Pey akçeleri ile pazarlık başladı

12 Kasım 2015 Perşembe

Selahattin Demirtaş, “Seni başkan yaptırmayacağız!” diyerek milletin gönlünü kazandı, partisi HDP de 80 vekilliği.
Belki, talihsizlik oldu. İkinci raundda 21’ini kaybetti.
Ama 59 vekili ile temsil edilmek çok büyük bir başarı.
(Hatırlayalım: Cumhuriyeti kuran CHP’nin 1995- 1999 arasında sadece 49 vekili vardı. 2002 yılına dek de Meclis’te hiç temsil edilmiyordu. Baraj CHP’nin de belası idi!)

***

“Seni başkan yaptırmayacağız” sihirli bir cümleydi.
Halkın yüzde 60’ının sempatisini topladı.
Ve sırf bu kararlılık HDP’yi bir “Türkiye Partisi” yapabilecek güçte idi.
Ama HDP bundan vazgeçmiş görünüyor.
Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen eliyle yeni bir sloganı devreye sokuluyor.
Seçimin hemen ertesinde, “Başkanlık sistemine karşı değiliz!” demişti.
Demirtaş karşı çıkar gibi yaptı.
Ama önceki gün sözcü çok net biçimde yineledi:
“Karşı değiliz!”
Ne oldu da “Yaptırmayacağız!”dan “Karşı değiliz”e gelindi?
Örtülü bir pazarlık mı?
Öyle gibi görünüyor.
Dürüst siyasette, beyanat her şeydir.
Çünkü seçmeni etkileyen sözlerdir.
Anadolu’da yıllardır inanılan kuraldır:
“Merkep yuları ile insan sözü ile bağlanır!”
Ülkenin en can yakan meselesi “Kürt sorunu” ise...
Çözümün kirli bir savaşta ısrar dışında şimdilik ne yazık ki iki tarafı var:
- RTE denetimindeki AKP...
- PKK ipoteğindeki HDP...
Kendisince haklı nedenlerle, MHP kendini dışarıda tutuyor.
CHP ise değil oyun kurucu olmak, oyuna dahil olacak ağırlığa bile bir türlü kavuşamıyor!
“Müşavir Başbakan”ın hükümeti de görünürde işin içinde.
Yeniden aynı “Saray Danışmanı” yönetimine girerse, TBMM tümüyle devre dışında bırakılacak..
Bu manzara kesinleşti bile.
Milletvekilleri yemin bile etmeden taraflar “Sözcüler” ağzından ülkenin geleceğini, demokrasisini, siyasal yapısını pazarlığa tabi tuttular.

***

HDP sözcüsü ile RTE sözcüsü pazarlık masasına aniden “pey akçesi” veya “kaparo”larını sürdüler..
Taraflar “Yeni anayasayı tartışıyorlar” görüntülü, artık gizlisi saklısı kalmayan niyetlerini gerçekleştirmeye yönelmiş görünüyorlar.
Bu kez ısınma ve ısıtma görevi akil adamlar veya seçmece vekillere değil, “sözcüler”e verilmiş görünyor.
Açılışı “Başkanlığa karşı değiliz!” diyerek HDP sözcüsü yaptı.
Bu masaya sürülen bir pey akçesi - kaparo idi.
Pazarlığın kızışması için Saraylı’nın da bir “kaparo” vermesi gerekiyordu.
RTE Sözcüsü İbrahim Kalın da 7 Kasım günü bunu yerine getirdi:
“Tüm halkları temsil eden” bir anayasa dedi!
Böylece yıllardır kanlı ve kirli bir savaştan sıyrılıp siyaset yapmaya çabalayan parti ile. “Büyük Türk milleti ve tarih önünde ant içen” Cumhurbaşkanı arasındaki pazarlık iyice ortaya çıktı.

***

RTE “Tüm halkları temsil eden” diyerek pazarlık masasına ettiği anayasaya, cumhuriyete bağlılık yeminini “pey akçesi” ve “kaparo” olarak koymuştur.
Yasalarımız bu iki terimi, “bağlanma teminatı” diye tarif ediyor!
Her pazarlığın amacı sonunda bir akit, bir sözleşme gerçekleştirmektir.
Hukukumuz, “akit”in oluşması için, iki tarafın birbirine uygun irade beyanı yapmasını yeterli görüyor.
Başkanlık için yanıp tutuşan birine “Başkanlığa karşı değiliz!” diyerek açıkça bir “kaparo” vermiştir.
“Halkların Demokrasi Partisi” bunu niye yapıyor?
Hedefini gerçekleştirmeye doğru bir adım atabilmek için.
Elbette, uygun bir muhatap bulunca bu işin pazarlığına oturmak, kirli bir savaş ile hedefe ulaşmaya çalışmaktan çok daha saygı değer.
Peki ya karşı taraf?
“Milletin birlik ve beraberliğini temsil” yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı’nın “Tüm halkların temsiline” ışık yakması neyin nesi?
Öyle anlaşılıyor ki, 2016 yılı boyunca, “demokratik anayasa” görüntülü bir “al başkanlığı ver özerkliği” pazarlığına tanık olacağız.
“Türk milleti” denilen “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halkı” korusun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları