Olaylar Ve Görüşler

İkinci Yüzyıl Belediyeciliği - Rıza AKPOLAT

26 Aralık 2020 Cumartesi

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 37. kurultayda açıkladığı “İkinci Yüzyıla Çağrı Bildirisi”nde belediyeler için şu önemli kuralı koyuyor:

Yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacaktır.

Reformların başarısı için devletin tüm kapasitesi en verimli şekilde kullanılacak, yeni bir ‘merkez-yerel’ dengesi oluşturulacaktır. Merkezi yönetimin kapasitesi ile yerel yönetimlerin halka doğrudan ulaşabilme kapasitesi birleştirilerek hizmetin vatandaşa daha etkin ve verimli bir şekilde ulaşması sağlanacaktır.

Bu bağlamda yerel yönetimlerin gelirleri artırılacak, kayyım uygulamalarına son verilip seçimle gelen belediye başkanlarının, ancak seçimle gidecekleri güvence altına alınacaktır.”

CHP’nin 37. kurultayında açıklanan bildiri, ülkenin her alanda yeniden imar ve inşasını, çağın gerekleri doğrultusunda ve büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet” idealine ülkeyi taşıma çabasına denk düşen tarihsel bir atılım manifestosudur. Bu manifesto, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında her alanda çok büyük değişimi, Cumhuriyetin, ülkenin, toplumun demokrasi ve özgürlük temelinde güçlü birlikteliğini esas almaktadır. Bu çerçevede yerel yönetimlere çok büyük sorumluluk düştüğünün de bilincinde olarak yeni yüzyıla yerel yönetimler olarak hazırlanmalıyız.

İkinci yüzyıl belediyeciliği temellerini Cumhuriyetin kurucu felsefesinden, kent modellemesinden, mimarisinden, doğa ile bütünleşik bir tarzdan, insan ve kent birlikteliğini yabancılaşmaya yol açmadan sentezleyen bir anlayıştan alarak yeni bir yüzyıla girmek zorundayız. İlk yüzyılda kentlerimizin ranta kurban edilen, insan ve doğa unsurunu yok sayan bir anlayışın tahribatını da gidermek zorundayız.

Dünya kentlerinin bugün yeni yüzyıl paradigmasını teoride ve pratikte inşa ediyorlar.

DİKEY ANLAYIŞ TERK EDİLMELİ

Ancak bu paradigmada, belli uzlaşı noktalarının, kendisini dayattığını da kabul etmek zorunludur. İnsan odaklı, doğayla ve hayatla iç içe bir yaşamın sürdürülebilir kılınması için rant/beton/dikey mimari anlayışı acilen terk edilmelidir. Çünkü bugün kent yapıları insana ve doğaya meydan okumaktadır. Bu meydan okumayı tersine çevirecek bir kent düzenini kurmanın yol haritasını oluşturma mücadelesine hız vermek durumundayız.

İkinci yüzyılda kentlerin, kent yönetimlerinin artan etkinliğine tanıklık edeceğiz. Bu nedenle toplumcu/halkçı/kamucu bir modelleme ile kent yurttaşlığı ve kent paydaşlığı ekseninde yeni ve kolektif bir ortaklaşmayı en iyi biçimde yan yana getirmek durumundayız.

Ekolojik yıkım, doğal felaketler ve kentsel sorunlar, insan yaşamını sürdürülebilir kılmak adına çok ciddi sorunlar üretmektedir. Kuşkusuz bunların temel sorumluluğu bizatihi insanın kendisidir. O nedenle bilinç düzeyinde bir sıçramayı mümkün kılacak sosyal ve politik bir zemini meydana getirmek temel önceliktir.

Kent yurttaşlığı anlayışını oturtmak, bunun için kent içi eşitliği en sağlam temelde meydana getirmek ve yurttaşların yaşadıkları kente karşı olan yabancılaşmasını sonlandırmak ve aidiyeti en üst düzeyde bir motivasyonla perçinlemek yeni dönemin hareket tarzının temelidir.

SOSYAL DAYANIŞMA

Dünyada artan eşitsizliğe, neoliberal talana, ülke içindeki rant mekanizmalarına karşı her düzeyde örgütlü bir kent yurttaşlığını medyana getirmek durumundayız.

Covid-19 salgını ve sonrasında ortaya çıkan yeni normal” düzen, kent dayanışmasını her düzeyde yaşama geçirmeyi gerekli kılmaktadır.

Sosyal mesafenin zorunlu olarak arttığı bir süreçte sosyal dayanışma zorunludur. Sosyal dayanışmayı en etkin politik ve pratik halde insanlığın gündemine getiren ve uygulayan ideoloji sosyal demokrasidir. Dolayısıyla zamanın ruhu yeniden ve daha güçlü biçimde sosyal demokrasiyi, sosyal dayanışmayı ve sosyal adaleti zorunlu kılmaktadır.

Dünya nüfusu kentleşmektedir. Kır-kent düzeni bozulmuştur. Kent merkezli yoğun bir nüfus yoğunlaşması beraberinde kent yoksulluğunu hiç olmadığı düzeyde artırmıştır. Buna karşı kent rantını kent dayanışmasının aracı haline dönüştürmek temel öncelik olmalıdır.

Aynı şekilde kır-kent dayanışmasını yeniden ayağa kaldırmak, kent ihtiyaçlarını kırsal alanlarda karşılamak, bu çerçevede kooperatifçiliği etkin bir örgütlenme ve dayanışma modeli inşa etmek salt ekonomik bir çözüm değil, aynı zamanda dayanışmayı güçlendirmek açısından da hayatidir. 

Çevrenin salt insan odaklı olmayan bir kullanımı ve yeniden üretimi konusunda yeni bir yaklaşım zorunludur. Doğanın bütün canlılarına yaşam hakkı tanıyan, insan ve doğa barışını tesis eden bir yaklaşım, insanın hayatın bütün unsurlarına olan yabancılaşmasını da ortadan kaldıracaktır.

İkinci yüzyıl belediyeciliği Cumhuriyetçi, toplumcu, kamucu, halkçı bir eksende ve bu yüzyılı karşılayacak potansiyelde tartışılmalı, ilkelerinin netleştirilmesi gerekmektedir. Zira bu yüzyıl bir kent yüzyılı olarak yeni bir anlayışla örgütlenmelidir. 

RIZA AKPOLAT
BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları