Orkestra şefliğinde şefin bir nefes önce topluluğa komut vermesi (pré baton) dikkat çekicidir. Geçen akşam Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’nı yöneten Polonyalı şef Rafal Kloczko’nun baştan sona açık net vuruşlarıyla bu tekniği sergilemesi ders verir gibiydi. Programın iki solisti vardı: Alican Süner (keman) ve Miguel da Silve (viyola). 

Alican Süner, 1992 Mersin doğumlu. O ilk kez Ayla Erduran’ın dikkatini çekmişti. Mersin’deki bir yarışmada Alican’a ikincilik verilmesini haksız bulmuş, bana da “Bu çocuğa dikkat et, çok iyi bir geleceği var” demişti. Sonra rahmetli Prof. Dr. Besim Üstünel burs vermek, Avrupa’da okutmak için yetenekli bir genç kemancı aradığını söyledi. Alican, Mersin’deki harika hocası Lili Cumburidze ile çalışıyordu. Biz de okulunu bitirince Besim Bey’in bursu ile onun yurtdışına gitmesini sağladık. 2011’e kadar Detmold Müzik Akademisi’nde Prof. Thomas Christian ile lisans eğitimi gördü. 2016-2018 yıllarında Berlin Filarmoni Orkestrası Karajan Akademisi’nin 1. başkemancısı Noah Bendix-Balgley ile çalıştı. Sonra 2019/20 sezonunda Komische Oper Berlin’in 1. başkemancılığı görevini üstlendi. 

Güher-Süher Pekinel’in Dünya Sahnelerinde Genç Yetenekler projesinin kapsamına alındı. Max Rostal Yarışması ve XXII. Postacchini Yarışması’nda İtalyan Cumhurbaşkanlığı Madalyası’nın sahibi oldu. 2018 Enescu Yarışması’nda iPalpiti Özel Ödülü’nü aldı. Alican, oda müzisyeni olarak Nora Chastain, Kolja Blacher, Troels Svane ve Adrian Oetiker gibi sanatçılarla aynı sahneyi paylaştı. Ayrıca Pierre Amoyal ve Ana Chumachenko gibi ünlü pedagogların ustalık sınıfına katıldı. Halen Paavo Jarfi yönetimindeki Zürich Tonhalle Orkestrası’nda 1. keman görevini yürütmekte. Alican, Mozart’ın keman/ viyola ve orkestra için bestelediği konsertant senfonisinde CRR Senfoni Orkestrası’na usta viyolacı Miguel da Silve ile solist oldu. Oda müziği tutkusu olan da Silve, gelmiş geçmiş en önemli Avrupa kuvartetlerinden Ysaÿe kuvartetin kurucularından birisi. Dünyanın en önemli salonlarında hem solo hem kuvartetle konserler vermekte, kayıtlar yapmakta. 

VATANIM

Bedrich Smetana (1824- 1884) Romantik akımı postromantiklere bağlayan bestecilerden ve modern Çek müziğinin kurucusudur. İlk operaları Bohemya insanını tanıtır: “Satılmış Nişanlı” gibi. Liszt gibi betimleyici senfonik şiirler yazarak içinde yaşadığı zaman dilimine uyar. Senfonik şiirin özelliği büyük orkestrayla bir manzarayı, bir portreyi betimlemesidir. Post Romantizmin başlıca özelliklerinden biridir. Smetana, 1870’den sonra sağır olmuştur. O sırada bestelediği iki yaylı çalgılar dörtlüsü de sağırlığının getirdiği “sessizlik” duygusunu ve kulağında öten ıslıkları yansıtır. Besteci frengiden ölür. Yapıtları kendinden sonraki tüm Çek bestecilerine esin kaynağı olmuştur. “Satılmış Nişanlı” operası gibi. 

“Vatanım” (Vltava) başlıklı altı senfonik şiiri içeren dizinin ikincisi Moldau Nehri’nin adını taşır. Bu nehir baştanbaşa Çek Cumhuriyeti’ni kesmektedir. Vltava akarsuyunun soğuk ve sıcak iki kaynaktan başlayıp (flüt ve klarinet) tek bir akıntı olarak birleşmesi, ormanların ve çayırların içinden, halkın arasından, bir düğünden geçip araziler boyunca ileri akması, denizkızlarının ay ışığındaki dansları, kayalardan yükselen görkemli kaleler, saraylar ve harabeleri betimler. Akarsu döne döne gidip genişler ve Vyšehrad’ın yakınından Prag’a doğru akar; tüm azametiyle Elbe’de denizle birleşip kaybolur. Orkestra Ma Vlast’tan sonra bu yapıtın Vltava, Sarka ve Blanik başlıklı üç bölümünü daha çaldı. Bu arada CRR Senfoni Orkestrası’nın enerjisiyle de gurur duyduk.