Sağım solum ezber
Ahmet Yavuz
Son Köşe Yazıları

Sağım solum ezber

11.07.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bir süredir Sultan 2. Abdülhamit hakkında yapılan tartışmalar ezber sığlığını gözler önüne seriyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre önce, “Abdülhamit’in bir karış toprak kaybetmediği” savını ileri sürdü. Bu açıklamanın gerçekle bir ilgisi yoktu. Uzun bir tartışma yaşandı zira onun 33 yıl süren sultanlığı döneminde oldukça geniş vatan toprağı imparatorluk dışında kaldı. Yapılan karşıt açıklamaların Erdoğan’ı sorgusuz sualsiz dinleyenler açısından hiçbir etkisi olmadı zira o insanlara ulaşmadı. Ulaşsa da etkisi olmazdı. Einstein’ın dediği gibi önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan zordur. Yaşadığımız dönemin en belirgin vasıflarından biridir. Onların bu tercihi bizlerin ve ülkenin kaderi olmaktadır...

Benim üzerinde durmak istediğim esas konu ise Abdülhamit’e yapılan eleştirilerin toprak kaybı üzerinden yapılması ve bunların belli ezberlere dayanmasıdır. 

İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Abdülhamit’e yapılabilecek en son eleştiri konusu döneminde meydana gelen toprak kayıpları olmalıdır.

Neden? 

Çünkü toprak kaybının biri esas, biri tali olmak üzere iki sebebi vardır. Esas sebep milli gücün yeterliliği ya da yetersizliğine; tali sebep milli gücün etkin olarak kullanması becerisi ya da beceriksizliğine ilişkindir. 

Abdülhamit özelinde bu konuya yeniden döneceğiz ama genel anlamda onun dönemine ilişkin esaslı konulara girelim.

Kendisi Meclis’i kapatmış, 1. Meşrutiyet’i sonlandırmış bir despottu. Baskıcı bir rejim kurmuştu. Mithat Paşa’yı uyduruk bir mahkemede yargılatmış ve sürgüne gönderttiği Taif’te boğdurmuştu. Dönemin hukukuyla dönemimizin hukuku arasında sıkı bir bağ vardır. 

Donanmayı Haliç’te çürümeye terk etmişti. 

Kendi önerisiyle Aralık 1881’de borçların ödenmesine karşılık alacaklılar adına çalışacak “Düyunu Umumiye” adı altında borçlar idaresi kurulmuş; Avrupa sermayesi için imtiyazlar verilmişti (Türkiye’de Çağdaşlaşma, 2018, s. 364, 365.). 

Bu dönemde orduyu kontrol edebilmek için nesnel denetim yerine öznel önlemleri abartılı olarak uygulamıştı. William Hale, Abdülhamit’in hastalık düzeyinde komplo korkusunun ordunun savaş gücü üzerinde köreltici bir etki yarattığını aktarmakta haklıydı (Türkiye’de Ordu ve Siyaset, 1996, s. 37).

Öte yandan onun döneminde ortaöğretime yapılan yatırımlar kayda değerdi.  

Abdülhamit’in Panislamcılığı da, Panslavizme karşı bir politika olmadığı gibi bütün Müslümanları birleştirmek gibi bir hayal de içermiyordu ve ayrılıkçı Müslüman Araplara karşıydı (Berkes, age, s. 364).

Günümüz muhafazakârlarının topluma pompaladığının aksine, Abdülhamit gelişmiş zevkleri olan bir padişahtı. Rom içtiği bilinmektedir. 

Gelelim esas konumuza...

Bir savaşı kazanmak veya kaybetmek esas olarak milli güçle bağlantılı bir husustur. Savaş hali, milli gücün bütün unsurlarının (siyasi, nüfus, coğrafi, ekonomik, sosyal, askeri, teknolojik, diplomatik) ve özellikle siyasi, ekonomik ve askeri gücün hazır olmasını ve etkin kullanımını zorunlu kılar. Savaşın siyasi maksadıyla, bunu sağlayacak vasıtalarla uyumlu olmalıdır. Siyasi güç bunları dikkate alarak savaş kararını verir. 

1699’dan beri toprak kaybeden bir imparatorluğun borç içinde yüzdüğü, yarı sömürge haline geldiği, sanayileşme süreci dışında kaldığı, stratejik ulaştırma yollarının dışında kalmanın bedelini ödediği, ordunun modernize edilme süreçlerinin kesintiye uğradığı bir ortamda toprak kaybetmesi kadar doğal bir şey olamazdı. Abdülhamit’in yerinde başka bir padişah olsaydı, o da toprak kaybederdi. 

İşin tali kısmına yani beceriye gelirsek...

Komutanlar liyakate göre değil sadakate göre belirlenmekteydi. Ordunun eğitimi zayıftı. 1894’te subay mevcudunun yüzde 85’i alaylıydı. Subayların üçte biri okuma yazma bilmiyordu (Hale, age, s. 37). Ek olarak Abdülhamit’in 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’ni İstanbul’dan yönetmesi hep eleştiri konusu olmuştu. Bu şartlarda cepheye gitseydi, durum değişir miydi? Sorunun kısa cevabı “hayır” olmalıdır...

Bu tür analizler ideolojik bağnazlık veya ezberle olmuyor ama her yanımız onlarla dolu!

Yazarın Son Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a

Sakarya’dan Afyon’a

Devamını Oku
28.08.2023
Stratejik körlük

Stratejik körlük

Devamını Oku
14.08.2023
Adem Huduti’nin suçu ne?

Adem Huduti’nin suçu ne?

Devamını Oku
31.07.2023
Yeni vesayet odağı

Yeni vesayet odağı

Devamını Oku
17.07.2023
Wagner dersi

Wagner dersi

Devamını Oku
03.07.2023
Demirel

Demirel

Devamını Oku
19.06.2023
Yanlış tasarımın bedeli

Yanlış tasarımın bedeli

Devamını Oku
05.06.2023
Seçimi kazanmak mümkün

Seçimi kazanmak mümkün

Devamını Oku
18.05.2023
Fanteziye yer yok

Fanteziye yer yok

Devamını Oku
01.05.2023
Küçük dilimi yutacaktım

Küçük dilimi yutacaktım

Devamını Oku
17.04.2023
Deprem, devlet ve TSK: Birkaç stratejik sonuç

Deprem, devlet ve TSK: Birkaç stratejik sonuç

Devamını Oku
03.04.2023
18 Mart’ın anlamı

18 Mart’ın anlamı

Devamını Oku
20.03.2023
Aktif fay hatları

Aktif fay hatları

Devamını Oku
06.03.2023
Yetkin aklı egemen kılmak

Yetkin aklı egemen kılmak

Devamını Oku
20.02.2023
Millet İttifakı’nın beyanları

Millet İttifakı’nın beyanları

Devamını Oku
06.02.2023
Seçimde ne oylanacak

Seçimde ne oylanacak

Devamını Oku
23.01.2023
Suriye-Ukrayna aksı

Suriye-Ukrayna aksı

Devamını Oku
09.01.2023
Kocatepe’yi saran ruh

Kocatepe’yi saran ruh

Devamını Oku
26.12.2022
Tercihlerin ve dayatmaların bedeli

Tercihlerin ve dayatmaların bedeli

Devamını Oku
12.12.2022
Dış politika dönüşümü

Dış politika dönüşümü

Devamını Oku
28.11.2022
Devletin yeniden yapılandırılması ihtiyacı

Devletin yeniden yapılandırılması ihtiyacı

Devamını Oku
14.11.2022
Mahir Ünalgiller

Mahir Ünalgiller

Devamını Oku
31.10.2022
Savaşın kaybedeni Avrupa’nın arayışı

Savaşın kaybedeni Avrupa’nın arayışı

Devamını Oku
17.10.2022
Dolaylı savaş

Dolaylı savaş

Devamını Oku
03.10.2022
Kürt sorunu ve uluslararası boyut

Kürt sorunu ve uluslararası boyut

Devamını Oku
19.09.2022
Kürt sorununda AKP’nin yıkıcı adımları

Kürt sorununda AKP’nin yıkıcı adımları

Devamını Oku
09.09.2022
Kürt sorunu var mı?

Kürt sorunu var mı?

Devamını Oku
08.09.2022
Kahramangiller!

Kahramangiller!

Devamını Oku
05.09.2022
Suriye’den çıkış stratejisi

Suriye’den çıkış stratejisi

Devamını Oku
22.08.2022
‘Büyük Savaş’ kaçınılmaz mı?

‘Büyük Savaş’ kaçınılmaz mı?

Devamını Oku
08.08.2022
Lozan’ı anarken

Lozan’ı anarken

Devamını Oku
25.07.2022
Sağım solum ezber

Sağım solum ezber

Devamını Oku
11.07.2022
Sığınmacıları kaldıraca dönüştürmek

Sığınmacıları kaldıraca dönüştürmek

Devamını Oku
27.06.2022
Çatışmadan kaçınmak

Çatışmadan kaçınmak

Devamını Oku
13.06.2022
28 Şubat algısı ve yargısı

28 Şubat algısı ve yargısı

Devamını Oku
30.05.2022
"Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk

.

Devamını Oku
19.05.2022
İçerde ve dışarda savaş

İçerde ve dışarda savaş

Devamını Oku
16.05.2022
Dip dalga büyüyecek

Dip dalga büyüyecek

Devamını Oku
11.05.2022
Savaşın gidişatı

Savaşın gidişatı

Devamını Oku
02.05.2022
İki büyük sorun

İki büyük sorun

Devamını Oku
18.04.2022