Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

14.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş,

Üzülerek söylüyorum ki, son aylarda yaptığınız açıklamalar kutuplaştırıcı sonuçlar doğurmaktadır. Yakın dönemdeki vaazlarınızda laikliğe gönülden bağlı kesimleri rahatsız edecek yorumlarınızı giderek arttırdınız.

Rejim tartışmaları nedeniyle zaten yorucu bir gündemle yaşıyoruz. Bu yazıda bunlara değinmeyeceğim, çünkü sizin alanınız siyaset değil, dini ve halkımızın bir kesiminin manevi kimliği…

Sayın Erbaş evrenin kökenini, geleceğini, yaşamı açıklamanın farklı yöntemleri vardır. Bunlardan biri din, diğeri felsefe, bir başkası ise bilim. Kesişmelerden söz edilse de her birinin kendi özgün, geniş bakış açılarına sahip olduğunu ve bağımsız olarak saygı duyulmayı hakkettiklerini biliyoruz.

Siz ise, sadece kendi inandığınız doğruları provokatif bir şekilde ortaya koymayı tercih ediyorsunuz. Unutmayın ki bu ülkenin yurttaşları arasında ateistler, agnostikler, deistler, spiritüel deistler ve ayrıca çok farklı dinlere mensup insanlar da var.

Hutbeleriniz, on binlerce camiden yayılarak tüm ülkede yankılanıyor ve hepimizin en büyük şikâyeti olan ayrımcılık ve bölünmeyi derinleştiriyor, bunlardan doğabilecek şiddet ihtimalini körüklüyor.

1 Ağustos 2025 Cuma günü, 90 bin camide bir hutbe okuttunuz: “Bedeni açıkta bırakan elbiseler, vücut hatlarını belli eden kıyafetler tarz ya da imaj değil, Allah’ın emirlerini ihlal etmektir.” Devamında da ve bu şekilde giyinenlere tepki vermeyenlerin “vebal altında kalacağını” ısrarla belirttiniz! Bakın sonra neler yaşandı: İstanbul Bahçelievler’de bir kadın giyimi nedeniyle, bir başka kadının saldırısına uğradı. Ardından AKP Kocaeli Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Acar, saldırıyı övdü ve kadınların kıyafetlerini “teşhircilik ve çocuk istismarı” gibi alakasız şekilde suçlayan ifadeler kullandı. Ayrıca saldırı suçunu işleyen kadına yönelik “ablamızın ellerine sağlık” diyerek bu talihsiz olayın tekrarlanmasına açık kapı bıraktı. Üstelik Acar, bu suçun cezasının devlet tarafından verilmesi gerektiğini öne sürerek provokasyonuna farklı bir boyut daha ekledi.

Türkiye’de gerilimlerin nasıl büyüdüğünü çok iyi biliyorsunuz Sayın Erbaş. Ülkemizde maalesef insan canının değeri pek yok. Her gün ortalama üç kadın öldürülüyor. Hem de kendilerini onların sahibi olarak gören erkekler tarafından. Bu verilerin ışığında kadınların kıyafeti üzerinden böyle bir açık provokasyon haline dönüşen bir çağrı yaptığınızda, sonuçta neler yaşanabileceği hiç aklınıza geldi mi? Bu mektubu, ülkedeki gerilimlerin artmaması için sizi nazikçe fakat ivedilikle “bilgilendirmek” amacıyla kaleme alıyorum. Son hutbenizin, niyetinizi aşan bir etki yaratabileceğini düşünüyorum; bu nedenle sözlerinizi en kısa sürede revize etmeniz uygun olacaktır. Mesela bu “vebal” kelimesi üzerinden giderek bir kadın yaralansa veya Allah korusun, öldürülse bir sorumluluk hissedecek misiniz Sayın Erbaş?

Türkiye Cumhuriyeti laik ve demokratik bir hukuk devletidir. Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddesinde bu olgu kesin olarak “mıhlanmıştır”. Ne sizin ne de hiç kimsenin bu tarifi değiştirmeye, hatta bunu gündeme dahi getirmeye hakkı yoktur. Ve bildiğiniz gibi laik bir ülkede, din ve vicdan özgürlüğü vardır. Devlet, bütün dinlere ve farklı dinlere mensup vatandaşlara eşit mesafededir. Son olarak da laikliğin temel tarifi, din ve devlet işlerinin tamamen birbirinden ayrılmasıdır. Yani devletin hiçbir işi, hiçbir kanunu, hiçbir uygulaması dini esaslar üzerine temellendirilerek yaşama geçirilemez.

Dolayısıyla bu ülkenin kadınlarının kıyafetlerine karışmaya kalkışmanız, anayasamıza göre mümkün olmadığı gibi, hiç kimsenin de haddi değildir. Kaldı ki, Anayasanın 136. Maddesi sizin görevinizi de kesin olarak tarif etmiştir: “Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunda gösterilen görevlerini yerine getirir.”

Sayın Erbaş, sizce 136. maddeye tamamen ters düşmüyor musunuz?

Bunları kötü niyetle yaptığınızı düşünmek istemiyorum. Bir din insanı yalnız halkın iyiliğini ister. Din birleştirici ve farklı din ve mezhepleri kucaklayıcı bir görev ifa etmelidir. Burası Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti; bayram hutbelerinizde anmayı çoğunlukla ihmal ettiğiniz Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği ülke…

Ama şu bilinmelidir ki, hiç kimsenin baskıları ya da unutkanlığı, Türk halkının Atatürk’le olan ilişkisine zarar veremez. Bu Cumhuriyet her zaman onun çizdiği yolda yürüyecektir. Anıtkabir yılda en az 5 kere dolup taşacak, izdihamlar yaşayacak ve yılda 365 gün heyecanla ziyaret edilecektir.

Ben, sizin halkın bir kısmını diğerine karşı kışkırtmak istemediğinizi, sadece “şanssız bir unutkanlık” sebebiyle Atatürk’le ilgili anma atlamalarını yaptığınızı, kadınlarımızla ilgili söylemlerinizde de belki yüklü geçen yazdan çok etkilenmiş olabileceğinizi düşünmek istiyorum. Çünkü bu Cumhuriyetin hiçbir din insanı buna benzer hatalar yapamaz. Ne anayasa izin verir ne de Türk Ceza Kanunu... Nasıl kapalı giyinen kadınlara karşı bir şiddet çağrısı yapılamazsa, özgürce giyinen çağdaş kadınlar için de aynı haklar söz konusudur. Dolayısıyla siz ülkemizin önemli bir kurumunun başındaki insan olarak Anayasal yetkilerinizi ve maaşınızı bu Cumhuriyet’ten aldığınızı unutmamalısınız.

Son olarak, Bakara Suresi 256. Ayet’e göre, dinde zorlama ve baskı yoktur. Dinin, her birimizin ihtiyacı olan barış ve huzura yapması gereken katkılarının temelinde de bu hoşgörü ve kucaklama vardır.

Sayın Erbaş; sevgili annem üç yıl önce vefat ettiğinde, beni aramış ve baş sağlığı dilemiştiniz, ben de size teşekkür etmiştim. Öte yandan kadınlara yönelik yorumlarınız ve özellikle son çağrılarınız, laik ve çağdaş bir meslek kadını olan mimar ve mühendis rahmetli annemi de fazlasıyla üzerdi. Hiç şüpheniz olmasın ki, bir Cumhuriyet kadını olarak kendisi de size bu mektubun aynısını yazardı.

Türkiye’deki tüm vatandaşların, tam huzur içinde olmasa da daha da zorlaşan koşullar altında yaşamak zorunda kalmamasını isteyen bir yazar olarak, sizden nezaketle rica ediyorum, hutbelerinizi yazarken lütfen burada belirttiğim hassas noktaları hatırlayın. Ayrıca bu Cumhuriyet’in ve oturduğunuz makamın kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrini de önümüzdeki 29 Ekim’de ziyaret etmenizi öneriyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gerçekten huzuru hak ediyorlar Sayın Erbaş.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025