‘Şahsım devleti’ sağ iktidarların sonunu getirirken 5-3

23 Eylül 2022 Cuma

Merkez Bankası, faiz oranını 100 baz puan daha indirerek bazı çevrelerce “nas” olarak kabul edilen yüzde 12’ye geriletti.

Bu karar hem Türk Lirası’nın değerini daha da düşürecek, Amerikan Doları’nın ve Avro’nun değerini daha da yükseltecek ve hem de zaten çok yüksek olan enflasyonu daha da azdıracaktır.

Sonuç, elektrik, doğalgaz, benzin, mazot zamlarıyla zaten soğuktan titreyecek olan halkın ve maliyet artışlarından bunalmış olan piyasaların daha da zor geçecek olan bir kış mevsimine mahkûm edilmeleridir.

Tam bu sırada, medyanın, STK’lerin, özgürlükçülerin, demokratların, hukuk devletini savunanların, özetle tüm toplumun üzerindeki baskılar iyice artırılmakta, cezaevlerindeki kötü uygulamalar kamuoyu vicdanını zedeleyecek düzeye erişmektedir.

Bütün bunlar olurken, orman yangınları, ihaleler, dört beş yerden maaş alan bürokratlar hakkındaki haberler ve yolsuzluk iddiaları artarak devam ediyor.

***

Durum “Şahsım Devleti”nin iflasıdır.

“Şahsım Devleti” ise sivil sağ iktidarların, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin hedefledikleri siyasal rejimin “ideal modelidir”...

Atatürk’ün eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine kurulan bir garip, ucube rejimdir...

Önce 15 Temmuz askeri darbe girişimi ve 20 Temmuz OHAL sivil darbeleriyle ve sonra da bu darbelerin baskısı altında yapılan 16 Nisan 2017 halkoylaması felaketiyle kurulmuştur.

Sağcı politikanın ve onu destekleyen emperyalistlerin başarı saydığı “Şahsım Devleti”nin kuruluşu ve bunun sonucu olan ekonomik ve toplumsal yıkım, sağ iktidarların ülkeyi nasıl bir felakete götürdüğünü somut olarak göstermiştir.

Böylece “Şahsım Rejimi” diyalektik olarak bir süre için, sağcı partilere iktidar yolunu kapatmış görünüyor.

İşte bu yazı dizisinde bu süreci siyasal etki ve tepki ilişkilerini belirten diyalektik bir yaklaşımla anlatmaya çalıştım.

Bugün 12 Eylül darbesinin sonrasıyla diziyi bitiriyorum.

***

24) 12 Eylül Askeri Darbesi’nin 23’üncü maddede açıkladığım sonuçlarını Anayasa hükmü haline getiren 1982 Anayasası, 7 Kasım Pazar günü yapılan halk oylamasında yüzde 91.37 “evet” (17 milyon 215 bin 559 seçmen) oyuyla kabul edildi.

(Bu satırların yazarı ve eşi “hayır” diyen yüzde 8.63 (1 milyon 626 bin 431 seçmen) içindeydi.)

25) 1983’te askeri yönetimin baskı ve yasakları altında yapılan seçimlerle Turgut Özal iktidara geldi ve 12 Eylül rejiminin sözde sivil iktidar döneminde kök salmasına yol açtı.

26) Özal’ın Cumhurbaşkanı olması ANAP’ı Mesut Yılmaz’a, ölümü, Demirel’in CB olmasıyla DYP’nin Çiller’e kalmasına ve Erdal İnönü’nün siyaseti bırakmasına yol açtı.

Bu arada CHP’nin açılması ve Deniz Baykal’ın SHP-CHP birleşmesiyle Genel Başkan olması, siyaset sahnesinde “İnanca saygılı laiklik” sloganıyla sağa kayan Ecevit’i, Erbakan’ı ve Bahçeli’yi güçlendirdi.

27) Cemaat’in ve Emperyalistlerin Ecevit’e desteği, Öcalan’ın Türkiye’ye verilmesiyle başladı, Kemal Derviş’in Türkiye’ye çağrılmasıyla devam etti ama Ecevit’in hastalığı bu seçeneği dışarda bırakınca Amerikan karşıtı olan Erbakan’ın Refah Partisi’nden Amerikan yanlısı olan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının koparılmasıyla AKP kurduruldu ve Bahçeli ile Derviş üzerinden 2002 erken seçimleri yaptırılıp “Şahsım Devleti”ni kuracak olan kadrolar iktidara getirildi.

28) AKP, 2007’de Abudullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na kadar tüm devlete egemen olamadı ama Ahmet Necdet Sezer’in görevden ayrılmasından sonra, Cemaat’in denetlediği yargıyı siyasal desteğiyle kullanarak Silivri Davalarıyla, silahlı kuvvetleri, medyayı, üniversiteleri, darmadağın etti ve emrine aldı.

29) Sağ siyaset, “Şahsım Devleti”ne yol açan yapılanmayı kuran Cemaat-AKP-AB-ABD-“Yetmez Ama Evet”çi sözde solcular ittifakıyla, 15 Temmuz askeri darbe girişimi ve 20 Temmuz 2016 sivil OHAL darbeleriyle 16 Nisan 2017’de, yasaya aykırı oy sayımından dolayı “hukuk alanında sonuç doğurmayan” sözde halkoylamasıyla maskelenen bir sivil darbe daha yaptı ve “Şahsım Devleti”ni kurdu.

VE MUTSUZ SON:

30) Sağ siyaset doruk noktasındaki hedefini gerçekleştirerek “Şahsım Devleti”ni kurunca ülke her konuda duvara tosladı; diyalektik etkileşim yeniden “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” rejimini gündeme getirdi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları