Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Hapishanecilik’
Bugünkü iktidar mensupları arasında acaba şöyle bir hesap yapanlar var mıdır?
“Partilerin adayları açıklandıktan sonra, onlar hakkındaki belirli davalardan biri mahkûmiyetle sonuçlanırsa onun adaylığı önlenebilir. Onun yerine yeni aday belirlemesi kolay olmaz. Bu, aday belirleme süresinin sonuna doğru yetiştirilse bile, partinin kampanyası sarsıntıya uğrar. Bu da iktidar partisinin adayına büyük bir avantaj sağlar. Seçimi kazanması ihtimali artar. Zaten iktidarın, seçimin sonuçlarını başka önlemlerle etkileme olanağı da var. Cumhurbaşkanlığı makamını muhafaza etme imkânı artar.”
***
Siyasal geçmişimizde siyasetçilerin seçimlere katılma imkânını sınırlayan önlemlerin örnekleri vardır. AKP’nin iktidara geliş dönemini hatırlayanlar iyi bilir. AKP’nin iktidara geçiş sürecinde öyle bir olay, AKP’nin başına gelmişti. Partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önceki bir toplantıda okuduğu bir şiir nedeniyle birkaç ay hapse mahkûm olmuştu. Verilen cezayı çektiği halde, o mahkûmiyet kararı yüzünden milletvekili seçimine katılması da mümkün olmamıştı. O zamanki anayasal ve yasal durum öyleydi. Ama o zamanki mevzuata göre uygulanan o karar, Meclis’in açılışından sonra, rahmetli Deniz Baykal’ın genel başkanlığındaki CHP’nin katkısıyla yapılan yasal değişiklikler sonucunda kaldırılmıştı.
Erdoğan’ın yeniden milletvekili seçilmesi için de Siirt ilinde bir “ara seçim” kararı alınmış, o seçim, Erdoğan’ın aday olup kazanmasını sağlayacak şekilde gerçekleştirilmişti.
Böylece, siyasetçilerin genel ve yerel seçimlerde aday olmalarının haksız ve yersiz gerekçelerle önlenmesine olanak veren engellerden biri, zamanın Meclis’teki muhalefet partisi CHP’nin katkısıyla kaldırılmıştı.
***
Bugünkü siyaset hayatımızın manzarası o zamankine göre hayli değişik. İktidardaki bir kısım siyasetçimiz, muhalefetteki mevkidaşlarının seçilme hakkını kullanmalarını, desteklemek bir yana, köstekleme merakındalar. Önümüzdeki cumhurbaşkanı seçiminde aday adayı olanlar hakkında, o adaylığı önlemelerini sağlayabilecek olan davaların sayısını giderek daha da artırdılar. Önceki gün, Ekrem İmamoğlu açıkladı. Kendisi hakkında açılan davalarda savcılarca talep edilen hapis cezalarının toplamı 25 yıla kadar çıkmış.
***
Evet, AKP’nin, bundan 20 küsur yıl önceki milletvekilleri, o zamanki gelişmeleri hatırlarlar. AKP lideri Erdoğan, o alandaki hukuki ve siyasal gelişmelerin arkasından, önce milletvekili olmuş, sonra başbakanlığı üstlenmiştir. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminden sonra da “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” adı verilen bugünkü rejimin cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Bugün de Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında başkanlık ve cumhurbaşkanlığı makamlarında en uzun süre kalmış olan siyasetçidir.
Ülkemizin şu sıradaki manzarasına gelince... Gündemimizdeki sorunlar, giderek daha da büyüyor.
Ekonomik ve sosyal durumumuzdaki güçlükler her gün, her saatte herkesin karşısında. Siyasal alandaki “hak, hukuk ve adalet” alanındaki sorunlar ise giderek daha da içinden çıkılmaz hale geliyor. Hapistekiler, gözaltındakiler, kontrol altına alınanlar ve o tehlikelerin altında yaşayanlar her gün artıyor.
Muhaliflerin kazandığı belediyeler, seçilmiş belediye başkanlarının yönetimleri altından çıkarılıp “kayyum” yönetimleri altına sokuluyorlar. O duruma karşı, seslerini çıkarmak üzere “toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapma” hakkını kullanmak isteyenler, güvenlik güçlerince hırpalanıyor ve/veya gözaltına alınıyor.
Savcılıklar, daha önce gözaltına alındıktan sonra şartlı olarak serbest kalan gazeteciler hakkında, bu defa, yıllarca sürecek hapis cezaları verilmesini istiyor. Halk TV’nin genel yayın yönetmeni Suat Toktaş’a, program yayıncısı Serhan Asker’e, açıkoturum yöneticisi Seda Selek’e, programlar koordinatörü Kürşad Oğuz’a, programcı Barış Pehlivan’a 9 yıldan 14 yıla kadar ağır hapis cezası verilmesini talep ediyor. Yani beş gazeteciye toplam 55 yıl.
İstanbul’dan başka illerde de gözaltına alınan gazetecilerden veya toplantı katılımcılarından gözaltına alınanlar çok, geçtiğimiz birkaç gün içinde.
Tabii, bir de yattıkları yılların sayısı her biri için 7 yıldan aşağı olmayan “kıdemli” hapishanecilerimiz var: Osman Kavala, Selahattin Demirtaş... Şu sırada, parti başkanları grubuna bir de Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da katıldı. Ayrıca uzun yıllar boyunca “suç” olduğu hâlâ iddia edilen “Gezi olaylarına” katıldıkları öne sürülerek hapse alınan diğer kişiler var. Yaygın sıfatlarıyla:
“Geziciler...”
Evet, saymakla, hatırlamakla bitmez.
Ama olmuyor işte. Ülkemizin giderek büyüyen sorunları, bunlar gibi “hapishanecilik” metotlarıyla çözüme ulaştırılamıyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
Özel, partisinin yol haritasını açıkladı
-
Yine otel yangını yine facia!
-
Saraçhane eylemleri sonrası Erdoğan'a destek azaldı mı?
-
Muhalif kanallara 'İmamoğlu' cezası
-
Chery'nin fabrika açıklaması şok etkisi yarattı!
-
'Bir avuç rezil' sözlerine Melek Baykal'dan sert tepki!
-
7 gazeteci hakkında tahliye kararı!
-
‘Seçim kazandıran adam’ da tutuklandı
-
CHP’li Böke, son noktayı koydu!
-
Kızı hapis cezası aldı: Deniz Akkaya kutlama yaptı!