Özdemir İnce

Falih Rıfkı Atay’ın peşinde

11 Ağustos 2019 Pazar

Falih Rıfkı Atay’ın aşağıdaki satırlarını okuyunca, sanırım siz de benim gibi günümüzle bir benzerlik ilişkisi kurabilirsiz.
R.T. Erdoğan’ın ne düşündüğünü, ne hissettiğini gene çok merak ediyorum.

***

(Harbiye Mektebi’nde ilk talim gören yedek subaylar arasında idim. Askerlik bana idman ve gezinti gibi kolay ve zevkli geldi.
İlk günleri, poturlu, medrese uşağından, şimdi redingotlu gibi hatırıma gelen üniversite hocası Köprülüzade’ye kadar, karmakarışık bir görünüşümüz vardı. Bir gün hepimizi kıra çıkardılar ve yere bağdaş kurdurup imla imtihanından geçirdiler. Medreselilerin hemen hepsi ve birçok da ellerinde Darülfünun vesikası olanlar imtihandan döndü ve ihtiyat zabit namzetleri yarıya indi.) (1)

***

Birinci Dünya Savaşı’nın başlarında (1914-15) Yedeksubay Okulu’na almak için adayları imla (yazma, dikte) sınavına sokuyorlar; yani biri bir metin okuyor ve adaylar söyleneni yazıyorlar. Medreselilerin (ilahiyatçıların) tamamı ve üniversite diploması olanların çoğu bu sınavda (öğrenci deyişiyle) çakıyorlar. Osmanlı medreselerini bir halt sanıp günümüzün yasadışı medreselerine üniversite statüsü vermek isteyenlerin suratına inen bir Kuvayi Milliye tokatıdır. Günümüzün imam hatip ve ilahiyat mezunlarını bir Osmanlıca metinle yazma sınavına soksanız sonuç daha değişik olmaz. Aynı ilahiyatçıları Arapça sınavına soksanız ancak yüzde biri başarılı olabilir.

***

R.T. Erdoğan, Zeytindağı’nın bu bölümünü okuduğu zaman günümüz okullarının ve öğrencilerinin içinde bulunduğu acınacak durumu düşünüp vicdan azabı çekmiş olabilir mi? Sanmıyorum! Böyle bir ilişki kurmuş olsa, imam hatip okulu saplantısından hemen vazgeçmesi gerekir. Günümüz ilk ve ortaöğrenim mezunlarının yüzde doksanı girdikleri sınavlarda bozguna uğruyorlar. Türkçe, matematik ve fen derslerinde yüzde 5-10 düzeyinde başarılı oluyorlar. Bu bozguna uğrayanların en başında da imam hatip mezunları geliyor. Onları nal toplar duruma sokan şey yeteneksizlikleri değil, bizzat imam hatip okullarının eğitim-öğretim anlayışıdır. (Bu konunun yakasını bırakmadım, bırakmayacağım.)

***

Cemal Paşa’ya savaşa neden girildiği sorulur, Paşa, “Aylık vermek için. Hazine tamtakırdı. Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik” diye cevap verir. Bununla ilgili olarak, F.R. Atay,Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi böyle biter” diye yazdıktan sonra şöyle devam eder:
(Sakarya’ya yaklaşıyoruz. Bir millet olarak kalmak için harp etmek ve muzaffer olmak lazımdır. Tam o zaman da maliye durmuştur. İlim, ihtisas ve tecrübe, Mustafa Kemal’e hükmünü söylüyor:
- Hazinede para kalmamıştır, bulmak ihtimali de yoktur. İlim, ihtisas, tecrübe... Büyük kelimeler, büyük ve korkunç! Verdiği karar da şu: Türk milleti istiklalini ödeyemez!
Aylık vermek için harbi bırakmak lazımdı. Mustafa Kemal’in kararı bu değildi. Vatan ve istiklali idi. Ve en iyi kanunu arayıp buldu: “Milletin nesi var, nesi yoksa yüzde kırkını vatan savunması için verecektir.” Sakarya, Dumlupınar, İzmir ve Lozan... Hepsini böyle ödedik. Mustafa Kemal, Büyük Harbe girmek aleyhinde idi: Kafa ve sanat adamı olduğu için!
Mustafa Kemal, Kurtuluş Harbini bırakmak fikrinde asla bulunmadı: Vatan adamı olduğu için!
İşte size bütün kitabın özü: İlim ve vatan adamı olunuz.
Hiçbiri yalnız başına, ne sizi, ne de milletini kurtarabilir.) (2)

***

Zeytindağı isimli kitabı gençlerimiz mutlaka okusunlar” diyen R.T. Erdoğan, bu kitabı bir daha okumalı, Osmanlı meftunu yandaşlarına mutlaka okutmalıdır.
Bir istek daha: Türk ulusuna düşman ‘İslam Ümmetini’ (?) neden tercih ettiğini, neden Cumhuriyet karşıtı olduğunu mutlaka bize anlatmalıdır. (Salıya bitiyor.)

_________________
(1) Zeytindağı, S.38
(2) Zeytindağı, S.119



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları