Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İsmail Hakkı Tonguç Yapıtlarıyla Çağımıza Sesleniyor... Erdal ATICI
Altmış yıl önce bugün; 23 Haziran 1960’ta yitirdiğimiz İsmail Hakkı Tonguç, Köy Enstitüsü müdürlerinden Rauf İnan’ın dediği gibi: “Dünyada üç büyük eğitimciden biri sayılır.” Tonguç, kafasındaki özgün eğitim kuramlarını, Köy Enstitülerini kurarak hayata geçirmeyi başarmış ender eğitim bilimcilerden (pedagog) biridir. Bunun karşılığında aldığı en büyük ödül de Köy Enstitülerinde okuttuğu 17 bin yoksul köy çocuğunun kendisine verdiği “TONGUÇ BABA” unvanıdır.
Enstitüler ve Tonguç üzerine, hem ülkemizde hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde çok önemli şeyler yazıldı çizildi, konuşuldu. Sözgelimi; John Dewey gibi dünya çapında büyük bir eğitimci: “Benim düşlediğim okullar Türkiye’de Köy Enstitüleri olarak kurulmuştur. Tüm dünyanın bu okulları görüp, eğitim sistemini Türkiye’nin kurduğu bu okullara göre göz önüne alıp yeniden yapılandırmalıdır” diyerek Köy Enstitülerini dünyaya örnek eğitim kurumu olarak gösterdi.
ATATÜRK’Ü ÇOK İYİ ANLAMIŞTI
Yine, uluslararası ünü olan 500 bilgin-pedagog, bilim kurulu üyesi tarafından İsviçre’de çıkarılan İsviçre Pedagoji Ansiklopedisi’nde (1) “İsmail Hakkı Tonguç ve Köy Enstitüleri” başlığına yer verildi ve Tonguç, bu ansiklopediye girebilen tek Türk eğitimci oldu.
Peki, Tonguç ve Köy Enstitüleri dünya eğitimcilerinin nasıl ve neden dikkatini çekti?
Tonguç, 1935 yılında ilköğretim genel müdürlüğüne vekâleten atandığında, halkın yüzde 80’i ilkel koşullarda köylerde yaşıyordu. Ülkede 40 bin köy vardı, bunların 35 bininde okul ve öğretmen yoktu.
Tonguç, işte bu büyük kitlenin ilköğretim davasının çözmek için harekete geçti. Tonguç’un en büyük özelliği, Atatürk’ü ve eğitimdeki özlemini çok iyi anlamış, özümsemiş, çok iyi yetişmiş bir eğitimci olmasıydı. İkinci Dünya Savaşı gibi dünyayı yakıp kavuran bir dönemde ve katlanılmaz koşullar içinde yoktan var ederek “ulusumuzu özgür ve bağımsız yaşatacak”, halkımızın büyük kesiminin yaşadığı köyleri içinden canlandıracak, bugün için bile ütopya sayılabilecek; Köy Enstitüleri tasarımını; bilgisi, örgütçülüğü, liderliği, cesareti ve çalışkanlığıyla yaşama geçirdi.
EĞİTİMDE ‘KURTULUŞ SAVAŞI’
Köy Enstitülüleri, eğitimdeki
Kurtuluş Savaşımızdır aslında. Tonguç, bu savaşı yaparken, ülkenin içinde bulunduğu yoksulluk ve yoksunluk gibi bahanelere sığınmadan,
Kuvayi Milliye ruhuyla ve tarihten gelen yerli gücümüzle hareket etti.
Yol iz
olmayan, kuş uçmaz kervan geçmez köylere gece gündüz demeden ulaşmayı
başardı. Büyük kültür adamı, milli eğitim
bakanı Hasan Âli Yücel’in ve bakanlıktaki dar kadronun desteği, enstitü
müdürleri ve öğretmenlerinin gece gündüz çalışmalarıyla, o büyük hayal gerçeğe dönüştü.
Köy Enstitüleri, ne yazık ki,
1946’dan sonra ilke ve uygulamaları değiştirilerek yok olma sürecine doğru götürüldü. Dünyanın şapka çıkardığı,
ayakta alkışladığı, köy çocuklarının Tonguç Babası görevden alınıp oradan oraya savruldu,
soruşturma yapmak için nokta
kadar bir leke bulamadılar ve en sonunda arkadaşı İzzet Palamar’a imzaladığı
“Fontamara” adlı yapıttan dolayı suçladılar.
Tonguç törenlerle
uğurlanacakken, bu basit olayın davası Danıştay’da karara bağlanıp aklandı ve
güç bela emekli olabildi. Sonrasında da kitaplar yazdı, makaleler yayımladı. 23
Haziran 1960’ta aramızdan ayrıldı. Şimdi Ankara Cebeci Gömütlüğünde Hasanoğlan köyünden dostu Ahmet Çakır’ın başucuna
diktiği çam ağacının altında ulusa olan sorumluluğunu
yerine getirmiş olarak huzurla uyumaktadır.
KATMAN KATMAN BİR DAĞ
Günlerdir kütüphanemde Tonguç’un izini sürüyorum, yapıtlarını gözden geçiriyorum. Yapıtlarında okuduğum ve altını çizdiğim sayfaları yeniden okuyorum. Tonguç, katman katman bir dağ gibi, “Tamam işte zirve” dediğim anda aslında zirvenin eteklerinde bile olmadığımı anlıyorum. Her okuyuşta yeni bir yanını, yeni bir eğitim yaklaşımını görüyorum. Prof. Dr. İbrahim Yasa’nın bir yazısında saydığı: “Fiziki dayanıklılığını, liderliğini, örgütçülüğünü, ülkücülüğünü, halk adamlığını, devrimciliğini” yeniden yeniden keşfediyorum.
Tonguç’un düşünce ve yapıtları çağının çok ötesinde.
İnsan, kitap ve yazılarını okuyunca sanki birkaç ay önce yazılmış duygusuna kapılıyor. Bu nedenle Tonguç’un yapıtları
yeniden yeniden elden geçirilmeli,
okunmalı.
ERDAL ATICI
KÖY ENSTİTÜLERİ VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM
VAKFI BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti