeteci katli aydınlatılsaydı, Uğur Mumcu öldürülmezdi” der. Her şey birbirine domino gibi yaslandı!

Tarihimizin en acı, belki de en kalın sayfalarını ne yazık ki böylesi siyasi sonuçları olan cinayetler, toplu kıyımlar oluşturuyor. 

Siyasi kararla verilen bütün idamlar, sonuçta siyasi cinayetti. 

1970’li yıllarda katledilen 5 bin gencin kanı, 12 Eylül darbesine giden yola akıyordu. Abdi İpekçi’den Prof. Cavit Orhan Tütengil’e onlarca aydın aynı dönemde söndürülen ışıklarımızdı. 

1990’lar karanlığı, Türkiye’nin Ortadoğululaşmasının önünü açan, siyasal ve toplumsal sonuçları olan bir dizi olayla geçti. 1990 yılı içinde katledilen Prof. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Doç. Bahriye Üçok, sonraki on yılların gerçeklerini anlatmaya çalışıyorlardı.

***

AKP iktidarı, 90’lar karanlığının ardından geldi. Bu dönemde siyasal cinayetler içerik ve biçim değiştirdi. Baktılar ki aydınların bedenlerini ortadan kaldırmak yetmiyor, ruhları yaşamaya devam ediyor. O zaman, ruhları öldürecek bir yöntem denediler: Hukuk cinayetleri. Bu kıyımlarla aydınlar bedenlerini hayatta tutmak için ruhlarını, düşüncelerini, kimliklerini feda edeceklerdi.

Bu da tutmadı...

Ancak siyasal sonuçlu hukuk cinayetlerine devam ettiler. 

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra başlayan terör görünümlü cinayetler, siyasal sonuçlar da doğurdu. İktidardan düşünce seçim sonuçlarını beğenmediler ve “Halk hatasını düzeltsin” deyip bir şans verdiler! 1 Kasım’da seçimleri yenilediler. O dört aylık zaman diliminde Suruç’tan Gar katliamına onlarca cinayet işlendi, 500’e yakın kişi öldü. Bu cinayetlerin, AKP’nin oyunu artırdığını kendileri söyledi.

Son birkaç yılda Orhan Uğuroğlu’ndan Yavuz Selim Demirağ’a, Levent Gültekin’den Selçuk Özdağ’a yönelik saldırılar bir siyasi cinayet girişimi değildir de nedir?

Tahir Elçi’nin öldürülmesi, siyasi cinayet değilse hangi tanıma girer?

Son altı yılda işlenen cinayetlerin, toplu kıyımların hangisi vicdanlarda soru işareti bırakmayacak şekilde soruşturuldu?

Bütün bunlar olmamış gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasal cinayet endişesinden söz edince iktidar hemen önlem aldı, Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlattı!

***

Bugün ekonomide cinayet var; Türk Lirası’nı dilim dilim dilimliyorlar...

Adalette cinayet var; hukuku diri diri mahkeme salonlarına gömüp yasasına uyduruyorlar...

Demokraside cinayet var; Meclis’in bütün iç organlarını boşaltıp içini yasa maddeleri dolduruyorlar...

Umut cinayeti var; ülkenin geleceğini milletin elinden alıp boynuna bıçak dayayarak “Biz gidersek bıçağı çekeriz” diyorlar...

Bütün bunlara karşın toplamda da yükselen bir değiştirme duygusu var. 

Saray’dan yükselen dumanlarda ise şunlar yazılı:

- Ne yapacağız ne edeceğiz, iktidarı vermeyeceğiz.

- Bürokraside en ufak bir, “Bunlar gidebilir” duygusunun yeşermesine izin vermeyeceğiz. Oranı ne olursa olsun böyle bir algı, bizi mahveder!

- Sorunların çözümünde başarılı olmasak bile, “Alternatifimiz yok” duygusunu yerleştireceğiz. O zaman halk, “Bunlar bozdu, yine bunlar düzeltsin” der.

Türkiye, her şeyin masada olduğu bir döneme girdi. Böylesi ortamlarda ille de sorunları çözen değil, süreci yöneten kazanır.

Süreci yönetmek, ülkeyi yönetmek kadar önemlidir. 

Çünkü ülke yönetimi, bu sürecin sonunda belli olur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları