Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

28.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim:

Merhaba herkese,

Ben Anne Frank, bu açık mektupla dünyaya sesleniyorum. Ve beni hemen, tek bir gün ya da hatta saat dahi kaybetmeden duymanız gerekiyor.

Ben Almanya’da doğmuş 15 yaşında bir kız çocuğuydum ve Hitler iktidara geldikten sonra ailemle birlikte 1934’te Amsterdam’a taşındık. Savaş sırasında Amsterdam’da saklanarak yaşadık, ama 1944’te bulunduğumuz yer keşfedildi ve hep birlikte Auschwitz Birkenau kampına gönderildik. Bir toplama kampına gönderilen son Yahudilerdendik. Annem orada öldü. Ben ve kız kardeşim Margot, Bergen- Belsen kampına çalışmak üzere nakledildik, 1945 yılında orada tifüsten ve bakımsızlıktan öldük.

Biz çok ağır bedeller ödedik; bu dünyadaki tüm kavgalarınız -sözde din, ırk ve bitmek bilmeyen maddi hırs uğruna- bizi en sevdiklerimizden ayırdı. Sonsuz acılar ve kederler içinde ebediyete ve unutulmaya gönderildik. Oysa bizim de hayallerimiz vardı; tıpkı herkes gibi geleceğe dair umutlarımız ve beklentilerimiz vardı. Ama bizim gibi mezarlara, unutulmaya gönderilen tüm diğerleri gibi, hayatlarımızı yaşama şansı bulamadan yok edildik. Arkamda bıraktığım hatıra defterini dünyada 35 milyon kişi okumuş bugüne kadar…

Burada, bu korkunç Holokost’un anısına -milyonlarcamızı feci şekilde yok eden bu felaketin anısına- Yahudi kız ve erkek kardeşlerime sesleniyorum: Kim olduğunuzu hatırlamanız ve bu hatırayı, bu bilgiyi insanlığın yararı için kullanmanız gerekiyor. Şimdi, lütfen düşünün: Neden bu kadar çok kitap, makale yazdınız? Neden konferanslar, konuşmalar yaptınız? Sevgili Hollywood, neden bu korkunç ve affedilmez Holokost hakkında bu kadar çok film yaptınız? Peki, yıllarca savunduğunuz tüm o insani değerlerden geriye ne kaldı? Eğer aynı felaketler tekrar yaşanacaksa, bu dersini almamış insanlık nasıl devam edecek? Bugün, bizim çok acı şekilde deneyimlediğimiz felaketlerin aynısı yaşanıyor. Biz dün nasıl ölüme yollandıysak, bugün de aynı şekilde masum siviller, çocuklar, hayvanlar katlediliyor, soykırım kurbanı oluyor. Bizlerin hatıraları hiçbir değer ifade etmiyor mu? Biz 6 milyondan fazla insan, neden bütün o kâbusu yaşadık? Gelecek nesiller bundan bir ders çıkarmayacak idi ise, bizler 80-90 yıl önce neden o bedeli ödemek zorunda bırakıldık?

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gururla kurulan ve olan biteni herkese hatırlatacak, dünyaya yayılmış Yahudi halkının savunucusu ve temsilcisi olacak ülke, İsrail’in değeri nedir? Eğer bugün, 80 yıl sonra, aynı şeyler yeniden ve hatta daha da kötü şekilde yaşanıyorsa, ama bu kez başrolde yok edici olarak umulanın tam tersine İsrail varsa, bu ülkenin kuruluş tarihinden ve gururundan geriye artık ne kalmış diyebiliriz? Bugün gerek İsrail’de gerek dünyanın farklı yerlerinde, sayısız Yahudi bu katliamlara karşı ağır tepkiler veriyorlar, maalesef güçleri yetmiyor vahşeti durdurmaya, ama yine de onları kucaklıyorum.

Annem, babam, erkek kardeşim ve kız kardeşimle birlikte yaşadığım o mutlu evin önünde, benim ve kitabımın adını Amsterdam’da, o sokakta bugüne kadar yaşatan ne kadar çok program yapıldı; dünyanın dört bir yanından ne kadar çok devlet adamı, kral, kraliçe, başbakan, cumhurbaşkanı geldi, evimizin önünde önemli konuşmalar yaptı. Peki soruyorum, nasıl cesaret ettiniz buna? Kendi çıkarınız için mi? Egonuz için mi? Gerçekten de Filistinli, İranlı, Iraklı dostlarımızı, kardeşlerimizi, benzerlerimizi, on binlerce insanı şu anda öldürmekle meşgulken, bize bir saygı duruşunda bulunduğunuzu, anımıza hürmet ettiğinizi mi sanıyorsunuz yoksa? Bu tavrınız sürecekse sonsuza dek bir daha ne o evin önüne gelin ne de adımızı anın! 

Şimdi Amerika Birleşik Devletleri’ne sesleniyorum: Siz dünyayı Nazi işgalinden kurtardınız ve Avrupa’daki müttefiklerinizle, SSCB ile birlikte hayatlarımızı yok eden, insanlığın yüz karası soykırımlarla anılan İkinci Dünya Savaşı’nı durdurabilen iki ana ülkeden biri oldunuz; 20. yüzyılın ortasında tarihin akışını değiştirdiniz. Biz de sizinle gurur duyduk! Ben ki bu müdahaleleri belki 6-7 hafta ile kaçırarak hayatımı kaybettim, buna rağmen adeta ruhlarımıza nefes aldırdınız. Ama şimdi duyuyorum ki, karanlık tarafa siz geçmişsiniz! İşte buna inanamıyorum! O kadar hayal kırıklığına uğradım ki, bu kelime bile yaşadığım infiali anlatmaya yetmiyor!

1944-1945’te neden bu korkunç olaylara müdahale ettiniz? Bugün yaptıklarınıza bakıyorum da, sizi hiç anlayamıyorum. Buna, daha sonra destekleyeceğiniz başka bir ülkenin, benzer vahşette kıyım yapabilmesi için mi giriştiniz? İkinci Dünya Savaşı’nı ve Nazi soykırımını bu yüzden mi durdurdunuz? Kendi halkımdan, Yahudilerden, ülkemiz İsrail’i kuranlardan bazılarının, sizleri baskı altına alarak Filistin halkına karşı açtıkları bu savaşta kendilerini desteklemeniz için zorladığını duyuyorum ve kahroluyorum. Halkımın tarihi adına onlardan utanıyorum!

Buradan, cennetten size sesleniyorum, lütfen duyun sesimi: Sizden bebekleri, kadınları, erkekleri, çocukları öldürmenizi isteyen, onları açlığa, kıtlığa terk etmenizi, evlerini, bedenlerini, hastanelerini yok etmenizi isteyen insanlar… İnanın bana, onlar benim halkım değil! Onlar benim ırkımı temsil etmiyor! Eğer hâlâ kendilerini Yahudi olarak görüyorlarsa, buradan ilan ediyorum: Onlardan, iddia ettikleri o unvanı geri alıyorum! Çünkü benim ırkımı kirletmeye hakları yok! Bizler ki, dünyanın en önemli bilim adamlarını, sanatçılarını, yazarlarını, düşünürlerini çıkarmış bir toplumuz, bugün dünyanın kara sayfalarına geçen bu insanların bizlerle ilişkisi olamaz!

Biz o bedeli ödedik ve hiçbir kirli beynin, kirli ruhun, kirli kalbin, kirli düşüncenin bizim hatıramızı, dünyadan gördüğümüz saygıyı, dünya vatandaşlarının bizlere ve tüm savaşlarda ölenlere duyduğu yüce, saygı dolu duyguları silip atmasını istemiyoruz. Biz bunu hak etmedik!

Milyonlarca, on milyonlarca insanın günlüğümü okuduğunu ve çoğunuzun kim olduğumu ya da bizlerin başına neler geldiğini bildiğini biliyorum. Şunu anlamanızı istiyorum: Biz bu konuda çok ciddiyiz! Bize kendimizi, aslında bir hiç için öldüğümüzü ve gelecek nesiller açısından hiçbir amaca hizmet edemeden kurban olup gitmiş, yokluğunun da önemi kalmamış insanlar gibi hissettirmeye hakkınız yok!

Size hatırlatmak istediğim bir şey var:

Siz, sözde medenî dünya… 40’lı yıllarda vahşetin yaşandığı süreçte, Nazilerin bize neler yaptığını bilmiyordunuz, öyle mi? Toplama kamplarından, gaz odalarından, milyonlarca insanın ölüme gönderildiğinden, diyelim ki gerçekten haberiniz yoktu. Oysa bugün her şeyi biliyorsunuz; bunu her gün, sıcak ve rahat evlerinizde, televizyonlarınızdan canlı olarak izliyorsunuz. Peki, bugün ne yaşanıyor? II. Dünya Savaşı’ndaki vahşetlerden, ders alınması gereken bütün katliamlardan sonra, üstelik bu kez olup bitenlerin her saniyesini, her gün kendi gözlerinizle canlı yayınlarda izleyerek, bilerek tanık oluyorsunuz!

Sizin durumunuz Nazilerden çok daha kötü! Yazdığınız bütün kitaplardan, yaptığınız bütün filmlerden, oynadığınız bütün tiyatro eserlerinden, okuduğunuz bütün yayınlardan, seçtiğiniz kralların, başkanların, başbakanların bizim anımıza size hitaben yaptığı bütün konuşmalardan utanmanız gerekir! Çok daha fazla utanmanız gerekir, çünkü her şeyin göz önünde yaşandığını düşünürsek bugün Gazze’de olanların boyutu çok daha vahim! Siz bunu bilinçli bir şekilde, dünyanın gözü önünde, gururla yapıyorsunuz ya da yapılanları seyrediyorsunuz; insanlara adeta atık bir malzeme gibi davranıp 80 yıl sonra onları yine ölüme gönderiyorsunuz. 

Bütün bunlar olurken, yüz binlerce insan açlıktan kıvranırken, evlerinizde oyalanmak için filmler izlediğinizi duyuyorum… Nazi soykırımını anlatan sinema örneklerine biraz şans verirseniz, ekran karşısında ağlayarak izlediğiniz sahnelerin aynısı bugün Gazze’de yaşanıyorken belki empati kurabilirsiniz. Parmağını bile kımıldatmayan insancıklara yazıklar olsun!

Herkesin bilmesi gerekiyor ki, ortada “insani bir kriz” yok. Bu bir deprem değil. Bu bir tsunami değil. Bu, insanların başka insanlara bilerek, isteyerek, bilinçli ve utanç verici bir şekilde yaptığı korkunç bir katliam. Bunun herhangi bir doğal felaketle hiçbir ilgisi yok; kendinizi böyle aptalca sözlerle kandırmayı bırakın.

Bütün bunları bugün size yazıyor olmamın sebebi, kitabımı anlatmak değil; ben Anne Frank gibi, Ayşeler, Mustafalar, Aliler için de endişelenmenizi istememdir. Onların, aradan tam 80 yıl geçmişken, benimle aynı kaderi paylaşıyor olmaları inanılmaz! Bizi öldüren İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, milyonlarca insanın korkunç şekilde, sözde hükümetler tarafından yok edildiği o dönemin ardından… yüzlerce film, binlerce kitabın ardından bugün önünüzde yaşanan vahşetler üzerine hiç kimsenin, ama insanım diyen hiçbir canlının duyarsız kalmaya hakkı yok! Bu her şeyden önce bizlere hakaret!

Şimdi, güya en medenî insan toplulukları olan Batılı ülkeler ve siyasi oluşumlar… Eğer gerçekten bu yaşananların dünyadaki en ileri medeniyet seviyesinde normal olduğuna inanıyorsanız; tüm o sözde siyasetçiler, kararları alanlar ve almaları gereken doğru kararları almayanlar… Lütfen bana bir iyilik yapın, hepiniz, sahip olduğunuz o kirli bilinçle birlikte kocaman bir transatlantik gemisine doluşun ve okyanusun ortasında yok olun! Çünkü siz bizi temsil etmiyorsunuz, insanlığın hak ettiği dünyayı da temsil etmiyorsunuz. Siz neyi temsil ediyorsunuz, inanın bilmiyorum; belki paraya ve güce taparcasına bitmeyen hırs yarışını… Bilin ki, sizin değerlerinizin dünyamızın ne yaşayan insanlarıyla ne de ölüleriyle hiçbir ilgisi yok. Annelerinize izah edemeyeceğiniz şeyler yapmayın. Bir an önce bu soykırımı durdurun, on binlerce Anne Frank bugün Gazze’de ölüyor!

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025