İddianame ve kritik yönlendirme

İddianame ve kritik yönlendirme

13.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Pek de sürpriz olmadı. Er meydanına, eşit rekabete, siyaset etiğine uyulmayan bir ortamda, daha ileri gidilerek sandığı ve adayı direkt safdışı bırakma çabalarına kim şaşırabilir ki?

EKREM İMAMOĞLU TEHDİDİ VE DAVA ŞELALELERİ

İmamoğlu iddianamesini herkes merakla bekliyordu. Erdoğan’a karşı kazanacağı daha en başından belli bir genç lider vardı ortada. Karadenizliydi, halkın sevgilisiydi ve İstanbul’da Erdoğan’ın adaylarını üç kere yenmişti. Bu, AKP’nin hiç beklemediği bir sonuçtu.

“İstanbul’u alan” isim, şimdi de Türkiye’nin yeni lideri olmak istiyordu! İşin kötüsü, anketler, halkın teveccühü, uluslararası siyasi ortamın ve basının ilgisi, AKP için iyi gitmiyordu. Tez durdurulması lazımdı. İmamoğlu aleyhine o kadar çok dava açıldı ki sonunda takip edilemez oldu! İlk davalardan biri, sanırım, “ahmak” davasıydı. Bunun dışında Ordu valisine hakaret, Beylikdüzü ihale davası, diploma “kavgası” ve en son “casus” davası. Tabii bunlar bazıları! Bu davaların iddianamelerini yabancı gazeteci ve hukuk insanlarına gösterseniz sizi ciddiye almaları pek mümkün olmazdı. Davalar 19 Mart’tan önce ve sonra birbirini takip etti!

Strateji belliydi, kaybedilen belediyelere sırayla el konularak pasivize edilecek veya geri alınacaklardı!

ALTERNATİFLERİN ÖNÜ NASIL KESİLİR

Erken seçim, parlamentoda gereken desteği görmeyeceği için reddedilecek bir formüldü diyelim. İmamoğlu her ne pahasına olursa olsun serbest bırakılmayacağı için adaylığı düşse de 2028 yılında bekleyen sandık, RTE açısından ciddi bir tehlikeydi. Çünkü, 2023 seçiminde olduğu gibi, Mansur Yavaş da güçlü bir potansiyel aday olarak bekliyordu.

Bazıları, benzer yöntemlerle Yavaş’ın da engellenebileceğini telkin ediyorlardı. Ama Saraçhane’den başlayan rüzgâr, bir Özgür Özel fırtınası haline dönüşmüştü. O fırtınanın bir kasırgaya dönüşeceği de objektif meteoroloji uzmanlarınca net olarak ifade edilmeye başlanmıştı. Kâbus öyle boyutlardaydı ki bu CHP denilen “ana muhalefet” odağı, her an dördüncü, beşinci, hatta altıncı adayı bile çıkarabilirdi.

CHP’Yİ TOPUN AĞZINA KOYANLAR

İmamoğlu iddianamesi, sonuçta kendi içinde genişletilerek CHP’nin iddianamesine dönüştürülmüş. Neden olmasın ki? Kimi yorumlara göre, belki de artık CHP “topun ağzına kondu”.

Başsavcı evvelsi gün saat 14.30’da basın toplantısı yapacağını duyurduğu zaman, bunun İBB iddianamesi ile ilgili olacağı düşünüldü. İmamoğlu hakkında 828 yıldan 2352 yıla kadar hapis istemi, birkaç tuğla boyunda bir iddianame ile geldi. 402 şüpheli 143 eylem... Say say bitmez. İddianamenin PDF’i ortada geziniyor. Biraz inceledim. Yarım saat çeviriyorsunuz, ancak 57. sayfaya geliyorsunuz. Toplam 3739 sayfa! İlgili avukatlara, hukukçulara, gazetecilere Allah kolaylık versin.

İddianamedeki, birçoğu gizli tanıklarca gelen suçlamaların “hatırladığım kadarıyla”, “bilmiyorum”, “duydum”, “bildiğim kadarıyla”, “olabilir”, “söylemişti”, “düşünüyorum”, “duyduk”, “duyduğuma göre”, “hissettim” gibi defalarca tekrarlanan kelimelerle yöneltilmiş olması, “ahtapotun kolları” ifadesinin daha önce cumhurbaşkanı tarafından kullanılmış olmasına rağmen iddianameye aynen girmiş olması ve sayfa enflasyonun ortasında, iddia makamının kanıtlarını getirip suçları ispat etme zorunluluğu yerine, adeta şüphelilerin suçsuzluklarını ispat etmeye çalışmak gibi bir yöntemle karşı karşıya kalmaları, bu metni gözden geçirirken aklımızdan geçenlerden bazıları.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (Anayasa 68. ve 69. maddeleri, SPK 101. maddesi üzerinden), CHP’nin sorumluluğundaki verilerin usulsüz sızdırıldığı iddiasını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirmesi konusunda CHP avukatı Çağlar Çağlayan şu hatırlatmayı yaptı: “Kanuna göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan böyle bir istekte (kapatma) bulunma imkânı yok, o bir ihbarda bulunacak, kapat-kapatma gibi bir şey söyleyemeyecektir ama en başından beri kapatma niyetiyle hareket ettikleri çok belli.”

İmamoğlu’na yöneltilen suçlardan biri “CHP kurultayı ile CHP’yi ele geçirme, sonra cumhurbaşkanı adayı olma”. İyi de bu siyasette yükselmek isteyenlerin izlediği normal olan yol değil mi? Sayın Erdoğan farklı bir yol mu izledi? Şu farkla ki AKP’yi “ele geçirmedi”, aynı olağan siyasi emellerle kendi eliyle kurdu.

Başsavcılık, CHP hakkında birçok suç duyurusunda bulunmuş: “Seçim çalışmaları için kamu kaynaklarının suistimal edildiği”, “suç gelirlerinin parti üst yönetiminin bilgisi ve onayıyla bir havuza (sistem) aktarıldığı”, “etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen kişi beyanlarıyla rüşvet ağının itiraf edildiği”, “CHP’nin suçtan kaynaklanan gelirlerle partiye mal varlığı kazandırdığı” gibi.

Öte yandan, başsavcılık “Bir kısım medya organlarında belirtildiği gibi partinin kapatılmasına yönelik bir talep söz konusu değildir” açıklaması yaptı! Haydi çık işin içinden!

ERDOĞAN ‘PARTİ KAPATMALARA KARŞI’!

İBB/İmamoğlu iddianamesi, bir CHP’yi kapatma davasına dönüşürse Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir kaosa sürüklenir. Ülkenin üçte ikisi bunu kabul etmez. İçine düştüğümüz ekonomik çıkmazı daha da büyük felaketlere taşıyacak daha korkunç bir senaryo olamaz.

2008 yılında, başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya, “AKP’nin laiklik aykırı fiillerin odağı haline geldiği” gerekçesiyle partinin kapatılması ve 71 kişinin beş yıl süreyle siyasetten uzaklaştırılması istemiyle açtığı dava sonucunda, altı üye kapatılmaması, beş üye kapatılması yönünde oy kullanmış ve son anda oyu değiştiği söylenen bir AYM üyesi sayesinde parti açık kalabilmişti.

Sayın Erdoğan’ın o dönemde “demokratik bir ülkede partiler kapatılamaz” şeklindeki demeçlerini ve çıkışlarını çok iyi hatırlıyorum. Dolayısıyla şayet CHP’ye karşı böyle bir dava açmaya kalkışılırsa herhalde buna en çok karşı çıkacak kişi, kendisiyle tutarlı kalmak isteyecek olan, sayın Erdoğan olur. Sizce de öyle değil mi, sevgili okurlarım?

İlgili Konular: #CHP #iddianame

Yazarın Son Yazıları

Twitter’ın utanmaz zorbaları ve Manifest!

Merak ediyorum, özellikle Twitter’da cirit atan bu siber zorbaları kimler yetiştirdi?

Devamını Oku
18.12.2025
Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

İnsanlarımız şaşkın.

Devamını Oku
11.12.2025
CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025