"Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk
Ahmet Yavuz
Son Köşe Yazıları

"Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk

19.05.2022 09:37
Güncellenme:
Takip Et:

Galata Rıhtımı'ndan akşamüzeri Rauf Bey tarafından uğurlandı. Bir motorla Kız Kulesi açıklarındaki Bandırma Vapuru'na bindi. Vapur İtilaf kuvvetlerince arandı. Dudaklarından dökülen ise gelecekteki kurtuluşun sihrini açığa vuruyordu: “Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz!” (U. Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AAM, s. 128)

Yolculuk 16 Mayıs günü böyle başlamıştı.

Bir gün önce İzmir işgal edilmişti. Ülke için kötü kendisi için fırsattı. Zira farklı bir bakış, arayış ve yol tutuşa hizmet edecekti…

Bir şeyi net olarak görmüştü: Türkler Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmek suretiyle dünya jeopolitiğinde stratejik bir öneme sahip yeni enerji kaynağı petrol bölgesinin dışına atılmışlardı. Ancak ellerinde Boğazlar kalmıştı. Şimdi sırada onlardan da yoksun bırakılma vardı.

Oyunu sadece zor bozardı. “İdeal ve iman” bunun içindi.

Öte yandan “ideal ve imanın” ancak “yetkin bir akıl” ve “etkin bir yönetim” ile bir anlam ifade ettiğinin bilincindeydi.

Yukardaki ifadesinden “demirin, çeliğin, silahın kuvvetini” küçümsediği gibi bir anlam çıkarılmamalıydı. Zira hayatın maddi ve manevi yanlarının bir elmanın iki yarısı gibi olduğunu elbette biliyordu. Onlara sahip olmadan savaşılmayacağını da…

Sınırları belli olmayan bir ülke silahlı bir dayatmayla karşı karşıyaydı. Çözüm de silaha sarılmaktan geçiyordu…

ÖNCE FİKİR BAŞA GELİR SONRASI ARKADAN GELİR

Esasında fikir belliydi: İşgali sonlandırmak ve yeni bir vatan kurmak.

Mustafa Kemal’in daha İstanbul’dayken gazeteci Refii Cevad’a (Ulunay) yazılmamak kaydıyla söylediği, “Anadolu’ya geçilir ve silahlı direniş örgütlenirse yurt kurtulur” sözü, adamın aklını başından almıştı. Anılan kişi Alemdar gazetesi matbaasına döndüğünde, etrafına toplananlara, “Bu, deli değil, zırdeliymiş!” demişti. (Alev Coşkun, 6 Ay, Kırmızı Kedi, s. 214-219)

Oysa Mustafa Kemal’in aklı bir çıkış yolu bulunabileceği tahlilini yaptırıyordu…

Bu yazıda bu aklın yarattığı büyük stratejiye kısaca temas edeceğiz.

Altı ay geçirdiği İstanbul’da dar bir grupla “Kurtuluş’un nasılını” konuşmuş ama “Kuruluş”a hiç temas etmemişti.

Maksat kurtuluş ve yeni bir ülke kurmaktı. Güven kaynağı millet idi. Ama örgütlemek koşuluyla…

Amasya Genelgesi bu güveni açıklıyordu: Milletin azim ve iradesiyle ülke kurtulacak; egemenlik de kayıtsız ve şartsız olarak milletin olacaktı.

Bunun için ileri gelen askeri ve sivil zevatla temas edecek; halkı teyakkuza geçirecek yani tehlike konusunda uyarak; uygun teşkilat kurulacaktı.

Mücadelenin organları Redd-i İlhaklar, Müdafa-i Hukuklar, kongreler ve nihayet Meclis oldu. Meşruiyeti bunlar sağlayacaktı.

İki büyük vasıtanın birincisi ve geçici olanı Kuvayı Milliye ve ikincisi ve kalıcı olanı Ordu idi.

İki sınırlama koymuştu: İlki, padişah ve halife kurtarılacak, sadaret kavga muhatabı olacaktı. Diğeri İtilaf devletleri yerine işgalci Yunanistan hedef alınacaktı.

Bütün bunlar adım adım ama üç safhada gerçekleştirildi: Hazırlık, savunma ve taarruz.

İKİ BÜYÜK DAYANAK

Ancak belirtmeden geçmeyelim: İki büyük dayanağı vardı: İstanbul’da anlaştıkları Kazım Karabekir Paşa ve 15. Kolordusu ile hareketinden önce Konya Ereğli’den Ankara’ya intikal ettirilmesini istediği Ali Fuat Paşa’nın (Cebesoy) 20. Kolordusu. 8 Temmuz 1919’da üniformasını çıkarıp sineyi millete döndüğünde her iki paşanın desteği hayatiydi.

Mustafa Kemal için Yunan işgalinden sonra ikinci büyük fırsat İtilaf devletlerinin 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgali ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nı basması ve vekillerin bir kısmını tutuklayarak Malta’ya sürmesi oldu. Bu, Ankara’da yeni bir meclis kurma olanağı doğurdu. Böylelikle İstanbul’daki vatanseverlerin Ankara’ya yönelmesi hızlandı.

Çanakkale Zaferi'ne yaptığı katkı Rusya’da devrimi hızlandırmıştı; Anadolu hareketi de Sovyetler için geri bölge emniyeti anlamına gelmekteydi. Bu, önemli bir dış destek anlamına geliyordu. İngilizleri inşa etmeye çalıştığı Kafkas Seddi bu ortaklıkla yıkıldı.

1920 yılı aynı zamanda bir iç savaştı. Halife orduları ve isyancılar aynı yılın yaz aylarında Bolu’nun Mudurnu ilçesinde durdurulabilmişti.

1921 yılı başındaki İnönü muharebeleri düzenli ordunun ilk zaferiydi. Çok zor koşullarda kazanılmıştı. Çünkü Çerkez Ethem’in tasfiyesiyle eş zamanlıydı. Mart sonunda İnönü’de Yunan ordusu ikinci defa geri atıldı.

Kütahya-Eskişehir’in üstün düşman karşısında etkili savunulamayacağı anlaşılınca Sakarya doğusuna Ordunun çekilmesi emrini verdi. Askerliğin gereği neyse o yapılacaktı.

BAŞARININ ANAHTARI: BAŞKOMUTANLIK

Meclis’te fırtına koptu. Ancak Başkomutanlık da bu fırtınanın ürünü oldu. Başarının anahtarı oldu.

Tekalif-i Milliye Emirleri sayesinde ordunun ihtiyaçları karşılandı. Kurulan İstiklal Mahkemeleri de firarları engelledi.

13 Eylül günü Yunan ordusu Sakarya batısına atıldı ancak etkili takip olanağı yoktu. Artık savaş tek cepheliydi.

Düşmanı topraklardan atabilmek için yüz bin kişilik orduyu iki yüz bin mevcuda ulaştırmak aşağı yukarı bir yıl sürdü. Bu arada her türlü barış girişimine açık kapı bıraktı. Ama bir şartla: Misak-ı Milli kabul edilecekti. Ama çare savaşmaktı…

Büyük Taarruz zaferle sonuçlandı. Mudanya ile Trakya boşaltıldı. Lozan’da kurtuluşun senedi imzalandı. Montrö’de Boğazlar üzerinde tam denetim sağlandı.

Yunan silahla, İngilizler silahsız olarak yenildi. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindi. Ancak bu savaş devam ediyor…

Bütün bunları kimilerine göre bir “zırdeli” kimilerine göre “ideal ve iman” ile yola çıkan “yetkin bir akıl” ve “etkin bir yönetim” uzmanı yaptı.

Milleti birleştirdi zafere ulaştırdı; ayrıştıranların kulağına küpe olsun!

Samsun’a çıkanlara, onunla yoldaşlık edenlere, gözünü kırpmadan canını veren fedakârlara, onlara ekmek su taşıyan mübareklere; işgali sonlandırıp vatanımızı bize bahşedenlere selam olsun… Minnet duygularımızla…

İlgili Konular: #Atatürk #19 Mayıs

Yazarın Son Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a

Sakarya’dan Afyon’a

Devamını Oku
28.08.2023
Stratejik körlük

Stratejik körlük

Devamını Oku
14.08.2023
Adem Huduti’nin suçu ne?

Adem Huduti’nin suçu ne?

Devamını Oku
31.07.2023
Yeni vesayet odağı

Yeni vesayet odağı

Devamını Oku
17.07.2023
Wagner dersi

Wagner dersi

Devamını Oku
03.07.2023
Demirel

Demirel

Devamını Oku
19.06.2023
Yanlış tasarımın bedeli

Yanlış tasarımın bedeli

Devamını Oku
05.06.2023
Seçimi kazanmak mümkün

Seçimi kazanmak mümkün

Devamını Oku
18.05.2023
Fanteziye yer yok

Fanteziye yer yok

Devamını Oku
01.05.2023
Küçük dilimi yutacaktım

Küçük dilimi yutacaktım

Devamını Oku
17.04.2023
Deprem, devlet ve TSK: Birkaç stratejik sonuç

Deprem, devlet ve TSK: Birkaç stratejik sonuç

Devamını Oku
03.04.2023
18 Mart’ın anlamı

18 Mart’ın anlamı

Devamını Oku
20.03.2023
Aktif fay hatları

Aktif fay hatları

Devamını Oku
06.03.2023
Yetkin aklı egemen kılmak

Yetkin aklı egemen kılmak

Devamını Oku
20.02.2023
Millet İttifakı’nın beyanları

Millet İttifakı’nın beyanları

Devamını Oku
06.02.2023
Seçimde ne oylanacak

Seçimde ne oylanacak

Devamını Oku
23.01.2023
Suriye-Ukrayna aksı

Suriye-Ukrayna aksı

Devamını Oku
09.01.2023
Kocatepe’yi saran ruh

Kocatepe’yi saran ruh

Devamını Oku
26.12.2022
Tercihlerin ve dayatmaların bedeli

Tercihlerin ve dayatmaların bedeli

Devamını Oku
12.12.2022
Dış politika dönüşümü

Dış politika dönüşümü

Devamını Oku
28.11.2022
Devletin yeniden yapılandırılması ihtiyacı

Devletin yeniden yapılandırılması ihtiyacı

Devamını Oku
14.11.2022
Mahir Ünalgiller

Mahir Ünalgiller

Devamını Oku
31.10.2022
Savaşın kaybedeni Avrupa’nın arayışı

Savaşın kaybedeni Avrupa’nın arayışı

Devamını Oku
17.10.2022
Dolaylı savaş

Dolaylı savaş

Devamını Oku
03.10.2022
Kürt sorunu ve uluslararası boyut

Kürt sorunu ve uluslararası boyut

Devamını Oku
19.09.2022
Kürt sorununda AKP’nin yıkıcı adımları

Kürt sorununda AKP’nin yıkıcı adımları

Devamını Oku
09.09.2022
Kürt sorunu var mı?

Kürt sorunu var mı?

Devamını Oku
08.09.2022
Kahramangiller!

Kahramangiller!

Devamını Oku
05.09.2022
Suriye’den çıkış stratejisi

Suriye’den çıkış stratejisi

Devamını Oku
22.08.2022
‘Büyük Savaş’ kaçınılmaz mı?

‘Büyük Savaş’ kaçınılmaz mı?

Devamını Oku
08.08.2022
Lozan’ı anarken

Lozan’ı anarken

Devamını Oku
25.07.2022
Sağım solum ezber

Sağım solum ezber

Devamını Oku
11.07.2022
Sığınmacıları kaldıraca dönüştürmek

Sığınmacıları kaldıraca dönüştürmek

Devamını Oku
27.06.2022
Çatışmadan kaçınmak

Çatışmadan kaçınmak

Devamını Oku
13.06.2022
28 Şubat algısı ve yargısı

28 Şubat algısı ve yargısı

Devamını Oku
30.05.2022
"Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk

.

Devamını Oku
19.05.2022
İçerde ve dışarda savaş

İçerde ve dışarda savaş

Devamını Oku
16.05.2022
Dip dalga büyüyecek

Dip dalga büyüyecek

Devamını Oku
11.05.2022
Savaşın gidişatı

Savaşın gidişatı

Devamını Oku
02.05.2022
İki büyük sorun

İki büyük sorun

Devamını Oku
18.04.2022