Veysel Ulusoy

Dış ticaret istatistikleri farklı bir şey söylüyor

03 Temmuz 2022 Pazar

Dış ticaret açığı mayıs ayında yüzde 155 arttı...

Diğer bir ifadeyle geçen yılın mayıs ayında 4 milyar 156 milyon dolar olan dış ticaret açığı 10 milyarı geçerek bir rekora imza attı.

Kötü mü?

Nereden baktığınıza bağlı ama Türkiye ekonomisi için son bir kaç yılda nereden bakarsanız bakın bu veri bir uyarı niteliğinde. 

Nedeni aslında çok açık... 

Aynen işsizlik ve istihdam yaratamama gibi unsurlarda olduğu gibi dış ticaret açığı üretimle desteklenmeyen yapışkan bir özelliğe büründü. Artık yapısal bir soru haline büründü açıkça...

Kısa dönemli iniş çıkışlara bağlı bir özellikten öte, Ekim 2021’den günümüze devamlı bozulan bir trende sahip bir görünüm arz ediyor bu açık. Örneğin Ocak-Mayıs 2022 döneminde ihracat TÜİK verilerine göre yüzde 20.4, İthalat yüzde 40.8 ve aynı dönemde dış ticaret açığının yüzde 136 artması uzun dönemli sorunun daha da kötüleştiğini gösteriyor bize.

Tüm bunların yanında cari açık için de önemli bir gösterge olan ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 80’lerden 64’lere düşmesi de bir diğer sorun olarak karşımıza çıkıyor. 

TÜİK Mayıs 2022 döneminin istatistiklerini sunadursun, Ticaret Bakanlığı haziran ayına ait verileri kendi sayfasında paylaştı. Buna göre geçen yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 18.5, ithalat ise yaklaşık yüzde 40 artış gösterdi. 2022 yılının ilk altı ayındaki dış ticaret açığı ise daha şimdiden 50 milyar doları aştı.

Tüm bu bozulmaların nedenlerine önceki yazılarımızda değinmiştik ama özellikle Aralık 2021’den günümüze döviz piyasasında yapılan ve sanki bir ekonomi politikası uygulaması olarak sunulan oyunları dikkate almamız gerekiyor.

Söz konusu oyunlar zaten son dönemde tüm piyasa değer yapısında yani ücret, faiz, fiyat (ya da onun yüzde artışı olan enflasyon) ve belirttiğimiz gibi döviz kurunda kendini ortaya çıkardı. 

Öyle bir oyun ki neredeyse bilgisayarın tüm tuşlarına aynı anda basarcasına ekonomiyi dengeye getirme çabasının bir fragmanı gibi...

Aslında bilinmez ki ekonomide hemen hemen tüm fiyatlar içsel bir özellik taşır ve piyasa kuvvetleri tarafından ve ekonomik politikaların yardımı ile belirlenir.

HER ŞEYİ BASKILAMANIN CEZASI

Ekonomik yaklaşımlarda yukarıda verilen değerlerin rasyonel politikalar ile arz ve talebe bağlı piyasa kuvvetleri tarafından belirlendiği gerçeği ortada iken karar vericilerin neden aynı anda tuşlara basarak hepsini değiştirme gayreti içine girdiği üzerine biraz düşünmemiz faydalı olacaktır.

Ücretleri gösterilen enflasyona endeksleyerek gecikmeli bir şekilde ayarlamak, faizi dini duyguları sömürerek bilerek, isteyerek ve planlı bir şekilde gelir transferi yöntemi uygulamasıyla baskılamak, döviz kurlarını ise paralel merkez bankacılığı metodu ile değiştirmeye çalışmak çarpıklığın en sade örnekleridir.

Bu çarpıklığın bizi nereye götüreceğini bilmemek sanırım saflık olur. 

Dış ticaret açığının döviz kuru ile olan sıkı ilişkisinin kredi piyasası ile birleştirilmesi sonucunda dış ticaret açığının nerelere ulaştığını iyi sentezlememiz gerekiyor. 

Bir de buna dış ticaret hadlerinin ortaya çıkardığı fakirleştiren büyümeyi eklediğimizde artan ihracat değerlerine safça bakıp sevinmenin yerini çok çalışıyoruz ama neden gelirimiz artmıyor sorusu alır...  

Türkiye ihracatını artırıken! yoksullaşıyor... Ucuz yolla rekabetçilik oynuyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Fakirsiniz çünkü... 1 Aralık 2024
Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları