‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’
Pınar Öğünç
Son Köşe Yazıları

‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

10.07.2016 06:03
Güncellenme:
Takip Et:

Halepli Ali 18 yaşında. Suriye’de yaşarken LGBTİ kelimesini hiç duymamış, çocukluğundan beri hissettiği “başkalığın” adını koymamıştı. Savaş sonrası bütün ailesi İstanbul ve Gaziantep arasında dağıldı ama onun ayrıca kaçması gerekiyordu. Ailesi eşcinsel olduğunu öğrenmişti; akrabalarından sürekli tehdit telefonları alıyordu. “Suriye’ye dön, savaşa katıl ve öl” diyorlardı. Hatta hangi tarafta katılacağı dahi umurlarında değildi, basbayağı çocuklarının ölmesini istiyorlardı. Türkiye’de para kazanmak istedi, çalıştığı markette bir çalışan tecavüz etti. Bu da yetmedi, oturduğu ev taşlandı. Bir keresinde ilaç, bir diğerinde çamaşır suyu, diğerinde şampuan içerek intihara teşebbüs etti. Hali o kadar ortadaydı ki, Ali’nin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne yaptığı başvuru sonucu Kanada’ya yerleşimi onaylandı. Fakat Ali, Türkiye’de ne kadar beklemesi gerektiğini bilmiyor. Buradaki hayatından o kadar usanmış ki, süreç uzarsa Suriye’ye dönmeye bile razı.

Sayıları üç milyonu aştığı tahmin edilen Türkiye’deki Suriyeliler, evlerini, topraklarını, kariyerlerini, saadetlerini bırakıp geldiler. Geçici koruma altındaki misafir halleri birçok temel insan hakkına erişimlerini güçleştirirken toplumsal dışlanmanın da mağduru oldular. Sadece son günlerde vatandaşlık ihtimaliyle nükseden dile bakmak yeterli. Mültecilik, sığınmacılık, göçmenlik her haliyle bambaşka bir can kaygısını, psikolojik bir travmayı, ekonomik manada sınıfsal düşüşü getiriyor. Bir de eşcinsel, trans, travesti mültecileri düşünün... Zaten bulundukları ülkelerde cinsiyet kimlikleri üzerinden baskı görürken, görece koşulların daha “iyi” olduğu ama homofobi ve transfobinin ırkçılıkla beslenebildiği bir ülkede sağlar, ama iki kez çekiyorlar.

‘Lübnanlıyım diyorum’

Ağırlıklı olarak İstanbul’daki Kürt LGBTİ’lerden müteşekkil Hêvî LGBTİ Derneği, çok mühim bir iş yapıp onları görüşmeye ikna ederek “Mülteci LGBTİ’ler” isimli bir kitap hazırladı. Çoğu Suriye’de başlayan, 12 ağır hikâye anlatılıyor kitapta.

Halepli Rüzgar savaşla birlikte değişen hayatlarını anlatıyor; ellerinde ne varsa satışlarını, evlerinin bombalanışını, çok âşık olduğu sevgilisinin 2012’de bir patlamada ölümünü, o an yıkılışını... Türkiye’ye geldikten sonrası günlük 30 Lira’ya inşaat işçiliği, bir lokantada yemek yerken hem Suriyeli hem eşcinsel oluşu üzerinden alay edilişi... Öyle ki o gün çıkan kavgada yanındaki akrabası bıçaklanmış. Yine Halepli travesti Mişa, sırf bu yüzden Türkiye’deyken soranlara Lübnanlı olduğunu söylüyormuş; “Buradakiler Suriyelileri sevmiyor” diyor, “bize sattıkları her şey üç-dört katı...”

Ülkesinde ailesinden yediği dayak yüzünden İranlı Azeri Ramtin’in ağzında diş kalmamıştı ve dahi bir camide tecavüze uğradı. Fakat Türkiye’deki kaderi de yine tecavüz oldu; çalıştığı birçok yerde parasını alamadı. “Hiçbir insan farklı olduğu için bu kadar azap çekmesin” diyor Ramtin. Çalıştığı yerde emeğinin karşılığını vermemek tüm mülteci işçilere reva görülen muamele ama üzerine bir de LGBTİ olmak, suiistimali kat be kat artırıyor. Keza Suriyeli olduğu için şişirilen ev kiraları, LGBTİ’ler için daha da yükseliyor. Kötülük, karşısındakinin çaresizliğiyle büyüyor.

Mısırlı Suma, Arap Baharı heyecanında sonra Sisi’yle başlayan cadı avını, Türkiye’ye uzayan hikâyesinde İstanbul’dan birden Uşak’a yollanışını anlatıyor. Çünkü ikamet edecekleri kentleri kendileri seçemiyorlar. İranlı Martha da bu şekilde Denizli’de yaşıyor. Metropollerin dışındaki kentlere yerleştirilenlerin maruz kaldığı taciz, tecavüz ve şiddet yüzdesinin daha yüksek olduğu bu görüşmelerde kendisini göstermiş zaten. Hastanelerden karakollara kamusal hayata katıldıkları her yer, keyfi uygulamalar kadar dışlanma da demek onlar için. Mecbur bırakıldıkları kayıt dışı sektörlere, yeni tanınan çalışma izni hakkının girmesi mümkün değil. Çaresizlikten seks işçiliğine yönelen LGBTİ’ler var, bunu yapmamaya direnenler de.

Mülteci LGBTİ’leri ayıran bir nokta dan yaşadıkları tüm güçlüklere rağmen dayanışma ağlarından da mahrum bırakılmaları. Birçoğunun destek alacak Türkiye’de ya da başka bir ülkede akrabası yok; daha geniş hemşehri ağlarına dahil olamıyorlar.

‘Kırılganlık’ kriterleri

Mülteci LGBTİ’lerin neredeyse tamamı Türkiye’yi terk etmek, kendilerini güvende hissedecekleri bir Batı ülkesine iltica etmek istiyor. Türkiye’deki Suriyeliler şimdiye dek “geçici koruma” kapsamında sayıldıklarından, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (BMMYK) uluslararası başvuru yolları kapalıydı. Hayati tehlikeleri bulunan LGBTİ’lerin de aralarında yer aldığı “kırılgan mültecilerin” tespitiyse, yazılı bir yasaya, yönetmeliğe bağlı olmadığından, muğlak kriterlerle, gayrinizami usullerle yapılıyordu. Örneğin BMMYK’nin partneri olan sivil toplum örgütleri birini önerebiliyor, BMMYK görüşmeye davet edebiliyordu. Bu da ucu açık bir prosedür.

Son altı aydır Göç İdaresi’ne bağlı bir komisyon “hassas durumdaki Suriyelilere” karar veriyor, ki aslında bunun da kriterlerini kimse bilmiyor. Türkiye’de vatandaşlık ihtimalleri konuşulan Suriyeli LGBTİ’lerin bu hak için başvuracakları çok düşünülmüyor. Çünkü aslen üçüncü bir ülkeye iltica etmek arzusundalar. Hêvî LGBTİ Derneği’nin bu kitap için yaptığı görüşmeler birçoğunun prosedür hakkında pek bir fikri olmadığını göstermiş. Malum en baştan itibaren temel dert, belirsizlik...

Mısırlı Suma, burada Onur Yürüyüşü düzenleniyor diye çok heyecanlanmış önce. Sonra polisin saldırısına şahit olunca fikri değişmiş. Meğer uzaktan göründüğü gibi değilmiş.

Eşcinsel sıra arkadaşı IŞİD’e katılmış

Suriyeli LGBTİ’ler için IŞİD tehlikesi başka bir mana da taşıyor. Şamlı Süryani İlyas, IŞİD’in taradığı bir evde bütün arkadaşlarını kaybederek oradan tek sağ çıkan olmuş örneğin. Savaştan önce Halep’te yaşayan 19 yaşındaki Kürt Ezdiyar, Türkiye’ye gelince hayatında ilk kez bir fabrikada işçi olmuş. Onun anlattıkları arasında okuduğu erkek lisesinde yanında oturan bir arkadaşı da var. Onun da eşcinsel olduğunu hissediyormuş o zamanlar. Aralarında cinsel bir ilişki yaşanmasa da dostluk kurmuşlar. Yıllar sonra sosyal medyada bu arkadaşına rastlamış, bir IŞİD’li olarak... Yakaladıkları eşcinselleri binaların tepesinden atan bir IŞİD’li olarak... IŞİD hapishanesine düşen ve tecavüz edilen arkadaşları olduğunu da anlatıyor Ezdiyar.

Yazarın Son Yazıları

Bugünün ‘esası’ savunmada

Bugünün ‘esası’ savunmada

Devamını Oku
28.07.2017
Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Devamını Oku
02.05.2017
Bir tava bir kepçe

YSK’nin mühürsüz pusula kararına, şaibe iddialarına karşı Beşiktaş’ta buluşanların sayısı on bine yaklaşıyordu. Kimdi bu insanlar, ne istiyordu?

Devamını Oku
19.04.2017
‘Hayır’a baskı tarihe geçecek

.

Devamını Oku
17.04.2017
Kadınlar haykırıyor: Hayat bizim senin mi sandın?

Kadınlar birçok kentte ‘Hayır’ demek için sokaklardaydı. ‘Kadınların direnişi o sarayı mühürleyecek’ yazısı dikkat çekiyordu bir pankartta.

Devamını Oku
14.04.2017
Hitler'li iki tespit

Hitler'li iki tespit

Devamını Oku
04.04.2017
Evet ve hayır diye iki seçenek varsa, bu ne?

DİB, sahadan tecrübe paylaşıyor. Hayırcıların başına gelenler, Evet’in tasviri aslında.

Devamını Oku
01.04.2017
Aliyev’den Türkiye’ye başkanlık uyarıları: Yapmaz demeyin her şeyi yaparlar

Azerbaycan’da muhalif fikirleri yüzünden cezaevinde iki yıl tutulan insan hakları avukatı İntigam Aliyev, acısını çektikleri başkanlık sistemini anlatıyor, uyarıyor: “Başkanlıkları kendi arşınınızla ölçmeyin”

Devamını Oku
20.03.2017
Paker: Psikososyal dengemiz bozuldu

Derin bir toplumsal kriz yaşıyoruz

Devamını Oku
15.03.2017
Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Devamını Oku
22.02.2017
Kadın, göçmen, Müslüman ve Trump’a kafa tutuyor

Kasımda Minnesota Temsilciler Meclisi’ne seçilen ilk Müslüman olan Somali kökenli İlhan Omar İstanbul’daydı. Trump’ın başkanlığıyla Omar’ın işi zorlaştı ama koltuğu daha da manalı hale geldi.

Devamını Oku
05.02.2017
'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

Devamını Oku
03.02.2017
‘Bu koşullarda meşru bir referandum olmaz’

Tarihinin en güçlü temsiliyle Türkiye’ye gelen PEN heyeti, ifade özgürlüğü çerçevesinde hem siyasilerle hem mağdurlarla görüştü, başkanlık referandumuna dair uyarılarda bulundu.

Devamını Oku
28.01.2017
‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

Devamını Oku
20.01.2017
Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Devamını Oku
04.12.2016
‘Her yıkılmış ev bizim için mezar’

Avukat Ramazan Demir, 8 ay sonra sokağa çıkma yasağı kaldırılan Şırnak’ta evini, kardeşinin test kitabından buldu. Demir, yıkımı “Yıkımın büyüklüğü karşısında sen ufacık kalıyorsun. Şırnak’ta 92’yi yaşadık. Ama bu seferki başka bir şeydi” diye anlattı.

Devamını Oku
28.11.2016
Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenleri yine adliyede... Suçları dayanışma!

Çağlayan’dak i Adalet Sarayı’nda dün Özgür Gündem’le dayanışma amacıyla bir günlük genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş gazeteciler vardı. Necmiye Alpay, Yıldırım Türker, Hasan Cemal, Jülide Kural, Murat Uyurkulak, Faruk Balıkçı ve birçok gazeteci daha.

Devamını Oku
25.11.2016
Bertrand: Gazeteci taraf seçmek zorunda değil

Geçen cuma Gaziantep’te gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Fransız gazeteci Olivier Bertrand, ‘Kafkaesk’ dediği o üç günü anlattı.

Devamını Oku
18.11.2016
'Otoriteryanizm yükseliyor'

Trump’ın başkan seçilmesi tartışmaları devam ediyor. Doç. Dr. Evren Balta insan haklarının, özgürlüklerin baş tacı edildiği 90’lar döneminin kapandığını söylüyor. Balta “Trump lider olarak bunların hiçbiriyle ilgilenmediğini söylüyor. Trump gibi liderlerin, Türkiye’de Erdoğan’ın, Macaristan’da Orban’ın yaptığı en önemli şeylerden biri kurumsuzlaştırma” diyor.

Devamını Oku
13.11.2016
Delirmiyorsak o da inattan

Delirmiyorsak o da inattan

Devamını Oku
05.11.2016
‘OHAL hatırası’

‘OHAL hatirası’

Devamını Oku
03.11.2016
Denizde orman kanunları

Su ürünleri mühendisi Mehmet Özdinar’ın TÜİK için balıkçılardan veri toplarken ölümü, gözleri vahşi kapitalizm belgeseline benzeyen balıkçılık sektörüne, büyük balıkçıların hırsına ve rekabet arttıkça ortaya çıkan şiddete çevirdi.

Devamını Oku
31.10.2016
Devletin ‘üvey’ çocukları

Devletin ‘üvey’ çocukları

Devamını Oku
15.10.2016
'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

Devamını Oku
01.10.2016
‘Ellerimiz yakalarında’

‘Ellerimiz yakalarında’

Devamını Oku
25.09.2016
‘İşimi bitireyim sonra öldürün’

‘Öldürün ama işimi bitireyim ondan sonra’

Devamını Oku
24.09.2016
Göbeklitepe'ye yazık

Göbeklitepe'ye yazık

Devamını Oku
28.08.2016
El yakmadan yazılmaz

El yakmadan yazılmaz

Devamını Oku
23.08.2016
Bu önlemlerle kâr özelleştiriliyor, zarar toplumsallaştırılıyor

İktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay, AKP’yi iktidarda tutan en önemli faktörlerden birinin her şeye rağmen ekonomik büyümenin sürmesi olduğunu söylüyor. Akçay, “Büyüme durduğunda olabilecekleri kimse bilmiyor. O nedenle “ne pahasına olursa olsun büyüme” ruhu hâkim” diyor.

Devamını Oku
19.08.2016
'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

Devamını Oku
24.07.2016
Darbeciye işkence demokrasi getirmez

Darbecilerin cezalandırılması gerektiğini söyleyen TİHV Genel Sekreteri Bakkalcı, insanlık onurunun korunmasına yönelik değerlerin polemik konusu yapılamayacağını söyledi.

Devamını Oku
23.07.2016
Taksim'de bir 'şölen'

OHAL ilanı, Taksim Meydanı’ndaki Demokrasi Şöleni’nde canlı dinlendi. Sonra kornalarla sabaha kadar sürecek ‘olağanüstü’ bir kutlama başladı.

Devamını Oku
22.07.2016
Hepiniz aynı tanktasınız

Hepiniz aynı tanktasınız

Devamını Oku
16.07.2016
‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

Devamını Oku
10.07.2016
'Taksim’in içine etmek mümkün'

Prof. Sayın’ın Bilgi Üniversitesi’yle ilişiğinin kesilmesini protesto ederek istifa eden Prof. Neumann, Batı’nın Erdoğan’ı sultan olarak göstermeyi sevdiğini, Erdoğan’ın da kendini Osmanlı motifleriyle sunduğunu söyledi

Devamını Oku
07.07.2016
‘Sadece özgürlük istiyoruz’

‘Sadece özgürlük istiyoruz’

Devamını Oku
20.06.2016
Fuarda biten umutlar

Fuarda biten umutlar

Devamını Oku
11.06.2016
Örgütlü kötülüğün davası

Kadıköy’de öldürülen Bahadır Grammeşin’in kardeşi Başak, bugünkü duruşma öncesi Cumhuriyet’e konuştu.

Devamını Oku
08.06.2016
“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

Devamını Oku
29.05.2016
‘İnadına o evde yaşayacağım’

Yüksekova’da yatak odalarına bir özel harekâtçının “Yüksekova’da aşk başka yaşanıyor” yazdığı Uzunköprü çifti Cumhuriyet’e “Bu neyin kinidir çözemiyoruz” dedi.

Devamını Oku
27.05.2016