Al sana haber!

13 Şubat 2022 Pazar

Ecnebi bir hekim, ilk kez geldiği ülkeye elbette önce doktor gözüyle bakar.

Profesör Thomas Detre de öyle yaptı ve ilk bulgusunu açıkladı.

Türkler hayret derecede çok sigara içiyor. Hayret derecede çok yağlı yiyor.”

Dahiliyeci değil, ruh hastalıkları uzmanı. Çok sigara ve aşırı yağlı yeme alışkanlığı ile ruhsal, sosyal ve kültürel bağlar olduğunu söylüyor.

Sigara “Yanıp duman olsun bu dünya!” gibi bir hissiyatın, fazla yağlı yemek de “Hayat yavan, bari yemekler yağlı olsun”un mu belirtisi? 

Yanıtı ilginç:

Yeme içme düzeni kişiliğin ve hayata bakışın aynasıdır. Bu ikisinden gerçekten zevk alınıyorsa kalbin teklemesi de erken ölmek de göze alınabilir. Bu bir hayat tarzıdır. Zevkle riskin değiş tokuşudur. Ama zevk artarken riskin de arttığı bilinmeli. Bunun tersi de doğru. Riski azaltayım derken zevk de sıfırlanabilir. Yani sıfır risk - sıfır zevk. Garanti!

Nüktedan. Macaristan doğumlu bir Musevi. Doğup büyüdüğü ülkede kalıp tıbbın dar olanaklarıyla vasat bir hekim mi, yoksa ABD’nin zengin tıp olanaklarıyla uluslararası bir tıp profesörü mü olmak?

İkinciyi seçmiş; “vazgeçtiklerinden” ve “tercihlerinden” dolayı huzurlu ve mutlu görünüyor. Soruyoruz, yanıtlıyor: 

İyi doktordan kastınız yumuşak, sakin, çok sevecen, körüklü çantasından dinleme aletini çıkarıp sırtınızda gezdiren, öksürten hekimi kastediyorsanız, onlar yok olmak üzereler.

Peki, yerlerini kimler alacak?

Çok ehil ve çok deneyimli böbrek ve karaciğer nakil cerrahları, çok iyi radyasyon onkologları. Yetenekli bir anestezist olmak da çok önemlidir. Siz karaciğerinizi, böbreğinizi meymenetsiz, ailesine kötü muamele eden ama deneyimli ve ehil bir cerraha mı emanet edersiniz, yoksa Hz. İsa dokunuşlu, dost bakışlı bir doktora mı?

Yanıtı da kendisi veriyor:

“Elbette ki eşine kötü muamele etse de ehil ve deneyimli olana. Doktorun en iyisi onlardır.” 

Aktüel dergisi için yazdığım bu yazı (7 Aralık 1995) toprağı bol olası Profesör Detre’nin öngörüsünün tecelli biçimi oldu.

Geleceğin en iyi doktorları böbrek ve karaciğer nakli yapan cerrahtır...” diye özetlenecek 27 yıl önceki bu yazıyı anımsatan, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2022 yılı İhsan Doğramacı Aile Sağlığı Vakfı Ödülü’nü öne çıkan birçok güçlü ülke adayına rağmen Prof. Dr. Mehmet Haberal’a vermesi oldu.

Ülke gündemini elektrik çarptığı, dikkatler doğalgaz ve akaryakıt zamlarında boğulduğu için Ankara’daki önemli bir toplantı da pek haber olmadı. 

200 dolayında ulusal ve uluslararası bilimadamı, Ortadoğu Organ Nakli Derneği, Türkiye Organ Nakli Vakfı ve Türk Dünyası Transplantasyon Derneği’nin işbirliği ile Prof. Haberal’ın başkanlığında toplandı. 

Çocukların böbrek ve karaciğer naklindeki önemli gelişmeler tartışıldı. (Çocuk ölümlerinde ne yazık ki önde gelen ülkelerdeniz.)

Haberal, yaklaşık yarım yüzyıldır, uyguladığı cerrahi yöntemler ile organ nakli ve yanık tedavisinde uluslararası alanda öncülük yapmayı sürdürüyor. (Hayatından alçakça çalınan 4 yıl 3 ay 18 güne rağmen!)

Organ nakli başarısının ilk adımını 1975 yılında 12 yaşındaki bir çocuğa annesinin böbreğini naklederek atmıştı. 

Sadece özel bir cerrahi teknik geliştirmekle kalmadı. Din ve inanç kaynaklı organ bağışı engellerini aşabilmek için uzun yıllar çok zorlu bir mücadele de verdi.

Bu konudaki mevzuat boşluğunun doldurulması için 1979 yılında, “Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun”un çıkarılmasına öncülük etti.

Organ nakli ameliyatlarında kadın ve çocuklara öncelik verilmesi için yürüttüğü mücadeleyi bilenler çok iyi biliyor. 

Bilmeyenlere de hayatta başarılar.

Haberal’a ödülü, 27 Mayıs’ta, Cenevre’de, 200’e yakın ülkenin sağlık bakanlarının katılacağı Dünya Sağlık Örgütü Genel Kurulu’nda verilecektir.

Dileyelim “Ergenekon sabıkalısı!” diye Reyiz tebrik etmekten imtina etmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları