İlkokul matematiği bilmeyen siyasilere...

İlkokul matematiği bilmeyen siyasilere...

29.02.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Önceki günlerden birindeki İYİ Parti’nin tanıtım toplantısının haberlerini izlerken… Hiç aklıma gelmezdi kahkahaya boğulacağım: Birden bütün salon “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye tempo tutmaya başladı! Acaba Mustafa Kemal, şu ortamda Cumhuriyetçi güçlerin oylarını bu kadar tehlikeli bir yapıda bölen bir partinin, kendi adını kullanarak bu sloganları atmasına ne tepki verirdi? Güleceğini zannetmiyorum; muhtemelen gözleri kızgınlıkla çakar, en sert sözleriyle “Alay mı ediyorsun sen çocuk?” diye oturumu yöneteni haşlardı! Tabii bunu hiçbir zaman tam bilemeyeceğiz, ama ben bu dediklerime kesinlikle kalben ve fikren inanıyorum…

Meral Akşener, siyasi akış yörüngemizin ortasına gülle gibi bir top bıraktı. Demokrasimizin, kadın-erkek eşitliğinin, laikliğin, cumhuriyetçiliğin gidişatına devasa bir salvo vuracak, adeta korkunç bir bomba gibi patlayacak, içi saçmalıklarla dolu bir gülle! Aslında patlamasıyla içindekilerin her yana saçılıp; yobazların, faşistlerin, tarikatçıların, kul hakkı yiyenlerin hayvan düşmanlarının, doğa katliamcılarının ekmeğine yağ sürecek acayip bir gülle bu! Ama inanın bana içi yalnız saçma değil saçmalık dolu bir gülle! Tutarsızlık, omurgasızlık, mantık dışılık dolu ve halkın değerlerine ihanet olarak görülen bir gülle…

Akşener’in göremediği birçok şey var; neden göremediğini bilmiyorum kendi kendine mi beynini yıkıyor; birileri mi onu kandırıyor, yoksa tüm siyasi bilincini ve perspektif yaratma yeteneğini mi kaybetti? Belki matematik hatası yapmıyordur da, acaba yörünge değiştirip Tayyip Bey’in himayesi altına mı girecek?! Şayet öyle bir gizli ajandası yoksa: Göremediği şeylerin en başında ilkokul üç düzeyinde matematik var. Her yerde aday çıkarırsın; ben adayım diye afişler bastıracak ve etrafta kiraladığı arabalarla caka satacak bir sürü bilinçsiz insan bulabilirsin. Bunlar sözde büyük konvoylar, sözde gövde gösterileri yapmak için sokaklarda büyük trafikler yaratabilirler. Ama nereye kadar? Ne işe yarayacak bu adaylar, kaç oy alabilecekler, kimin oyunu geçebilecekler? Halkın 21 yıldır süren bir iktidardan nasıl bıkmış/usanmış olduğunu görmekten aciz, sırf boş söylemlerle nereye yöneldiğini anlamadan bir boğazdan açık denizlere doğru giden pusulası olmayan bir küçük gemiye benzetti partisini… Her gün önemli istifalar birbirini takip ediyor. Bence her biri gecikmiş birer istifa! 2-3 aydır aklını/mantığını -ne diyorduk ilkokul düzeyindeki- matematik bilgisini hala kullanabilen, o partiye kayıtlı herkesin istifa etmesi lazımdı… Neyse zararın neresinden dönerseniz dönün kardır. Ama hala o partide siyaset yapmaya devam edenlere soracaklarım var tabi: Hangi sorumlulukları üstlendiğinizin farkında mısınız? Hasbelkader birazcık başarılı olup halkın belirli bir yüzdesini bile kandırabilmeniz ülke açısından, bu ülkenin kadınları gençleri aydınları ve Demokratlar açısından, nelere mal olabileceğinin farkında mısınız? Yakın dönemden çok iyi bildiğiniz bir sloganla “tehlikenin farkında mısınız”? Yarın nasıl bir pişmanlık duyacağınızın farkında mısınız? Yarın duyacağınız pişmanlığın da hiçbir fayda etmeyeceğinin farkında mısınız?

Bırakın Mustafa Kemal’in askeri olmayı, şu anda üstlendiğiniz rolle Mustafa Kemal’e hakaret eden ve onun devrimlerine en düşmanca bakan yobaz ve gericilere açık bir hizmet sunduğunuzun farkında mısınız? İlkokul öğretmeninizin sizi tekrar arayıp bulması ve izlediğiniz us dışı yolun nelere mal olacağını rakamlarla size anlatmasına mı ihtiyacınız var?

Muhalefetin oylarını bölerek birçok yerde CHP adayının kazanmasını engelleyerek ne kazanacaksınız siz? CHP’ye kazandırmamış olmanın gururunu mu taşıyacaksınız yoksa Tayyip Erdoğan’a, onu destekleyen tarikatlara, laiklik karşıtı imamlara, hukuksuzluğa yeşil ışık yakmış olmanın tarif edilemez hafifliğiyle uçuşa mı geçeceksiniz?

İtiraf edeyim size, benzer soruları DEM’e de sormak isterim, her ne kadar orada bölgesel coğrafi durumlar ve seçenekler farklı algılar sunsa da… Yukarıda Meral Akşener’e sorduğum soruların benzerlerini size de yönelttiğimden bir şüpheniz olmasın, onları tekrarlayacak değilim… Muhalefet adına oyların bölünmesinin kime yaradığını, kime yaramadığını siyasi tecrübelerinizi üst üste koyarak herhalde görebilirsiniz diye umuyorum… Bu oy bölme ve karşı aday çıkarma operasyonuna nereye kadar ve nerelerde devam edeceksiniz? Akşener’e sorduğum soruların hangileri sizler için de kaçınılmaz derecede aynı ve eşit derecede vahim lütfen bunu tartın ve sonra tarihe karşı hesabını veremeyeceğiniz mesuliyetlerin altına girmiş olmayın!

TABAN OPERASYONU’NUN ACI DERSİ…

Şimdi size anlatmaktan hiçbir zaman yorulmadığın tarihi bir dersin eksenine aktaracağım. Yıl 1993, Temmuz ayı… Taban operasyonu hareketini büyük bir Dayanışma ile kurdum ve başlattım. ADD, ÇYDD, DİSK, ve onlarca meslek örgütünü demokratik kitle topluluklarını bir araya getirdim. Söylememiz çok kısa ve netti: Yine aynen burada yaptığım gibi matematik hatırlatmalar içindeydik. “Sizler aklinizi başınıza almazsanız SHP CHP ve DSP bir araya gelmezse Refah Partisi büyükşehirleri kazanacak, ardından oradan aldığı güçle parlamenter seçimleri kazanacak ardından biriktirdiği güçle ülkenin rejimini değiştirecek” diye her yerde toplantı düzenledik imzalar topladık, partilerin kongrelerini il ve ilçe merkezlerini gezdik, kavgalar ettik, polemiklere girdik, uzlaştırmaya çalıştık… Hemen daha birinci gün bize yanıt veren ilk kişi rahmetli Bülent Ecevit idi. “Biz bu teklifi yapılmamış sayıyoruz biz hiçbir zaman hiçbir parti ile bir dayanışma veya işbirliğine girmeyeceğiz” şeklinde bir faks ile somut yanıt iletti Bülent Bey. Ardından sıra Karayalçın‘ın önderliğindeki SHP ve Baykal başkanlığında ki CHP’ye geldi. Bütün arabuluculukları ve temasları son ana kadar sürdürmeme rağmen başaramadık. Halbuki birçok alternatif götürdük birleşin, birleşemiyorsanız ortak aday çıkarın, onu da yapamıyorsanız alan paylaşın, yani birbirinize rakip olmayın: Mesela SHP Ankara ve İstanbul’da aday çıkarıyorsa Adana ve İzmir’i CHP adayı alsın ve benzer şekillerde birbirinizin oyunu bölmeden Türkiye’de bir işbirliği yapın, dedik. Maalesef ikna edemedik, çünkü adaylığını koyan her iki partinin onca ismi kendilerini dev aynasında gördüğü için her biri kazanacaklarına inandırmıştı kendilerini. Sonuçta Bizleri dinlemeyen sevgili siyasilerimiz Ankara’da CHP ve SHP’yi sandığa götürebilselerdi Melih Gökçek’i 1,5 puan geçeceklerdi. %28,98/27,34) İstanbul’da da sandığa 3 sol Parti beraber gitselerdi, Tayyip Erdoğan’ı dokuz puanla geçeceklerdi (%34,08/%25,19). Aslında DSP bu dayanışmaya girmese bile şayet CHP ve SHP beraber hareket etmiş olsaydı merkez sahada aynı mantıksızlıkla birbirini bölüp yok eden anavatan bir doğru yol partilerinin biraz bilinç taşıyan seçmenleri bu bölünmeye karşı merkez sola oy vererek yine fazlasıyla CHP-SHP ortaklığına bu seçimi kazandırmış olacaklardı aradaki 2,5 puanlık farka rağmen.

Bu bilinçsizlik, 1994’te Erdoğan hükümranlığını başlattı. Bugün bilinçsiz siyasilerin dayattığı ise, maalesef bu gidişle şeriatı getirecek!

Bilmem size bunların üstüne resim çizmeye halin vaktim ve ihtiyacım var mı? Bence yok lütfen aklınızı başınıza alın, ama ben şu anda bu cümleyi aslında bu partilerin üyelerine ve seçmenlerine söylüyorum: İntihar etmeyin, pişman olacağınız affedilmez hataların parçası olmayın. Rasyonel bilinçli ve ilkokuldaki matematik derslerinizi hatırlayan bir kararlılıkla itirazınızı yapın ve gereğini uygulayın. Bu yazıya itiraz edebilenler de hangi mantıkla, hangi hedeflerle ve hangi neden-sonuç ilişkisi ile bunu yapabildiklerini lütfen izah etsinler! Önce kendilerine, sonra da bu sütuna…

Yazarın Son Yazıları

Kılıçdaroğlu ve sosyal medya kampanyaları!

Geçen hafta detaylıca yazdığım, Twitter’ın (X demek bana çok anlamsız ve içeriksiz geliyor) siber zorbalarının dev bir ablukası ile karşı karşıyayız.

Devamını Oku
25.12.2025
Twitter’ın utanmaz zorbaları ve Manifest!

Merak ediyorum, özellikle Twitter’da cirit atan bu siber zorbaları kimler yetiştirdi?

Devamını Oku
18.12.2025
Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

İnsanlarımız şaşkın.

Devamını Oku
11.12.2025
CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025