SELAHATTİN DEMİRTAŞ - Korkularla siyaset olmaz
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

SELAHATTİN DEMİRTAŞ - Korkularla siyaset olmaz

12.09.2017 06:15
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’de yeni bir dinci-faşist rejimin inşa edilmeye çalışıldığını gören ve bundan tedirgin olan, kaygı duyanların somut adımlar atması için çok geç kalmaması gerekiyor. Parlamentonun fiilen (ve aslında resmen de) sıradan bir devlet dairesi, Saray’a bağlı önemsiz bir birim haline getirildiği bu dönemde, toplumsal muhalefeti aktif bir siyaset öznesi haline getirmek için koşullar çok uygun. Toplumun her kesimi temel demokrasi ilkelerinde yan yana gelmeye hazırken ve bunu meydanlarda bizzat yaparken, siyasi temsil noktasındaki aktörlerin bu konuda gereksiz kaygılarını anlamakta zorlanıyorum doğrusu.

HDP ‘fobisi’ nedir?

Özellikle HDP ile yan yana durma ve görünme “korkusu” kimi siyasetçilerde “fobiye” dönüşmüş durumda. Bu “fobiyi” yaratan ve besleyen de aslında AKP’nin kendisi. Toplumda ve tabanda böyle bir “fobi” yok. Olması için hiçbir makul ve haklı gerekçe de yok.

Zaten HDP, Cumhuriyet rejimine demokratikleştirerek sahip çıkan; ortak vatan yaklaşımıyla Türkiye’nin her santimetrekaresini sahiplenen, laikliği savunan, her türlü şiddete tereddütsüz karşı olan, ülkenin birliği içerisinde Kürt sorununun demokratik çözümü için mücadele eden; kadınların, inançların, yaşam tarzlarının özgürlüğünü savunan; emekten, emekçiden, üretenden yana ekonomik programı olan, altı milyon seçmenin desteğiyle parlamentonun ikinci büyük muhalefet grubuna sahip, meşru ve yasal bir partidir. Hiç kuşkusuz HDP eleştiriden muaf ve kusursuz bir parti değil. Ama AKP’nin en fazla saldırdığı parti olmasına rağmen, kararlı bir şekilde direnen ve mücadele eden bir partidir elbette.

AKP ile yan yana durmak sorun değil!

Ancak bunlara rağmen HDP ile yan yana gelmekten imtina edip köşe bucak kaçanlar, AKP ile yan yana gelmekten ve görünmekten nedense rahatsızlık duymuyorlar.

Cumhuriyet tarihinin en fazla tahribat yaratan siyasal-dinci partisi, neredeyse her gün yeni bir baskı yöntemi geliştiren en hukuk tanımaz partisi, adım adım diktatörlük inşa eden partisi, dış politikada Türkiye’ye en itibarsız günlerini yaşatan partisi, toplumu kendi yarattığı yeni din anlayışı ile teslim almaya çalışan partisi, birçok yöneticisi ve üyesinin yolsuzluk, hırsızlık iddiasıyla anılan partisi, parlamentoyu fesheden, laik cumhuriyete ve hukuk devletine meydan okuyan partisi, yargıyı, bürokrasiyi, üniversiteleri, medyayı ele geçiren partisi ile yan yana görünmekten, görüşmekten, ortak fotoğraf vermekten, el sıkışmaktan ve birlikte aynı mitinge katılmaktan imtina etmeyenler, HDP ile görünmek istemiyorlarmış! Çok tuhaf doğrusu.

HDP direnecek

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, HDP meşruiyetini halktan alıyor. Zaten bunu sorgulamak veya tartışmak kimsenin yetkisinde değil. HDP, halk dışında hiç kimsenin de desteğine ihtiyaç duymaz, meşruiyet için kimsenin onayını, kabulünü aramaz. Tıpkı diğer siyasal partiler gibi.

Şimdi bu tarihi dönemde HDP’yi, Türkiye’nin demokratik geleceğinin inşasında olmazsa olmaz bir demokrasi gücü olarak görmek ve kıymetini bilmek lazım. Koşullar ne olursa olsun, HDP faşizme karşı direnecek ve halkın yanında yer alacaktır. Bunu yaparken demokrasi ilkelerinden taviz vermeyecektir.

Her koşulda birlikte yaşamı ve barışı savunacaktır. Ülkemizdeki inanç, mezhep, etnik kimlik, yaşam tarzı farklılıklarını bölünmenin ve kamplaşmanın değil demokrasi çatısı altında eşitözgür yaşamın bir fırsatı olarak görecektir. Ülkemizde Müslümanmuhafazakâr toplumsal kesimler vardır; ulusalcılar, Kemalistler, ülkücüler, Aleviler, Kürtler, sosyalistler, Müslüman olmayan topluluklar vardır ve var olacaklardır. Bütün bu kesimlerin bazı noktalarda iç içe geçtiği veya örtüştüğü durumlar da vardır elbette.

Demokratik ulusun olmazsa olmazı

Demokrasi bu kesimlerden herhangi birinin yok edilmesi, ezilmesi, tasfiye edilmesi üzerine inşa edilemez. Demokrasi zaten bütün bu farklılıkları eşitçe, barış içinde bir arada yaşatabilmektir. Bütün bu farklılıkları kapsayıcı, eşitler arası hukukla varlıklarını benimseyen “demokratik ulus” çatısı altında birliği sağlamak mümkündür. HDP bunun için vardır ve olmazsa olmazdır.

Bu nedenle Türkiye’nin önümüzdeki üç önemli seçimi için hesap yapanlar, HDP yokmuş gibi davranmayı bir kenara bıraksalar iyi olur. HDP seçmeni de diğer seçmenler gibi özgür iradeye sahip yurttaşlardan oluşur. Yurttaşlarımızı kimsenin “çantada keklik” görmemesinde fayda var. Ortak ilkeler belirlenmeden, HDP’nin beklenti ve gelecek vizyonunu hesaba katmadan, sanki HDP birilerine mecburmuş gibi davranarak gerçekçi bir yol haritası oluşturulamaz. HDP’nin en güvendiği seçenek ise “tek başına dahi kalsa faşizme karşı direniş” seçeneğidir. Şu anda acil gündemimiz seçim olamaz. Çünkü ülkede özgür ve serbest seçim koşulları kesinlikle yoktur. Önceliğimiz bu koşulların oluşması için birlikte mücadele etmek olmalıdır. Umutsuzluğa yer vermeden, heyecanla ve şevkle demokrasi mücadelesini büyütme zamanıdır.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ
HPD Eş Genel Başkanı, Edirne
Cezaevi

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025