Olaylar Ve Görüşler

Siyasette tutarlılık - Erol TUNCER

15 Şubat 2024 Perşembe

Toplum ve siyaset yaşamında tutarlılık büyük önem taşır. Bu kavram bir yandan kişinin kendisine ve topluma karşı saygısını ifade eder; öte yandan kendisine güven duyulmasını, sözüne inanılır bir kişi olmasını sağlar.

Bir sözü bir sözüne, bir davranışı bir davranışına uymayan kişiler toplum yaşamında kendisine güven duyulmasını bekleyemez. Söz ve davranışlarında tutarlılık sergileyemeyen kişiler, inandırıcılıklarını yitirirler. Bu kural kuşkusuz siyasetçiler ve siyasi partiler için de geçerlidir. İnsanların ve kurumların sözleri kendilerini bağlar. Kendisini ağzından çıkan sözle bağlı saymayan kişiler güvenilmez kişilerdir. Kurumlar da öyle...

Lise çağlarındayken öğrendiğim ve o tarihten beri kendime rehber edindiğim bir sözü hiç unutmadım: “Söz ağzınızdan çıkıncaya kadar sizin esirinizdir. Onu istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Ancak ağzınızdan çıktığı andan itibaren siz sözünüzün esiri olursunuz.” 

ZEDELENEN GÜVEN DUYGUSU

Herkes için geçerli olan bu kural, ülke yönetiminde söz sahibi olan siyasetçiler açısından kuşkusuz daha da önem taşır. Siyasetçiler ve siyasi partiler için en büyük hazine, tutarlılıklarının toplumda yaratacağı güven duygusu, inandırıcılık olacaktır. Ne yazık ki siyasal yaşamımızda bu kural giderek önemini yitirmektedir. Bu unutkanlığın iç ve dış politikaya yansıttığı faturayı da biz yurttaşlar ödemek durumunda kalıyoruz.

Bu kısa yazımı, siyaset yıllarıma ilişkin iki anımla bitirmek istiyorum. 

GEÇMİŞTEN BİR ÖRNEK

Milletvekili seçilmemin birinci yılında yapılan 1974 kurultayında parti meclisine, ardından da 15 kişilik merkez yönetim kuruluna (MYK) seçildim. MYK toplantılarının birinde görüştüğümüz konuya ilişkin bir karar oybirliği ile alınmıştı. Genel başkan Ecevit, genel sekreter yardımcısı Mustafa Üstündağ’a dönerek her zamanki nazik üslubuyla, “Sayın Üstündağ, bu konuyu kamuoyuna siz anlatırsınız” dedi. Üstündağ, “Yapamam efendim” dedi. Başta Ecevit olmak üzere hepimiz şaşırdık. Üstündağ, katıldığı kararı açıklamaktan neden kaçınıyordu? 

Ecevit, “Niçin” diye sorunca, Üstündağ’ın cevabı şöyle oldu: “Efendim, ben geçen yıl, aynı konuda tam ters doğrultuda bir açıklama yapmıştım; kendimle ters düşemem. O nedenle bu açıklamayı başka bir arkadaşımız yapsın.”

Değerli okuyucuların dikkatine sunuyorum. Rahmetli Üstündağ’ın bir önceki açıklamasının üzerinden bir gün, bir hafta, hatta bir ay bile değil, koca bir yıl geçmişti. Üstündağ, bir yıl önceki sözleriyle ters düşmeyi içine sindiremiyordu.

Bir yandan günümüzde siyasi arenada her gün yaşanan tutarsızlık örneklerine bir de o geçmişte siyasal yaşamımızda egemen olan, kendisini sözleriyle bağlı sayan, tutarlılığa önem veren üsluba bakın.

Bir konuyu daha eklemeliyim. 1980’lere doğru hayata geçirdiğimiz CHP Parti Okulu’nda, o günkü genel sekreterimiz Mustafa Üstündağ tarafından verilen ilk dersin adı da “Tutarlılık”tı. Tek başına bu örnek bile tutarlılığa verdiğimiz önemi anlatmaya yeter sanırım. Üzücü bir gözlemim daha var: Tutarlılığın önemi, değeri seçmen nezdinde de giderek kaybolmaya başlamış görünüyor. İnşallah yanılıyorumdur.

EROL TUNCER

ESKİ CHP GENEL SEKRETER YARDIMCISI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları