İktidarlar da kader midir?

15 Eylül 2015 Salı

Dış politika iç politikadan da heyecan vericidir. Hele dış politikayı iç politika için yapanlar için bu heyecan daha da katmerlenir.
Bu yüzden de dış politika maskesi arkasında yürütülen iç politika, şarlatan siyasetçiler bakımndan “dini siyasete alet etmekten” de daha derin ve daha yaygın bir etkinliktir.
Nadir de olsa dini ve dış politikayı birbiri ile harmanlayanlar da çıkar.
Bunlar hem ülkelerinin hem de dünyanın başını belaya sokarlar.
Eblehçe bir fetih iması ile komşu ülkenin camilerinde cuma namazı kılma gevezeliğinin sonu milyonlarca insanın ülkelerinden dışarıya savrulmasına, binlercesinin ölmesine yol açmıştır.
Stratejik derinliğin sığ sularında boğulmamanın bazı koşullar vardır.
Siyasal, toplumsal ve ekonomik ortamın sağlamlığı baş koşuldur.
Bu koşulu sağlayan da ülkenin üzerine oturduğu dört sütuna bağlıdır:
Maliye, Askeriye, Dahiliye, Hariciye...
Bunlardan birisinin oynaması ötekilerine, özellikle de hariciye üzerine binecek yükü ağırlaştırır.
Maliyenin zayıflığı dahiliyeye, iç toplumsal düzene yansır.
(Faturasını da önce polis ve asker her geçen gün daha fazla “şehit” vererek öder.)
Görevden ayrılan (uzaklaşan-uzaklaştırılan?) Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in üstü örtülü itiraf ettiği üzere, ülke maliyesi kritik bir sürece doğru seyrediyor.
Ekonomi, uyuşturucu bağımlılığından beter bir “taze döviz girdileri”nin ve “borcu borçla ödeme alışkanlığı”nın tutsağı olmuş durumda.

***

Askeriye ile hariciye farklı araçlara sahip olsa bile birbirine bağımlılıkları su götürmez.
Askeriyesi güçsüz bir ülkenin hariciyesi başarılı olamaz.
AB giderek sağlamlaştırdığı Avro’suyla, ABD’ye zaman zaman kafa tutabiliyor...
Ama AB askeriyeden yoksun olduğu için, yine de son sözü ABD söylemekte.
AB’nin bir dönem sıkıca yapıştığı (AGSP) yani Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nın nedeni budur.
Dahiliyesini, güçlü bir maliyeye dayandıran, hariciyesini askeriye ile en iyi takviye eden hangi ülke ise onun dediği olur.
Maliyesinin kasaları boş, dahiliyesi yokluk ve yoksulluk içinde bir ülkenin hariciyesi, eğer askerinin süngüsü de düşükse ancak ve ancak “kör diplomatik bir faaliyet”ten ibaret kalır.

***

Avrupa Birliği biraz da ABD etkisiyle Türkiye’ye karşı yıllardır “ne seninle ne de sensiz” siyaseti uyguluyor.
Uzun ince, çukurlu ve dikenli AB yolumuz, ülkemiz üzerinden Avrupa’ya doğru akan “Suriyeli sığınmacı seli” yüzünden, belki birkaç on yıl daha sekteye uğrayacaktır.

***

2000’lerin başında NATO dünyadaki en tehlikeli kriz bölgelerini belirlemişti. 19 kriz bölgesinden 18’i sınırlarımızı çevreliyordu.
NATO’nun öngörüsü doğru çıktı.
Çünkü, dış politika dört sütun üzerinde yükselir.
Ve üzerine oturduğu zemin çok önemlidir.
O zemin ülkenin coğrafyasıdır.
Napolyon’un üç yüz yıl önceki tanımı hâlâ geçerliliğini koruyor:
“Coğrafya, ülkelerin ve milletlerin kaderidir!”

***

Ama herhalde, iktidarlar kader olamaz, olmamalı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları