MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündem belirleyen -değiştiren- açıklamalar yaptı dün. Grup toplantısında Cumhur İttifakı’nda çatlak olmadığını söyledikten sonra Meclis koridorlarında bir gazetecinin kendisine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş’la ilgili aldığı kararı sormasına da “Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır” yanıtını verdi.
Öncelikle Devlet Bahçeli, “aklına geleni söyleyen” bir siyasetçi profili değil. Üst oyun kuruyor Türk siyasetinde. Ve Demirtaş’ın, AİHM kararları doğrultusunda tahliye edilmesinin cezaevinde tutulan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, Gezi eylemleri tutuklusu Tayfun Kahraman, siyasi ve askeri casusluktan hükümlü iş insanı Osman Kavala, hatta mahkemeye çıkacakları günü bekleyen belediye başkanları için emsal karar olacağını da biliyor. Demek ki Bahçeli, AİHM ve AYM kararları konusunda bir tür normalleşme beklentisi içinde.
Yine Bahçeli’nin, grup toplantısında yaptığı, “Hem Öcalan’ın hem de Demirtaş’ın arasına mayın döşemek suretiyle terörsüz Türkiye adımlarını kösteklemeye çalışanların potansiyel hazımsızlıklarını görüyoruz” açıklaması da farklı yorumlara açık. Belli ki MHP lideri, Edirne’deki Selahattin Demirtaş ile İmralı’daki terörist başı Abdullah Öcalan arasındaki buzları eritmek istiyor. Bu adımın gerekçesi de Batı’da yaşayan, daha çok da Demirtaş’a yakın Kürt seçmeni “terörsüz Türkiye” konusunda ikna etmek. Belki de anayasa değişikliğine ilişkin olası bir referandumda cepheyi genişletmek istiyor!
Devlet Bahçeli’nin bu açıklamalarının altından çok su akar. Ancak ironik bir durum da yok değil. Koskoca coğrafyada, onca sosyalist, sosyal demokrat, hatta liberal ideolog dururken Kürt birliğini sağlamak ülkenin “milliyetçi” partisinin liderine mi kalmış iyi okumak gerek. İyi irdelenmesi gereken bir başka Bahçeli demeci de “sosyalist CHP” söylemi. Grup toplantısında iki kez söyledi. Belli ki milliyetçi-ulusalcı seçmenin CHP’ye kaydığını görüyor ve önlem alıyor. Özgür Özel bu konuda siyaset geliştirmeli.
IRA’SI MI, BİRASI MI?
Britanya’nın asi çocuğu İrlanda, yerel müzikleri, dansları, yarış atları, birası ve viskileri ile ünlüdür. Adaya gelenler bu konularda bilgi tazeleyip deneyim yaşarlar! Gelgelim, bizim TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Dublin gezisinin amacı yukarıdaki sosyal meseleler değil, ayrılıkçı terör örgütü IRA’yı incelemek. Sekiz milletvekili, Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün daveti üzerine Dublin’de düzenlenen toplantılara katıldı, “cumhuriyetçi paramiliter örgüt” olarak tanımlanan IRA’nın 1920’lerden, 2000’lere kadar olan yapısı hakkında bilgi aldı. Fıkra bu kadar! Google veya yapay zekâya da danışabilirlerdi son gelişmeleri öğrenmek için; ki heyetteki sekiz isim de bu konulara çok hâkim, Dublin’e gitmeye gerek yoktu. Ayrıca bilinir ki Batı’daki ayrılıkçı hareketlerin Türkiye’nin baş belası PKK ile benzeştiği nokta bombalı saldırı ve suikast eylemleridir. Eğer komisyon gerçekten PKK’nin karanlık ve emperyalist yüzünü görmek istiyorsa Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine gitmeli, oralarda inceleme yapmalı İrlanda’da değil!
TFF BAŞKANINDAN TELEFON
Türkiye’de gündem her dakika değişse de kamuoyu 10 gündür bahis oynayan hakemler ve anlaşmalı olduğu varsayılan maçlara yoğunlaştı. Dün gazetemizde yayımlanan, “Düğmeye devlet bastı” başlıklı yazı da operasyonun farklı bir boyutunu, konuya devlet yapılanmasının ne denli ciddiyetle gittiğini ortaya koymuştu. Yazı üzerine sabah saatlerinde TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu aradı. “Aslında gazetecileri aramak konuşmak âdetim değildir” diye cümleye başlayıp TFF’nin futbol dünyasındaki yasadışı bahis meselesinin üzerine cesurca gittiğini söyledi. Hacıosmanoğlu, şaibenin göbeğindeki Nazillispor-Ankaraspor maçı sonrası, o dönem TFF başkanı olmadığı halde futbol dünyasını nasıl göreve çağırdığını anımsattı. TFF olarak, konunun tüm futbol paydaşları üzerine derinleştirildiği konusunda da bilgi verdi ve “Temiz futbol için yetkimizdeki tüm adımları attık, atıyoruz. Spor Toto teşkilat başkanlığımız ile temastayız. TFF yönetimi olarak emeğimiz çok, birileri dosya hazırlayıp bize vermedi, veremez, mesai harcıyoruz bu işe. Konunun futbol tarafında yetkiliyiz, adları bu işe karışanlar kısa sürede federasyonumuzca cezalandırılacaktır. Yüce devletimiz de konunun karapara ve diğer unsurları için gereğini yapmaktadır, yapacaktır. Kimseden ne çekiniriz ne korkarız” dedi. Hacıosmanoğlu’nun çok haklı olduğu bir noktaysa, olayın üzerine ciddiyetle gidilmesi. Çünkü bu skandal, önceki TFF yönetimleri zamanında patlasa uyarı, bilemediniz basit ceza ile geçiştirilirdi. Belki ruhumuz bile duymazdı.