Izmir’i kim yaktı? Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Izmir’i kim yaktı? Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV

13.10.2018 09:00
Güncellenme:
Takip Et:

İzmir’i kimin yaktığı daha 1922 yılında dikkatle araştırılıp ciddi ve resmi bir yazanakla saptanmış, kopyaları daha o tarihte ilgili yerlere dağıtılmıştı. Uzun yazanağın dört satırlık genel başlığında şu tümce de yer almaktadır: “İzmir’i Türkler değil, Ermeniler ve Yunanlar yaktı...”

Emperyalizm donanımlı Yunan tümenleri İzmir’e çıkarıldıktan 3 yıl, 3 ay, 25 gün süre kendilerini gene yabancı korumasında denize itişe kakışa zor attılar. Ancak, Türk askerinin (İstanbul’dan sonra en görkemli kent olan) İzmir’e düzenli girişinden tam dört gün sonra, eşine az rastlanır bir fırtınayla daha kolay yayılan bir yangın, bu zengin kentin en az üçte birini yaktı, küle çevirdi. Günümüzde belki en çok okunan bir gazetede uzun gazetecilik yaşamında doğru haberler yazma titizliğiyle tanınan değerli arkadaşımız İzmir yangınının birkaç gün önceki yıldönümünde diyor ki: “Yangını kimin çıkardığı ne o zaman biliniyordu, ne de şimdi biliniyor.” Aynı yazar üç gün sonraki yazısında da, SBF’deki eski öğrencilerimizden birini ilgisiyle Vatikan belgeliklerinin Türkçe çevirileri bitirilip basıldığında, konuya bir açıklık geleceğini haber veriyor.

İzmir’i Ermeniler ve Yunanlılar yaktı
Sonunda söylemek zorunda kalacağını başında özetleyeyim: İzmir’i kimin yaktığı daha 1922 yılında dikkatle araştırılıp altmıştan fazla daktilolu sayfayla hazırlanmış ciddi ve resmi bir yazanakla saptanmış, kopyaları daha o tarihte ilgili yerlere dağıtılmıştı. Uzun yazanağın dört satırlık genel başlığında şu tümce de yer almaktadır: “İzmir’i Türkler değil, Ermeniler ve Yunanlar yaktılar...”
Bu resmi Amerikan yazanağının en az bir kopyası da Vaşington’daki Kongre Kütüphanesi’nde Amiral Bristol Belgeleri arasında yer almaktaydı. Benim o görkemli kütüphaneye ilk adım attığımda, oradaki kitap sayısı 30 milyonun üstündeydi. Şimdi, çok daha fazla olmalıdır. Yazanağı hazırlayan Mark O. Prentiss adlı bir görevliydi. “Yakın Doğu’ya Yardım” adlı ama Türklere karşı Hıristiyanların haklarını korumakla görevli bu kuruluşun özel atanmış temsilcisi olarak 8 Eylül Cuma gecesi (Kaptan Wolleson’un komutasındaki) ABD destroyeri “Lawrence” ile İzmir Limanı’na ulaşmıştı.

İtfaiye müdürü
Gözlem, saptama ve değerlendirme görevini çok dürüstçe yaptığını hemen eklemeliyim. Kendi yardımcılarıyla dolaşarak bilgi toplamış, kuşkularının üstüne gitmiş ve “Türkler bombaladı, öldürdüler” gibi dedikodulu haberler Batı basınınca söz konusu yerlere hemen koşup gitmiş, kendi de daha yoldayken İzmir’de bir yangından korktuğu, hatta kulağına birtakım suçlama girişimleri de geldiğinden İzmir’in 12 yıllık İtfaiye Müdürü Avusturyalı Paul Greskovich’le birkaç kez konuşmuş, görevi bırakıp kaçmış olan Rum erleri saptamış, önce 60 (sonra 37) kişinin kullandıkları yangın söndürme araçlarının iki küçük hangarda bulunduklarını Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV Izmir’i kim yaktı? görmüş, ayrıca limanda denize sarkıtılıp elle çalışan altı hortum da bulmuştur.

Kente giren Türk komutan
Prentiss, müdür Greskovic’den Türklerin kente girmelerine ramak kala Rum kökenlilerin işi neredeyse toptan bıraktıklarını öğrenmişti. Kente giren Türk komutan itfaiyeye kaçanların yerine yangından önce 100 nefer verdi. Grestovich Prentiss’e olağan günlerde on günde bir yangın başlangıcı olduğunu, ancak Türkler yaklaştıkça günde aynı anda beş yangının gözlemlendiğini, bir keresinde iki Ermeni papazının Ermeni okulu ve kilisesi gibi yerlerde çıra gibi yanmaya hazır ve gaza batırılmış paçavralar bulduğunu aktarmıştır. Türk askerleri de salı gecesi ve çarşamba sabahı ateş başlatan Ermeni gençlerini yakalamışlardır. Çarşamba günü 11.20’de en az yarım düzine yangın aynı anda başlamıştır. Saat 12.00’de beş yangın daha, iki daha Ermeni Kulübü’ne yakın yerde, ardından kasaba tren durağında birkaç yangın başlangıcı görülmüştür. Türklerin Amerikan Konsolosluğu çevresine de gaz döktükleri bildirimleri üstüne bunu haklı çıkaracak hiçbir ize rastlamayarak şunu yazmıştır: “Türklerin kenti ateşe verdiklerine ilişkin hiçbir kanıt bulamadım. Kanıtın tümü başka bir yönü gösteriyor.”
Yangın başlayıp aşırı bir fırtınayla yayılırken yoğun duman ve patlamalar öylesine yoğundu ki, Prentiss’i en sonunda alıp götürecek olan Amerikan destroyeri “Litchfield”i gece yarısı daha açığa çekip almak gerekti. Prentiss, İstanbul’a da uğradı, Vaşington yolunda Roma, Paris ve Londra’daki ABD büyükelçiliklerine (sırasıyla Child, Herrick ve Harvey’e) ilk elden bilgiler verdi.
İzmir’i kuşkusuz Türkler yakmadı. Ordu yorgundu; günlerdir başını koyacak bir yastık, iki kaşık sıcak çorba bulamamıştı. Yiyecek, giyecek, konut, otel, han, ilaç, eczane, hastane ve başka her türlü gereksinim oradaydı. Bu olgun meyve gene Türklere geri dönmüştü. Gerçekçi davranışlarıyla ün yapmış olan Mareşal Mustafa Kemal Paşa yangın haberini alır almaz sapsarı kesilmişti. Yangını sınırlamak isteyen Türk askerleri birkaç binayı dinamitlemek zorunda kalmışlardı; o kadar!

Güçlü baskı örgütleri
Öte yandan, özellikle Amerikan Kongresi’nde güçlü baskı örgütleri İzmir yangınında Türkleri suçlayacak kadar çıkarcılık peşindeydiler. Aynı Kongre’nin zengin kitaplığına yıllar sonra ABD Amirali Bristol’un mirasçıları babalarının 33 bin belgesini sattılar. Tuğamiral Mark L. Bristol, İstanbul’un işgalinde Yüksek Komiser ve Bağlaşık Güçler başkanıydı. Nişantaşı’ndaki Amerikan Hastanesi de onun adınadır. O çok sayıdaki belgenin içinde 60 küsur sayfalık Prentiss yazanağı da vardır. İzmir yangını konusunda basılmış tek bir kitap var. O da Ermeni kökenli Amerikalı Marjorie Housepian’ın. Başlığı: “İzmir 1922: Bir Kentin Yıkımı.” Bu yazar da aynı kitaplıkta çalışmış, Bristol belgelerini de elden geçirmiştir. Oysa, Prentiss yazanağının sözünü hiç etmiyor. Yunan bir okuyucu da başlıktaki “Yunan” sözcüğünü kurşun kalemle hafifçe karalamış.

‘Şimdilik kullanma!’
Bu yazanağın bir kopyası 1980’li yıllardan bu yana da bendeydi. İlk iş Dışişleri Bakanlığımızın Müsteşarına gösterdim. “Şimdilik kullanma!” dedi. Ayırıp sakladım. Ancak, bir Türk Tarih Kurumu toplantısında Vaşington’dan gelen Heath W. Lowry’nin aynı konuda konuşma yapacağını öğrendim. Yazanağa dayalı yazım en çok okunan gazetelerimizden birinde basıldı. İzmir’den telefonlar geldi, “Kentimizi kimlerin yaptığını şimdi öğrendik!” diye. Başka bir gazeteye de aynı konuda yazı verdim. Nev York’ta basılan bir kitabımın içine gene bu konuda İngilizce bir bölüm koydum; o da basıldı. O kitabı kendim Türkçeye çevirdim; Türkçesi altı baskı yaptı. Sanırım, ülkemizde de, dışarıda da yeterince basıldı, yayıldı ve okundu. İzmir yangınını kimlerin çıkardıkları yetkili imza ve resmi yazanakla o günlerden bu yana hep biliniyor. Ayrıca, yazanağı kaleme alan Prentiss, “The New York Times” gazetesi başta olmak üzere, bu ve benzeri gerçekleri anında belirten birçok yazılar da bastırmıştır.

Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV

Yazarın Son Yazıları

Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025