Mürettep hıyarlıklar

12 Mayıs 2019 Pazar

Yakası açılmadık bir laf piyasaya sürülmüşse, bilin ki arkadan kazık geliyor.

*

7 Haziran’da duvara tosladı.
Oyu yüzde 40’a düştü.
Piyasaya birden “istikşafı” lafı sürüldü. (Keşfetmeye çalışmak demek. Sözün aslı bildiğimiz “keşif”!)
45 gün boyunca Arap’ın yalellisi misali “istikşafi... istikşafi...” diye diye zorla sandığa sürüklendik.
Birden Devlet Bey’i istikşafiledi, yani keşfetti.
Ona sarıldı. Devleti kurtaramadı. Ama hem kendisini hem de Devlet Bey’i kurtardı.
31 Mart’ta yenilgiyi yine tattılar.
25 yıldır fahiş bir aşk yaşadıkları İstanbul ellerinden gitti. Deliye döndüler.
Bu kez de yeni bir laf gerekiyordu.
Biliyorlar ki, “Yasadışılık var!” feryadına kimse kulak asmayacak.
Mühürsüz oyları mühürlü sayan kararlara, yasadışılıklara alışkındı milletin kulakları.

*

Bu kez, anlamı tıpa tıp aynı, ama ses uyumuyla çok yürek ferahlatıcı bir sözcük devreye sokuldu:
Tam kanunsuzluk!
Aslında bu sözcük Ilıcak ve Altan kardeşlere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası keserken sözü edilen bir tür “sübliminal” mesajdı. Bir tür bilinçaltı yüklemesi idi.
İktidar günlerce “Tam kanunsuzluk. Var!” lafını “Tam namusuzluk!” tonlaması ile söyledi durdu. (Şimdi sıra Reyiz’in seçiminin iptali için başvuran CHP’lilerde!)
Bu kavramın yasa konulmasının nedeni de belki bu.
Yoksa tam kanunsuzluk özünde zaten tam yasadışılıktır.
Yarım kanunsuzluk olmayacağı gibi, tam yasadışılık da olamaz.
İşlemler ve eylemler ya kanuna uygundur ya değildir.
Hamilelik gibi. Az hamilelik gibi az kanuna uygunluk da olmaz.
Ancak, geçiş ve darbe veya azgın çoğunluk dönemlerinde bazı yasalara bu kavramın koyulduğunu görüyoruz. Bu kavram uzun süre uykuya yatırılır.
Ama özellikle de kimi namussuzların milletin kimi uzuvlarını alfabetik sırayla tadata tabi tuttuğu dönemlerde bu kavramlar güncelleniyor.
Tam kanunsuzluk” kavramı nedense sadece YSK kararlarında, bazı Yargıtay ve AYİM kararlarında karşımıza çıkıyor.
Dedik ya azıcık yasadışılık olmaz ki, tam kanunsuzluk da olsun.
Eylemler ve işlemler yasaya ya uygun ya da aykırıdır.
YeSeKe, arada azıcık da yarım yasadışılık yaptığını ima eder gibi, 69 yıl önce çıkmış 298 sayılı yasanın “tam kanunsuzluk” ipine sarıldı.
İp boynuna dolanmasın diye de önlemini aldı.
7 asil üyeli YSK, aldığı karara 4 yedek üyeyi de dahil etti.
Asillerin tam kadro katıldığı oylamada 4 yedek üyenin da oy kullanması neyin nesi?
Bu durum akla ve mantığa aykırı görünse de 16 Şubat 1950 tarih / 5545 sayılı yasayı değiştiren 298 sayılı yasanın Mad: 113’e uygun:
Seçimlerden sonraki itirazları incelemek “üye tam sayısı” ile mümkün. Burada kafa karıştıran ve Reyiz’in “Osmanlıca öğrenin!” talimatına hak verdiren husus şudur.
Madde “tam sayı” derken aynı maddedeki bir de “mürettep adet” kavramını kullanıyor. Bu aslında yedeklerlerin de dahil olduğu üye sayısıdır. (7+4)
Mürettep” ise “rütbe” kökünden türeme “mürettebat” ailesinden bir sözcük.
Aslında bu sözcükle kastedilen de, oylamaya katılsın katılmasın “üye tam sayısı”dır.
Yasada “mürettep adet” lafı ile sayın YSK üyelerimize, kabak veya hıyar muamelesi yapılmaktadır.
Kimi YSK üyelerine fazla hayranlık beslemeyenler bu duruma bakıp “amma ileri görüşlülük” diye sevinebilirler.
Ama ben şahsen zerzevatın bu pahalılık döneminde bu sözcüklerin israfını hoş görmem.
Nihayetinde aynı “Mürettep Heyet” gelecek ay sonunda hatasını onaracak
Bu işin öncülüğünü de YSK Başkanı Sn. Sadi Güven yapacaktır.
Çünkü, oyların eşit çıkması halinde başkanın oyu 2 oy sayılmaktadır. (7062 sayılı YSK Teşkilat ve Görevleri Yasası Mad:5)

*

Yakası açılmadık bir laf piyasaya sürülmüşse, bilin ki arkadan kazık geliyor.
Bu kez kazık, bu kez hazırlayana dönecek...
Beş pazar günü daha saymak yetecek.
Altıncı pazar her şey çok güzel olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları