Arif Kızılyalın

Marş saygısızlığı, İzlanda krizi ve ilgisizlik

11 Haziran 2019 Salı

Ulusal Futbol Takımımız, Şenol Güneş yönetiminde şaha kalktı. Tıpkı, 2002’deki gibi dolu dizgin. Hem de yeni kurulan, gencecik bir ekiple koşuyor başarıdan başarıya Çılgın Türkler... Geçen cumartesi bir Fransa maçı izledik ki, 50 yılda bir ancak seyrederiz..
Buraya kadar her şey güzel. Gelgelelim, Konya’daki Fransa maçında rakibe yapılan saygısızlık hepimizi demesek de duyarlı kesimi ciddi ciddi üzdü. Nasıl üzülmeyelim ki, Fransızların, Edith Piaf orijinli Ulusal Marşı “La Marseillaise” dakikalarca ıslıklandı, yuhalandı Konya seyircisi tarafından.
Malum gazetelerle malum TV’ler konuyu pas geçse de aynı zamanda iyi bir futbolsever olan Fransız Başkonsolosu Bertand Burchwalter, “Üzgünüm” demekle yetindi Twitter’da. Elbette cin şişede durmayacaktı, Fransız aşırı sağcı lider Marine Le Pen, açtı ağzını yumdu gözünü. Ne yazıktır ki, Türkiye’den tek bir yetkili, Fransızlardan özür dilemedi. Kulağımızın üstüne yatmıştık ki, Fransa muzafferi Ulusal Takım, İzlanda maçı için Keykavik’e uçtu. Haberciler olarak milli takım kafilesinin İzlanda’ya vardığını öğrenmiştik ama sonrasında, “Otele geçtiler” haberi bir türlü gelmedi. Gecenin bir yarısı işin kokusu ortaya çıkacaktı. İzlandalılar, 6.5 saat uçan millileri 2 saat civarında havalimanında tutacaklar, bazı oyuncularımız tabir yerindeyse iç çamaşırına kadar aranacaklardı. Bu da yetmemiş olsa gerek, dışarıda bekleyen bir iki ergen de gazeteci kılığına bürünüp önce Burak’a, ardından Emre Belözoğlu’na, “Türk kafası” markası ile İzlanda’da satılan lavabo fırçasını mikrofon gibi uzatacaktı.
Gerçekten kabul edilir davranışlar değildi yaşananlar.
Ne var ki, Türkiye konuya sıcağı sıcağına pek vakıf olamadı saat farkı yüzünden. Neden sonra Cumhurbaşkanlığı ile Dışişleri devreye girdi, tepkiler verildi iş diplomatik krize döndü..
Peki, Ulusal Takım kafilesi bu çirkin uygulamayı yaşarken TFF’den bir yetkili yok muydu uçakta? Vardı, yönetim kurulu üyesi Ali Düşmez de aynı uçaktaydı, o da İzlandalı eziyetine maruz kalmış, dışarı bile çıkamamıştı; bu bağlamda TFF yönetimini eleştirmek çok doğru değil. Ancak, İzlanda’ya varışta, Türk kafilesini karşılayacak bir konsolosluk yetkilisinin olmaması kabul edilir türde bir skandal değil. Sakın kimse, “İzlanda’da büyükelçiliğimiz yok” demesin, bu ada ülkesinde Oslo Büyükelçiliği aracılığı ile temsil oluyoruz ve Reykjavik başta olmak üzere İzlanda’nın birçok kentinde de hatırı sayılır bir Türk göçmen var. İzlanda’da en sıradan bir etkinlik olduğunda diplomatlar kafileyi karşılamaya koşarak gidiyor, ama futbol takımı sahipsiz! Demek ki ya TFF’nin profesyonelleri, Oslo’ya talep açmadı “Bizi lütfen karşılayın” diye ya da Oslo Büyükelçiliği bu talebi karşılıksız bıraktı. Bunu TFF ile Dışişleri kendi arasında çözsün. Ama şu unutulmasın ki, göğsünde Ay-Yıldızlı arma ile İzlanda’ya giden Milli Takımı, yarı zamanlı pasaport polisi, yarı zamanlı trafik görevlisinden oluşan bir güvenlik ekibinin keyfine bırakmak kimsenin haddi değil! Yeni başkan Nihat Özdemir, bunun hesabını sormalı!
Bugünkü maça dönersek; bu tip olaylar genelde futbolcuların adrenalini yükseltir, ama biz en iyisi havalimanı skandalını falan unutup maça konsantre olalım, şu Fransa galibiyeti ile yakalanan hava dağılmasın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce milli! 3 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları