İnce sınır ve sinir bir özgürlük

16 Nisan 2023 Pazar

Görmemişin demokrasisi olmuş, tutmuş 126 parti birden kurmuş. (Evet, 126 partimiz var!)

Bu bir dünya rekoru olabilir!

Aradım taradım, üç saatim gitti. Bu sayıyı tutturan bir başka ülke yok!

Ne mutlu bize. İsmet İnönü sayesinde “çok partili demokrasi”ye geçmiştik.

Reyiz sayesinde de “pek çok partili demokrasi”yi yaşıyoruz, yanında da müessesenin ikramı “otokratik yönetim”..

Ama sıkıntı yok.

Yüksek Seçim Kurulumuz var.

Arkası çok sağlam, çok bağımsız, çok müdanasız ve astığı astık, kestiği çok kestik: 126 partinin 90 tanesini seçimlere sokmuyor.

Bu seçimde 36 parti ile yetinip, demokrasi perhizi yapacağız!

Siz bakmayın beton çivisi gibi anayasaya çakılı madde 68/2’ye:

“Siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdırlar.”

Laf!!

Madem vazgeçilmez, Reyiz bile kendisini var eden Refah Partisi’nden vazgeçip şahsına özel bir parti kurup niye ve nasıl başına geçti ki? Madem vazgeçilmez, Babacan, Davutoğlu, Muharrem ve daha öncesi ile nicesi neden yıllardır, partilerinden vazgeçip vazgeçip duruyor.

Özetle “vazgeçilmezlik” saf avcılığı safsatası!

*

YSK zaten politik değil pratik kurum! Aynı zarftan çıkan 3 oyun 2’sini geçerli ötekini yok saymasıyla bunu kanıtlamıştı.

Anayasanın aklına uyup partileri vazgeçilmez saysa da 126 partinin hepsine birden seçime katılma izni verseydi yanmıştık.

Oy pusulaları Halveti muskası gibi kat kat olacak, mührün mürekkebi öne arkaya bulaşacak, yüz binlerce oy geçersiz sayılacaktı.

“Pek çok partili” demokrasimiz de ağır yara alacaktı.

Çok şükür şimdi, anayasamız, YSK ve YCB’miz (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı)demokrasimiz tıkır tıkır, parti çeşitlerimiz şıkır şıkır:

“Güzel Parti, Sağduyu Partisi, Osmanlı Partisi, Sevgi ve Saygı Partisi, Devlet Partisi, Hak ve Huzur Partisi, Şahlanış Partisi, İşçinin Kendi Partisi, Adaletin Aydınlığı Partisi, Ebedi Nizam Partisi ve daha nicesi ile” tam 126 tanesi.

Seçimler ABD’de karnaval gibi gerçekleşiyor. Orada da başkanlık sistemi var.

Bizde de var. Benzetmek gibi olmasın, bizim koruma konvoyları karnavalı aratmıyor.

Ama onlarda bir de Çay Partisi (Tea Parti) de var.

Belki bizde de “Kokteyl Parti” vardır umuduyla internete hamle ettim.

Bir de ne göreyim: Kokteyl Parti.. Ve Bülent Ecevit ..

Altında da şu satırlar:

“Kimi insanların seçtiği yolun sonu bir kokteyl partidir.”

Yaşasın diyorsunuz, merhum efsane siyasetçimiz onlarca yıl öncesinden en büyük eksiğimizi görmüş. Kimi insanlar dediği de Muharrem İnce olmalı.

“Fakat sonu bir kokteyl parti olan yolu da kolay görünen yolu seçenlerin de çileli yolu seçenlerden öğrenebilecekleri şeyler vardır.

Eğer öğrenmeleri gerekeni öğrenebilecek olgunluğa ulaşabilirlerse, onlar da hiç değilse, kendi yaşamlarıyla daha iyi bağdaşabilirler.”

*

Keşke bu satırlar gazetede yayımlanmadan önce Muharrem İnce’yi bulup kendisine okuyup izin alsaydım. Çok yakın arkadaştık. (Belki hâlâ da öyleyizdir.) Aynı dönemde milletvekili idik. Kemal Kılıçdaroğlu ikimizi görevlendirmişti. TBMM Heyeti ile Suudi Kraliyet daveti nedeniyle Riyad’a Mekke’ye gitmiştik. Birlikte umre hacısı olmuştuk. Şeytan taşlamadık. Acıdığımızdan veya şiddet karşıtlığından falan değil, umre sırasında kural olarak şeytan taşlanmadığı için.

İnce ile Kâbe’de tavaf serüvenimiz dizi yazı veya belgesele konu olabilir.

Değerli sanatçı ve dost Metin Akpınar’ın Kafa TV’de, Muharrem İnce için “Allah tarafından vahiy gelse söylenecek şeyler söylüyor!” demesi nedeniyle bunları yazdım.

Kâbe’de 1400 yıldır dursuz duraksız her gün her saat süren tavaf sırasında ve Hz. Muhammed’in kabri başındaki dua deneyimi aşınmış da olsa o klasik deyimle “Anlatılmaz, yaşanır” türden bir hissiyat. Hele “yolun yarısını da geçmişseniz.”

Orada şeffaflık gereği bendenizin duası “Sağlıklı, huzurlu ve Cumhuriyet’in pazar yazarı olayım yeter!” idi.

Muharrem ise fizik hocasıydı. Fizikötesi ile irtibatı daha müemmen olabilirdi. “Cumhurbaşkanı olayım” diye etmiş olabilir. Şimdi de duasının kabul edileceğini düşünüyor.

Elbette düşünce özgürlüğü, hayal kurmayı, hatta uçmayı da içerir.

Ama bu “özgürlük” ülkemizin ve halkımızın kâbusuna mal olmamak şartıyla!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları