Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
WikiLeaks’ten bugüne anket tartışmaları
Seçim sonuçları ortada. 1 Kasım’ın kaybedenlerinden biri de kamuoyu araştırma şirketleri. Ama bunun nedeni, sonuçları tahmin edemeyişleri değil, WikiLeaks belgelerinde bile yer alan eleştirilere inatla kulak asmamaları.
Türkiye, son iki sene içerisinde birbirine çok yakın aralıklarla dört önemli seçim dönemi geçirdi. Her seçim dönemi öncesinde ülkede önemli çerçeveler ekseninde, birbirinden farklı siyasi tartışmalar gerçekleşti.
Ancak, seçim sonrası tartışmalar için tam tersi bir durum oldu. Tüm bu seçimlerin sonrasında kamuoyu araştırma şirketlerinin başarısızlığı ve onlara yöneltilen eleştiriler istikrarlı bir şekilde tartışma konusu olmayı başarabildi.
Peki, seçim öncesi anketleriyle gündem belirleme özelliğine sahip kamuoyu araştırma şirketlerinin başarısızlığı sadece bu döneme mi özgü? Son iki yıldaki seçimlerden önce bu şirketler çok öngörü sahibiydiler de son iki senede mi bulgularında hatalar çıkmaya başladı? Bunların cevabı elbette ki hayır.
Ciddi eleştiriler
2011’de sızan WikiLeaks Türkiye belgelerinde yer alan bir kripto Türkiye’deki kamuoyu araştırma şirketleri ile ilgili ciddi eleştiriler içeriyor. ABD Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı John Kunstadter’ın yazdığı “kişiye özel” uyarısıyla gönderilen telgrafın tarihi 22 Ağustos 2005, yani 10 sene öncesinden bir belge.
Metodolojik eksikler
Kunstadter’ın telgrafının başlığı da “Türk Kamuoyu Araştırmalarının Kullanımı ve İstismarı”. Telgrafın orijinal metnine Taraf gazetesinin internet sitesi üzerinden ulaşılabilir.
Benim bu yazıda değinmek istediğim esas nokta, 10 sene öncesinde yazılan ve WikiLeaks belgeleri yoluyla tüm toplumun öğrendiği bir telgrafta yapılan eleştirilerin her seçim sonrası bu kamuoyu şirketlerine tekrar tekrar yönlendirilmesine rağmen aynı şeylerin yaşanmaya devam etmesi ve aynı hataların inatla sürdürülmesi.
Aynı zamanda bu araştırmaların sosyal bilim açısından metodolojik eksiklikleri ve araştırmaların künyesinin bile bazı şirketler tarafından yayımlanmaması bu yazıda benim nezdimde araştırmaların etik çerçevesinde denetimin sürecini sorgulatıyor.
Yanlış öngörü
Telgraftaki metnin temel argümanı, Türkiye’deki kamuoyu araştırma şirketleri seçim sonuçlarını yanlış öngörme eğilimine sahip. Bunun temel gerekçesinin ise anket yapan şirketlerin çoğunluğunun bilimsel kamuoyu yoklaması yapabilmek için gereken temel şartlara uymaması. Belgede bir kamuoyu yoklamasının bilimsel olabilmesi için “ankete tabi olan nüfusun her bir mensubunun örnekleme dahil edilme şansının eşit olmasının gerekliliği” vurgulanıyor. Sonrasında Türk şirketlerin çoğunluğunun anketlerini “önceden belirlenmiş bir avuç ilde” yapması eleştiriliyor.
Burada bahsedilen “önceden belirlenmiş bir avuç il”, Devlet Planlama Teşkilatı ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun üç ayrı düzeyde oluşturduğu Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (NUTS veya İBBS olarak da kısaltılıyor). Telgrafı yazan John Kunstadter’a göre bu sınıflandırma yoluyla bazı illerin bölgedeki diğer illeri de araştırmada temsil edebileceği varsayılıyor. Böylece nüfustaki tüm bireylerin ankette denek olabilme ihtimalinin eşit olması kuralı ihlal ediliyor.
Kota sistemi
Telgrafta vurgulanan bir diğer önemli metodolojik hata da Türk kamuoyu araştırma şirketlerinin denek seçmek için kota sistemini kullanması. Kota sisteminde araştırma için belirli kotalar belirlenir, bu kotalar doldurulana kadar örnek olabilecek denekler bulunur ve çalışmalar deneklere uygulanır. Görece düşük maliyetli ve uygulanması kolay olan bu sistem, araştırma yöntemi açısından sistematik hatalara yol açar.
Telgrafta da John Kunstadter bu hatalara yönelik kaygılarını “Biz bu şirketlerin il düzeyinin altındaki yerleşimlerde, hiçbir metodolojiye sahip olmadıklarından ve anketörlerinin bir ilin merkez ilçesinin civarında öylece gezinerek, önceden belirlenmiş kotayı dolduruncaya dek, bilimsel olmayan yüz yüze görüşmeler yaptıklarından şüpheleniyoruz” ifadeleriyle açıkça dile getirmiş.
Peki ya şeffaflık?
Aynı yöntemsel hataları 1 Kasım 2015 parlamento seçimleri öncesinde yapılan araştırmaların künyelerinde görmek gayet mümkün.
Mümkün olmasına mümkün tabii ama bu araştırmaların künyeleri yayımlandıysa mümkün.
İşte tam bu noktada da araştırmaların şeffaflığı tartışmaları ortaya çıkıyor. Televizyon ekranlarında sıkça gördüğümüz, medyaya heyecanlı bir şekilde oy oranı açıklayan kamuoyu araştırma şirketlerinin çoğunun internet sitelerine girdiğimizde bahsedilen araştırmaya dair en önemli veriyi, yani araştırma künyesini göremiyoruz.
Örneğin, bu seçimlerde en yakın sonucu bulduğu söylenen A&G Araştırma şirketinin sitesinde 1 Kasım için yapılan araştırmasının künyesini ve sonucunu görebiliyoruz.
Ancak 7 Haziran ve öncesindeki seçimlerin araştırmalarını göremiyoruz. Hatta sitede son eklenenler kısmında yer alan içeriklerin 2013 yılında siteye yüklendiği görülüyor. Bu örnek diğer araştırma şirketleri için de geçerli.
Elbette ki seçim anketlerinin belli medya kuruluşları için yapılabilmesinin önünde hiçbir engel yok.
Dünyada da bunun örnekleri var. Ancak medyada yayımlanan veriler sadece yüzdelik şeklinde değil, yöntem ve örneklemi de içeren bir genişlikte olmalı. Veriler sadece birkaç köşe yazarının yorumlarıyla ya da bir muhabirin anlatmasıyla haberleştirilmemeli, raporun tamamı olmasa bile künyesi ve özeti mutlaka araştırma şirketi tarafından paylaşılmalı.
Diğer türlü akıllara sadece ‘Alo Fatih’ hattında yapılan kamuoyu araştırması gelir ve WikiLeaks sonrasındaki tartışmaları bir on yıl daha yaşamaya devam ederiz.
EZEL ŞAHİNKAYA Boğaziçi Üniversitesi
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık