Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

11.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İnsanlarımız şaşkın. Hayatlarının nasıl bir döneme denk geldiğine inanamıyorlar. 30 yaş ve altındakiler, bu rejimden başka hiçbir şey bilmiyorlar. 50 yaşında olanlar, 30 yıl önce gerek geleceklerine, gerek Türkiye’ye çok farklı bir biçimde güven duyuyorlardı. Bugün ise çoğu insan yurtdışına çıkıp yeni bir yaşam kurabilme ümidiyle yanıp tutuşuyor. Yapılan önemli alımların KDV’li fiyatlarının - yurtdışı bedellerine oranla- iki katı olmadığı, enflasyonun alım değerini ve yaşam kalitesinin her yıl belki %25 azaltmaya devam etmediği, her gün kadınların, çocukların, kedi ve köpeklerin öldürülmediği, sokakların şiddet ve kan kokmadığı alternatifler var önlerinde… Asgari ücretin bile güzel yaşamalarına ve sosyalleşmelerine olanak sağladığı bir medeniyette hayatlarına devam etmek istiyorlar. Daha önce de yurtdışına yaşamaya giden çok vatandaşımız oldu. Bu dünyanın her yerinde her zaman olmuştur. Ama olay hiçbir zaman kaçarcasına, evini yurdunu terk etmek şeklinde bir senaryodan kaynaklanmıyordu! (Belki 12 Eylül öncesi hariç) Bugünse gençlerin çoğu bu ülkede Suriyelilere verilen hakların ve ayrıcalıkların kendi statülerinden katbekat üstün olduğunu görüyorlar. “Demokrasi”nin artık Türkiye’de anlamsız bir kelimeye dönüştüğünü üzülerek izliyorlar…

Peki Türkiye Cumhuriyeti bunu hak etti mi? Hangi kesimler, hangi hataları ısrarla yaptılar? Birkaç örnekle hatırlatayım:

- Yakın tarihimiz hakkında yapılan yorumların çoğunun maalesef oportünist ve “politik olarak düzgün” (politically correct) görünmek için ortaya atılan riyakâr cümlelerden ibaret olması!

- Parti içi ve partiler arası ilişkilerin, genellikle siyasilerin birbirini “yemek” için oluşturdukları bir “açık büfe”ye dönüşmesi…

- 1993’te, tam 32 yıl önce bugün geleceğimiz noktayı birebir anlatan Taban Operasyonu’nun bütün uyarılarına rağmen; CHP, SHP ve DSP’nin birleşmemiş, ortak aday çıkarmamış ve adaylıklarda “birbirinden oy çalmamak için alan paylaşımı” önerisine bile tenezzül etmemiş olmaları! Bugün yaşadığımız her şeyin 1994 yerel seçimleri öncesi yapılan bu ikazların sözde liderler tarafından yok sayılmış olmasından kaynaklanıyor olması

- Yıllarca halkı sürükleyen bir dinamik oluşturan Bülent Ecevit’in, 12 Eylül sonrası adeta solu birleştirmemeye yeminli bir siyasetçi gibi davranması, kendisini bu uğurda uzlaşmaya davet eden her heyeti, Partiyi, yazarı veya hareketi “yok hükmünde” sayması 

- Merkez sağın uzun yıllar anti-laik siyaseti alttan alta desteklemeleri ve tarikatların gelişmesi için kendi güçlerini kullanmaları, siyasette din sömürüsünün önünü seve seve açmış olmaları

- Merkez medya patronlarının, yayınlarını İkinci Cumhuriyetçilere teslim etmesi; Atatürkçüleri adım adım tasfiye etmesi; ortamın Cumhuriyet’in kazanımlarını sorgulayarak “entel-dantelliklerini” kanıtlama peşinde olan bu zavallı, çıkarcı, tarihsel analiz yeteneğinden yoksun güruha terk edilmesi…

- Ilımlı İslamcı kadronun da İkinci Cumhuriyetçilere yamanması ve FETÖ’nün Abant toplantılarında bu ittifakların stratejilerinin ve taktiklerinin ortaya dökülmesi, medya patronlarının da yine bu ittifaka destek vermesi; laikliğin öne çıkarılarak korunmasının adeta faşist bir tutuculuk olarak tanıtılması; türban takmanın ve ılımlı (?) ve demokrat (??), İslamcı görünmenin son derece “ilerici” bir hareket olarak sunulması; Cumhuriyet’in temel değerleriyle sürekli kavgalı ortamların zoraki ısrarlarla geliştirilerek her birinin “çok alkışlanacak” tutucu-İslamcı Marksist demokrat çizgiler arasında gidip gelmesi ve doruğa çıkarılması.

- Yurtdışında, özellikle Avrupa’daki vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde, sol partilere oy verirken, Türkiye’deki seçimlerde büyük çelişkilere düşerek, AKP’yi desteklemeye devam etmeleri. 

- AB’nin büyük baskılarıyla, Cumhuriyetimizin kurucu güçlerinin merkezinde yer alan ordunun tarikat kumpaslarına kurban edilmesi; FETÖ saldırılarının nasıl bir dev komplo olduğunun korkunç faturalarla kanıtlanmasının ardından bile TSK’nın bağımsız, saygın ve tüm ülkeye güven veren eski kimliğine geri dönememesi

- TSK sürekli saldırı altındayken ve medya patronları bu saldırının baş düzenleyicisi İkinci Cumhuriyetçilere sessiz sedasız teslim olmuşken, CHP’nin “aman anti-demokrat görünmeyelim” mantığıyla bu haksızlıklara sessiz kalması ve hatta yakın tarihimizin kritik siyasi virajları hakkındaki yorumlarda TSK’nin yalnız bırakılması.  

- Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP’nin 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne Türkiye’nin konjonktürü ile ne de CHP’nin kimliği ve ideolojisi ya da programıyla uzaktan yakından alakası olmayan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösterebilmesi  ve sözde parti disiplini ve başkana saygı gibi kabul edilemeyeceği gün gibi aşikar hatalarla partinin milletvekillerinin ve örgütünün kazan kaldırmamış olması (O dönem demokratik kitle örgütleri olarak buna şiddetle itiraz ettik ve bir araya gelerek Emine Ülker Tarhan’ı aday seçmiş, fakat bu adaylığı destekleyecek 20 adet cesur CHP milletvekili bulamamıştık!) 

- 2017 Referandumunda mühürsüz pusulalarla gelen rejim değişikliğinin de buna eklenmesine CHP’nin sessiz kalması ile, yargıyı istediği gibi tasarlayan iktidarın somut adımlarıyla, güçler ayrılığının uzaklarda bir çeşit arşiv hatırası olarak kaldığı garabet bir döneme geçilmesi

- CHP’nin milyonlarca seçmeni ülkenin Atatürkçü, asil, cesur, mert, ilerici yurttaşları iken, Parti’nin Atatürkçü yazarlar, ideologlar, Atatürkçü Düşünce Derneği yöneticileri ve temsilcilerinden sanki bilinçli bir şekilde uzak durmuş olması, tersine yıllardır (özellikle Kılıçdaroğlu döneminde) Ilımlı İslamcı veya Kürtçü yazar ve siyasetçiler, liberaller ve İkinci Cumhuriyetçilerle kadrolarını takviye etmiş olmaları

- Halkımızın CHP’nin sekiz aydır 19 Mart’ın ardından büyük bir özveri ve başarıyla düzenlediği mitinglere gelene kadar konfor alanından hiç ödün vermemesi ve sessiz sakin sosyal medya protestocusu olarak kalmayı tercih etmiş olması

- Halkın küçük olsa bile bir kısmının, son 35 yılın verdiği alışkanlıkla, somut kurtuluş reçeteleri ile gelen ve demokratik yollarla muhalefeti ayağa kaldıran bugünkü CHP’ye bile güvenmek ve candan destek olmak yerine, hala kendi pasifliğini izah edebilmek için cımbızla bahaneler araması

- CHP dahil henüz hiçbir partinin, Türkiye’de halkın siyasete olan güvenini pekiştirecek ve ülkenin yolunu açacak olan “Demokratik Dijital Devrim Tüzüğü” ile, partiyi her coğrafi bölgede yönetecek isimlerin genel merkez tarafından değil, o bölgedeki partiye kayıtlı tüm seçmenler tarafından seçilmesi ve böylece büyük tartışmalar açan ve genel merkeze büyük zorluklar yaşatan bir arkaik ve demokrasiyi yaşama geçirmesi imkansız olan bir düzenden vazgeçmemiş olması (CHP, yalnız Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı yaşama geçirildiğinde tüm üyelerinin desteğini istedi. Sürekli olarak medyada iddia edildiğini aksine CHP bütün üyelerin oyuna başvuracağını ilan ettiğinde, Mansur Yavaş hala adı geçen bir adaydı, Yavaş daha sonra İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından önce katılmaktan vazgeçti) 

Bu listeyi tabii ki her okur kendi bellek ve deneyimleri ile geliştirebilir. Ama bugünlerde özellikle asgari ücret ve bütçe tartışmaları ışığında ekranlarımıza ve gazetelerin birinci sayfalarına düşen cehennemvari tartışmaları ele alırken, bu yangın yerine dönmüş arka sokaklara adım adım nerelerden geldiğimizi herkesin hatırlamasında yarar var.

Yazarın Son Yazıları

Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

İnsanlarımız şaşkın.

Devamını Oku
11.12.2025
CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025