Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

30.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık. Bugün tarihi anekdotlardan, Cumhuriyetimizin bize kattıklarından, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarından söz etmeliydim. Ancak gündemim yine güzel ülkemizin yaşadığı sıkıntılar tutsaklıklar… Fakat moraliniz bozulmasın, yazının sonunda güneşin en keyifli ışıklarıyla tekrar karşılaşacaksınız!

Tam 102 yıl önce, 28 Ekim akşamı Çankaya’daki yemekte, Atatürk yakın çalışma arkadaşlarına “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” demiş ve Cumhuriyetimiz 29 Ekim günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilan edilmişti. Değerli dost Önder Sav, dün benim de aralarında olduğum dostlarına hatırlattı: “Cumhuriyet kavramı, Mustafa Kemal Atatürk’ün o anda aklına gelen bir sözcük değildi. Erzurum Kongresi günlerinde, 7 veya 8 Temmuz 1919’da sabaha karşı Mazhar Müfit Kansu’nun hatıra defterine yazdırdığı ‘Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır’ cümlesi, inanç ve kararlılığının son noktası idi.”

Atatürk daha sonra, “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’i tüm değerleri ile gençlere emanet etti. Gençliğe Hitabe, dünya siyasi tarihinin en çarpıcı metinlerinden biridir. Büyük Önder bugünü görse, “Burada şaşırdığınız nedir?” diyerek bizlerden sertçe hesap sorardı. O her şeyi öngörmüştü. 

MUTLAK BUTLAN’DAN CASUSLUK SENARYOLARINA TRANSİT GEÇİŞ!

Atam özür dileriz. Bu sene, öğrenciler 10 Kasım saat 9’u 5 dakika geçe seni okullarında anamayacaklar. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı şu kararı vermiş: “Öğretmenlerimiz, okul yöneticilerimiz ve ilgili birimlerimizle yaptığımız değerlendirmeler ve istişareler neticesinde 10-14 Kasım 2025 tarihli mesleki çalışma haftasını çevrimiçi olarak gerçekleştireceğiz.”. Bir gerekçe bile bulamadım haberlerde bu karar hakkında.

“Mutlak Butlan” davası, endişe ettiğimiz gibi sonuçlanmadı. O saçma sapan iddia artık tarih sayfalarına gömüldü. Fakat henüz buna sevinemeden, Ekrem İmamoğlu etrafında üretilmeye çalışılan “casusluk” iddiasını duyduk! İBB’nin “İstanbul Senin” uygulaması üzerinden 4.700.000 kişinin kişisel verilerinin yabancı ülkelere sızdırıldığı iddiasıyla, Merdan Yanardağ ve Necati Özkan üzerinden tanışıklıklarla ilişkilendirilebileceğine kaç insan inanır, çok merak ediyorum! Bu ülkenin Cumhurbaşkanı adayı, kendi vatandaşlarının bilgilerini bir yabancı ülkeye vermekten ne kazanacak? Ben bu senaryoda “sıfır” ilişki görüyorum. Pes!

İtiraf edeyim, kendi yaratıcı yazarlığımla, özellikle “Kemik” ve “Sakıncalı” kitaplarımla övünürüm. Ama kabul etmem lazım ki, İmamoğlu aleyhine senaryoları kaleme alanlar, fersah fersah ilerideler. Mesela ünlü polisiye yazarımız Ahmet Ümit bu konuda ne der acaba, belki kendisi de morali bozuk bir şekilde siyasi gündemin yarattığı hikayelerin onun yıllarca emek verdiği romanları aşmaya kalkıştığını düşünebilir!

Cumartesi günü, “casusluk davası yarın” diye bir haber görünce “Pazar gününe hiç konabilir mi? Bu yanlıştır” dedim kendi kendime ve yanıldığımı gördüm. Özgür Özel seyahat planlarını değiştirip davaya adeta süpermen gibi yetişmeyi başardı! O, bu dönemden hatırlayacağımız iki kahramandan biri. Her zamanki gibi bütün yollar kapatılmıştı ve gösteri yasağı da hemen devreye sokulmuştu. CHP’nin resmi otobüsü bile adliye sarayına yaklaşabilmek için savaş verdi. Anlaşılan eldeki davalardan hiçbir sonuç çıkmadıkça, İmamoğlu’nu hapiste tutabilmek için söylendiği gibi “yedek davalar” açılıyordu! 

AKP KADIN KOLLARINA İVEDİ TAVSİYELER!

AKP Kadın Kolları, gençlerin neden artık çok daha az evlendiklerini araştırmaya karar vermiş! Gençlerin geleceğe umutla bakıp hayatlarını birleştirmelerini istiyorlar diyebiliriz, değil mi? Onlara biraz zaman kazandırmak için, akıl verebileceğimi düşündüm.

Belki artık bu ülkede gelecek göremedikleri için, özgürlükler yok edildiği için, kadınlara karşı en ağır şiddet eylemleri sürekli arttığı için, ekonomik şartlar inanılmaz ağırlaştığı için, sosyal hayatları kalmadığı için, boşananlar arttığı için, vize alamadıkları için, SGK başkanı emeklilerin artık daha uzun yaşamasından şikayet ederek primlerin bu nedenle bir yük haline geldiğini açıkça itiraf ettiği için olabilir mi? 

Ya da İmamoğlu aleyhine açılan her davayla birlikte, gençlerin evlilikten de her türlü romantizmden de gelecek kurma fikrinden de iyice uzaklaştıklarını hiç akıllarına getirdiler mi? Sanmam.

2080 YILINDA İNSANLARI AĞLATACAK BİR MEKTUP

İmamoğlu, 19 Mart’tan bu yana 7 aydır Silivri’de yedi aydır mücadele verirken, devamlı mektuplar yazarak Türk halkı ile olan köprülerini dayanışmacı ve moral verici sözlerle dimdik ayakta tutuyor. Bu mektupların, bu ülkenin demokratikleşme mücadelesinde önemli bir yeri olacak.

İmamoğlu, bir hafta önce değerli eşi Dilek İmamoğlu’na bir mektup daha yazdı. 

“…Ama merak etme. Çünkü ne bu 12 metrekarelik koğuş ne de sürekli bana bakan bu duvarlar, seni, çocuklarımı, annemi, babamı, ülkemi düşünmemi engelleyemiyor. (…) Ayrıca hava kapalı diye göğe küsülür mü hiç? Bulutlar dağılınca güneş elbet tekrar ışıldar. (…) Gündelik ihtiyaçlarım burada epey vaktimi alıyor. Spordan yemeğe içmeye, sağlığımı korumak için ne yapmam gerekiyorsa titizlikle yapıyorum. Aklın bende kalmasın. (…) Okuma saatlerimin ardından günümü bitiriyorum. (…) Köyden kente, yoksulluktan varlığa, üretenden emekliye, gençten yaşlıya her katmanını tanıma şerefine nail olduğum bu vatanın bir evladı olarak, milletin her mensubunu hizmetin muhatabı olduğu bilincini koruduğumu belirtmek isterim. (…) Bu bir trajedidir, fakat buna “trajedi” diyerek sineye çekecek bir adam olmadığımı en iyi sen biliyorsun. (...) ‘Sen kimin parasını dağıtıyorsun’ diyerek o dönemki vaatlerimi eleştirenlere ‘Halk Süt, annelere ücretsiz ulaşım, kreş, yurt, öğrencilere burs, Kent Lokantası gibi halkçı hizmetlerle milletin parasını millete dağıtıyorum’ diyerek cevap verdim. Şimdi tüm bu hizmetleri tüm Türkiye’ye yaymak için hazırlanıyorum. (…) Bu anlayışa karşı mücadeleye sonsuz bir kararlılıkla Cumhuriyet için, demokrasi için, adalet için vereceğim. Varsın prangalar vursunlar, varsın zindanlara kapatsınlar. Ben bu duygularla burada çok huzurluyum. Kararlıyım, güçlüyüm, umutluyum ve başaracağımıza dair hiç olmadığım kadar inançlıyım. (…) Sizlerin duaları ile ve iyi dilekleri ile 12 metre karelik bu hücre, inan saraylardan daha geniş. Gönlünü ferah tut. Varsın penceremde hiç mavilik olmasın. Arkamda koca bir millet varken hangi duvar gökyüzünü görmemi engelleyebilir ki?”  

İşte bu satırlar, kim bilir yakın bir gelecekte yapılacak filmlerde en çarpıcı sahneleri oluşturacak. Size bu yazıda bahsettiğim diğer kahramanı zaten biliyorsunuz, Ekrem İmamoğlu. 

Beni belki yadırgıyorsunuz; güncel siyasetteki insanlara böyle sıfatlar yakıştırılmaz normalde. Ama ben bunu bilinçli olarak yapıyorum. İlginçtir, genç liderlerimize bu zor günlerde destek olmak yerine, eleştirmek için yarışan kadar çok insan var ki...

Cumhuriyetimizin şansı, bu ağır dönemde yüreğimizi temsil eden iki kahramanımızın olması. Tabii ki her konuda illa sizin veya benim gibi düşünmeyebilirler. Bu balçığın içinde mücadele verip siyaset yapıyorlar. Sert, tavizsiz, uyumsuz olmayın. Bu ülkenin, bu iki özverili genç lidere ihtiyacı var. Onların, bu sıfatları unutup mütevazı ve kararlı mücadelelerine devam etmeye gereksinimleri var. Zaten farklı bir duruşları yok! Aralarındaki büyük kalıcı dostluk, ayrıca etkileyici! Hepimizin bu insanların değerini, siyaseti irdeleyen kitaplardan öğrenmek yerine, bugün kendi gözlerimizle algılamaya ihtiyacımız var. Torunlarımız onlara haklarını fazlasıyla verecekler! Ama onların bugün büyük desteğimize gereksinimleri var. Çünkü bu, kazanacağımız demokratik bir kurtuluş savaşı! Lütfen unutmayın bunu! 

Yazarın Son Yazıları

Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

İnsanlarımız şaşkın.

Devamını Oku
11.12.2025
CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025