Kadın, göçmen, Müslüman ve Trump’a kafa tutuyor
Pınar Öğünç
Son Köşe Yazıları

Kadın, göçmen, Müslüman ve Trump’a kafa tutuyor

05.02.2017 02:06
Güncellenme:
Takip Et:

Tarihin ironilerinden olmalı. İlhan Omar kasım ayında Minnesota Temsilciler Meclisi’ne seçilerek Somali’de doğup da Amerikan siyasetinde bu düzeyde görev yapacak ilk kişi, ilk Müslüman oldu. Rengârenk başörtüleriyle o da Meclis’te yer alacaktı. Aynı esnada başkanlık kampanyasını yürüten Donald Trump ise bir de o eyalete gelip “Buraya bir dolu Somalili mülteci geliyor, sonra onlar da gidip IŞİD’e katılıyor” minvalinde bas bas bağırmıştı. Filmin sonunu biliyorsunuz. Trump’ın başkan seçildikten sonra vatandaşlarının girişini yasakladığı ülkelerden biri Somali.

İlhan Omar, 34 yaşına çok şey sığdırmış genç bir kadın. Ülkesindeki iç savaştan kaçan ailesiyle dört yılı Kenya’da bir mülteci kampında geçirdi. Amerika’ya gittiklerinde Omar 12 yaşında, İngilizce sadece “Merhaba” ve “Çeneni kapa” demeyi bilen bir kızdı. Daha 14 yaşındayken yerel siyasetle ilgili olan büyükbabasına çevirmenlik yaparak bu dünyaya ilgi duymaya başladı. Politik analist oldu; Minnesota Demokrat Çiftçi İşçi Partisi’nde yer aldı. Adım adım Temsilciler Meclisi’ne kadar uzandı.

“Hikâyenizi şimdiye kadar kaç kez anlatmışsınızdır?” diye soruyorum, gülüyor sadece, bilmiyor çünkü. Belki aynı kelimeleri kullanıyordur artık ama onu bugüne ulaştıranın da bu hikâye olduğunu bildiğinden, geçmişine verdiği kıymetle yapmacık bir duygusallıkla anlatmıyor.

Omar ilk kez Türkiye’ye geldi. Şişli Belediyesi’nin İngiltere Büyükelçiliği’yle birlikte düzenlediği Uluslararası İnsan Hakları Savunucuları Konferansı’na davet edilmişti. Trump’ın seçilmesiyle değişen dünyasına bir ara verdi, 18 saatlik uçuş sonrası meridyenleri şaşırmış bir kafayla İstanbul’daydı.

Güvensizlik vaat ediyor

- Trump’ın ülkeye girişini yasakladığı 12 yaşında diyelim Somalili bir kız çocuğu bir mülteci kampında nasıl bir ruh halinde şu anda sizce?

Bu sizin bildiğiniz bir gerçeklik, kafasından ne geçiyor olabilir? Ben de bunu çok düşünüyorum yasaktan beri. Ne zaman uçacak, ne zaman yerleşecek, ne zaman okula başlayacak gibi bir dolu sorun zaten vardı. Şu anda ise durum daha da farklı. Bu ülke artık bu imkânları sunmak bir yana güvensizlik vaat ediyor. Bir çocuğa kolay anlatılabilir şeyler değil bunlar. Yasak kalksa, Amerika’ya gitmeyi başarsa bile bu yaşadıkları onun düşünce yapısını kimbilir nasıl değiştirecek. Bu aynı zamanda tüm dünyada kabul bekleyen çocuklara karşı tavrımıza dair düşündürmeli bizi. Dinsel ya da etnik açıdan bulundukları toplumlarda azınlıkta olan tüm dünya çocuklarına nasıl bir mesaj veriyoruz böyle yaparak? Üstelik topraklarına vardığında sana hayallerindeki gibi umut dolu bir gelecek sunmakla övünen bir ülkeden söz ediyoruz, şu an sunduğu şey nefret.

Çocuklara üzülüyorum

- 1995’te Amerika’ya geldiğinizde mesela sokaktaki evsizleri görünce hayal kırıklığına uğradığınızı söylemişsiniz bir söyleşide. Kafanızda canlanan ile gerçek hayattaki ABD tutmamış. Diyelim o kız çocuğu 2017’de ABD’ye geldi. Onu ne bekliyor?

Evet, açıkçası benimkinden büyük bir hayal kırıklığı olacak onunki. Çok daha düşmanca hisler bekleyecek çünkü onu. Kadın-erkek eşitsizliğinin, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin arttığı bir ülke bulacak. Çünkü şu anda kendini herkese hizmet etmekle yükümlü görmeyen bir liderimiz var. O kız çocuğu için üzülüyorum. Bu yönetimde büyüyecek kendi çocuklarım için de üzülüyorum. Devlet nedir, hükümet nedir yeni anlamaya başladıkları çağda onların gerçeklikleri bu gördükleri olacak. Sekiz yıllık Obama yönetimi insanlara geçmişleriyle, dinsel kimlikleriyle değer biçildiği bir dönem değildi. O kız çocuğunun benim gibi hayal kırıklığına uğrayacağı kesin ama benim gibi toplumu için daha fazla şey yapmak konusunda direnci ve iyimserliği kendinde bulacağını da düşünüyorum.

Kaçmasın, benimle görüşsün

- Hillary Clinton’ın seçilmiş olmasını belli ki tercih ederdiniz. Ama Trump da tek başına aklını kaçırmış biri değil, onun fikirlerini onaylayanlar oy vererek oraya getirdi. Clinton seçilseydi şimdi görünür olmuş tabandaki bu hissiyat ne olacaktı? Ya da mesela bunun aşikâr olması mücadele etme, dayanışma imkânı vermiş sayılabilir mi?

Evet, Demokratların çoğunluğunu tercih ederdim, Hillary’nin kampanyasında da yer aldım. Ama söylediğinizde anladığım bir yan var, bu kadar bölünmüş bir toplumda bu nefretin görünür olması da, bir araya gelmek için ve harekete geçmek için bir neden oldu. Fakat ABD gibi bir ülkede bunun ötesinde bir durum da var. Bilmiyorum Trump’ın diplomatik düzeyde, iç politikada yaratacağı altüstün sonuçlarını nasıl yaşayacağız? On yılda, yirmi, otuz yılda kazanımlarımızı geri almayı becerebilecek miyiz?

- Trump’la hiç yüz yüze geldiniz mi?

Hayır. Ama ona bir davet yolladım. Trump kaçmasın, benimle görüşsün. Daha ses yok, bakalım...

- Belli ki başarmak için çok inat ettiğiniz, parlak bir geçmişiniz var. Göçmen, kadın, Müslüman, tüm bu özelliklerin sizi sürekli kendinizi kanıtlamaya ve herkesten daha iyi olmaya mecbur bırakması yorucu değil mi?

İlginç bir soru. Bunu bir erkeğe de sorar mıydınız?

Elbette. İnsanın mutlu olacağı, içine sinen işleri iyi yapması başka ama belki de kimse hayatını çok başarılı olabileceğini kanıtlamaya adamak zorunda değil.

Bende şöyle oluyor, rahatsız edici bir durumla karşılaştığınızda önünüzde iki seçenek var. Biri konfora yönelmek, diğeri de rahatsız edici olanı zorlamak ki herkes konfora erişebilsin. Ben kendim için istediklerime herkes ulaşabilsin diye, koşulları zorlamayı seviyorum.

Erdoğan’ın sessizliği hayal kırıklığı yarattı

- Trump’ın bilhassa Müslümanlara yasağı, göçmen düşmanlığı üzerine daha net tavır alan liderler oldu. Müslüman kimliğini bilhassa vurguladığı için sorabiliriz; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’de iktidardaki partinin başka hesaplarla bu meselede net bir duruş sergilemeyişi, genç Müslüman bir politikacı olarak size ne düşündürüyor?

Bunun bir hayal kırıklığı yaratmadığını söylemek zor. Genel olarak konuşacağım, İslam dünyasında ABD tarafından kabul görmek ihtiyacı adına zayıf düşmüş liderleri görmenin utandırmadığını söylemek de zor. Bütün Müslüman liderler temsil ettiği ülkeler ve de inançları için dik durmalı. Bu tür zaafların onların liderliğinin meşruiyetini sorgulatıcı bir etken olduğunu da düşünüyorum. Dürüst olalım, saygı bekleyebilmek için önce kendinize saygı duymanız gerekir. Görünebilmek için, önce neye benzediğinizi görmeniz lazımdır. İslam dünyasındaki birçok liderin sorunu ne temsil ettikleri insanlara ne de kendilerine saygı duyuyorlar. Ve o zaman dünya da onlara saygı duymuyor.

Yazarın Son Yazıları

Bugünün ‘esası’ savunmada

Bugünün ‘esası’ savunmada

Devamını Oku
28.07.2017
Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Devamını Oku
02.05.2017
Bir tava bir kepçe

YSK’nin mühürsüz pusula kararına, şaibe iddialarına karşı Beşiktaş’ta buluşanların sayısı on bine yaklaşıyordu. Kimdi bu insanlar, ne istiyordu?

Devamını Oku
19.04.2017
‘Hayır’a baskı tarihe geçecek

.

Devamını Oku
17.04.2017
Kadınlar haykırıyor: Hayat bizim senin mi sandın?

Kadınlar birçok kentte ‘Hayır’ demek için sokaklardaydı. ‘Kadınların direnişi o sarayı mühürleyecek’ yazısı dikkat çekiyordu bir pankartta.

Devamını Oku
14.04.2017
Hitler'li iki tespit

Hitler'li iki tespit

Devamını Oku
04.04.2017
Evet ve hayır diye iki seçenek varsa, bu ne?

DİB, sahadan tecrübe paylaşıyor. Hayırcıların başına gelenler, Evet’in tasviri aslında.

Devamını Oku
01.04.2017
Aliyev’den Türkiye’ye başkanlık uyarıları: Yapmaz demeyin her şeyi yaparlar

Azerbaycan’da muhalif fikirleri yüzünden cezaevinde iki yıl tutulan insan hakları avukatı İntigam Aliyev, acısını çektikleri başkanlık sistemini anlatıyor, uyarıyor: “Başkanlıkları kendi arşınınızla ölçmeyin”

Devamını Oku
20.03.2017
Paker: Psikososyal dengemiz bozuldu

Derin bir toplumsal kriz yaşıyoruz

Devamını Oku
15.03.2017
Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Devamını Oku
22.02.2017
Kadın, göçmen, Müslüman ve Trump’a kafa tutuyor

Kasımda Minnesota Temsilciler Meclisi’ne seçilen ilk Müslüman olan Somali kökenli İlhan Omar İstanbul’daydı. Trump’ın başkanlığıyla Omar’ın işi zorlaştı ama koltuğu daha da manalı hale geldi.

Devamını Oku
05.02.2017
'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

Devamını Oku
03.02.2017
‘Bu koşullarda meşru bir referandum olmaz’

Tarihinin en güçlü temsiliyle Türkiye’ye gelen PEN heyeti, ifade özgürlüğü çerçevesinde hem siyasilerle hem mağdurlarla görüştü, başkanlık referandumuna dair uyarılarda bulundu.

Devamını Oku
28.01.2017
‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

Devamını Oku
20.01.2017
Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Devamını Oku
04.12.2016
‘Her yıkılmış ev bizim için mezar’

Avukat Ramazan Demir, 8 ay sonra sokağa çıkma yasağı kaldırılan Şırnak’ta evini, kardeşinin test kitabından buldu. Demir, yıkımı “Yıkımın büyüklüğü karşısında sen ufacık kalıyorsun. Şırnak’ta 92’yi yaşadık. Ama bu seferki başka bir şeydi” diye anlattı.

Devamını Oku
28.11.2016
Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenleri yine adliyede... Suçları dayanışma!

Çağlayan’dak i Adalet Sarayı’nda dün Özgür Gündem’le dayanışma amacıyla bir günlük genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş gazeteciler vardı. Necmiye Alpay, Yıldırım Türker, Hasan Cemal, Jülide Kural, Murat Uyurkulak, Faruk Balıkçı ve birçok gazeteci daha.

Devamını Oku
25.11.2016
Bertrand: Gazeteci taraf seçmek zorunda değil

Geçen cuma Gaziantep’te gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Fransız gazeteci Olivier Bertrand, ‘Kafkaesk’ dediği o üç günü anlattı.

Devamını Oku
18.11.2016
'Otoriteryanizm yükseliyor'

Trump’ın başkan seçilmesi tartışmaları devam ediyor. Doç. Dr. Evren Balta insan haklarının, özgürlüklerin baş tacı edildiği 90’lar döneminin kapandığını söylüyor. Balta “Trump lider olarak bunların hiçbiriyle ilgilenmediğini söylüyor. Trump gibi liderlerin, Türkiye’de Erdoğan’ın, Macaristan’da Orban’ın yaptığı en önemli şeylerden biri kurumsuzlaştırma” diyor.

Devamını Oku
13.11.2016
Delirmiyorsak o da inattan

Delirmiyorsak o da inattan

Devamını Oku
05.11.2016
‘OHAL hatırası’

‘OHAL hatirası’

Devamını Oku
03.11.2016
Denizde orman kanunları

Su ürünleri mühendisi Mehmet Özdinar’ın TÜİK için balıkçılardan veri toplarken ölümü, gözleri vahşi kapitalizm belgeseline benzeyen balıkçılık sektörüne, büyük balıkçıların hırsına ve rekabet arttıkça ortaya çıkan şiddete çevirdi.

Devamını Oku
31.10.2016
Devletin ‘üvey’ çocukları

Devletin ‘üvey’ çocukları

Devamını Oku
15.10.2016
'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

Devamını Oku
01.10.2016
‘Ellerimiz yakalarında’

‘Ellerimiz yakalarında’

Devamını Oku
25.09.2016
‘İşimi bitireyim sonra öldürün’

‘Öldürün ama işimi bitireyim ondan sonra’

Devamını Oku
24.09.2016
Göbeklitepe'ye yazık

Göbeklitepe'ye yazık

Devamını Oku
28.08.2016
El yakmadan yazılmaz

El yakmadan yazılmaz

Devamını Oku
23.08.2016
Bu önlemlerle kâr özelleştiriliyor, zarar toplumsallaştırılıyor

İktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay, AKP’yi iktidarda tutan en önemli faktörlerden birinin her şeye rağmen ekonomik büyümenin sürmesi olduğunu söylüyor. Akçay, “Büyüme durduğunda olabilecekleri kimse bilmiyor. O nedenle “ne pahasına olursa olsun büyüme” ruhu hâkim” diyor.

Devamını Oku
19.08.2016
'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

Devamını Oku
24.07.2016
Darbeciye işkence demokrasi getirmez

Darbecilerin cezalandırılması gerektiğini söyleyen TİHV Genel Sekreteri Bakkalcı, insanlık onurunun korunmasına yönelik değerlerin polemik konusu yapılamayacağını söyledi.

Devamını Oku
23.07.2016
Taksim'de bir 'şölen'

OHAL ilanı, Taksim Meydanı’ndaki Demokrasi Şöleni’nde canlı dinlendi. Sonra kornalarla sabaha kadar sürecek ‘olağanüstü’ bir kutlama başladı.

Devamını Oku
22.07.2016
Hepiniz aynı tanktasınız

Hepiniz aynı tanktasınız

Devamını Oku
16.07.2016
‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

Devamını Oku
10.07.2016
'Taksim’in içine etmek mümkün'

Prof. Sayın’ın Bilgi Üniversitesi’yle ilişiğinin kesilmesini protesto ederek istifa eden Prof. Neumann, Batı’nın Erdoğan’ı sultan olarak göstermeyi sevdiğini, Erdoğan’ın da kendini Osmanlı motifleriyle sunduğunu söyledi

Devamını Oku
07.07.2016
‘Sadece özgürlük istiyoruz’

‘Sadece özgürlük istiyoruz’

Devamını Oku
20.06.2016
Fuarda biten umutlar

Fuarda biten umutlar

Devamını Oku
11.06.2016
Örgütlü kötülüğün davası

Kadıköy’de öldürülen Bahadır Grammeşin’in kardeşi Başak, bugünkü duruşma öncesi Cumhuriyet’e konuştu.

Devamını Oku
08.06.2016
“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

Devamını Oku
29.05.2016
‘İnadına o evde yaşayacağım’

Yüksekova’da yatak odalarına bir özel harekâtçının “Yüksekova’da aşk başka yaşanıyor” yazdığı Uzunköprü çifti Cumhuriyet’e “Bu neyin kinidir çözemiyoruz” dedi.

Devamını Oku
27.05.2016