Kulis karanlıksa sahne aydınlıktı
Evin İlyasoğlu
Son Köşe Yazıları

Kulis karanlıksa sahne aydınlıktı

08.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde verdiği başarılı konserler ile dünyaca üne kavuşan devlet sanatçısı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) eski keman virtüözü Ayla Erduran dün, 90 yaşında yaşamını yitirdi.

Bir insanın biyografisini yazdığınız zaman onunla öylesine özleşirsiniz ki sanki tüm serüvenini birlikte yaşamış gibi olursunuz. Hele Ayla Erduran gibi yaşamı bin bir serüvenle dolu bir sanatçının ardından yazı yazmak şimdi ne kadar zor. “Ayla’yı Dinler misiniz” başlıklı kitabımızın yayımından önce tüm satırları baştan sona birlikte okumuş ve paraflamıştık. Yaşamındaki her şeyi yazdığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Korkarım o kitap kadar daha yazamadıklarımız vardır. Bazen insanları kırmamak için, bazen hayatına giren ve o sırada yeni hapisten çıkmış olan kötü insanlardan korunmak için o bölümleri yazamadık. Yaşamındaki en önemli dört sanatçı: Yehudi Menuhin, David Oistrach, Henryk Szeryng ve Zino Francescatti olmuştu. David’e büyük aşkını satır aralarında da olsa anlatmıştı. Aile çevresinde en sevdiği, sığındığı insan siyahi dadısı Rene’ydi.

Ayla yaradılıştan büyük yetenekmiş. Sonra da kapalı kapılar ardındaki arkadaşsız çocukluğu, sadece keman düşünerek büyütülmesi, dünyayı hiç tanımadan uzak ülkelerde konser vermeye başlaması ve yurtiçinde/yurtdışında hiçbir zaman tanışmadığı bir hayran kitlesine sahip olmasıyla aslında zor bir yaşam geçirmişti.

Onunla ilk söyleşiyi 12 Ocak 1992’de yapmışız. Virtüözlük Solistliktir, Yalnızlıktır, başlığını taşıyordu: “Doğada her şey var, Beethoven sağır olduğu halde doğada uzun yürüyüşler yaparken içine müzik doğuyormuş. Ben felsefeye büyük ilgi duyarım. Sonra sanatçıya ait olan bir şey vardır. O bir şey insanın kendi sesi gibi bir şeydir. Biraz da medyumluk var. Sahneye çıkan insanın biraz deli olması lazım. Önceden güzel çalacağını bilmelisin. Sahneye çıktığın anda bunu hissettirmelisin. O ilk yürüyüş çok önemlidir. Çünkü o adımlarla artık müziğin içine dalarsın. Güvenli adımlarla çıkarsan halk bunu hisseder. Tabii o dakikaya kadar yaptığın çalışmadan emin olacaksın. Halkla irtibat bir saniyelik bir iştir. Resim veya edebiyat sanatçısı böyle bir şeyi yaşamıyor. Müzik o anda icra ediliyor. Şair beğenmediği satırlarını yırtabilir. Ressam tuvalindeki resmi değiştirebilir. Müzisyen için o an bir mucizedir. Dinleyici ve kompozitörle birleşiyorsun. İşte o zaman bu konser başarılı demektir. Bu arada bir nota yanlış basılmış, hiç önemli değildir. Sen besteciyle ve dinleyiciyle bütünleşmiş, dinleyiciyi de besteciyle bütünleştirmişsen işte o zaman bu konser başarılıdır.” Sonra da şöyle bir soru sormuşum: “Ayla Erduran’ın herkesten farklı olan tonu ne demek?” Ve Ayla şöyle yanıtlamıştı: “Bence insanın ruhudur. Telefonda ben senin sesini hemen tanıyorum. Parmak izi gibi bir imza. Baz olarak o ses kalıyor. Yıllar önceki bir kaydında, bir plağında aynı sanatçıyı değişik bulsanız da onun temelde kendine ait damgası vardır. Ama o ses de kendine göre ıstıraplıysa, sevinçliyse ufak değişikliklere uğrayabilir.”

AYLA VE MARTHA ARGERİCH İLE ALBERT LONG HALL KONSERİMİZ

Ayla ile bir gün İsviçre’den onun dostu olan Martha Argerich’i Albert Long Hall konserlerimize getirmeye karar verdik. Müthiş bir şeydi. Ayla, Martha ve Ayla’nın İsviçre’de talebesi olan Martha’nın kızı ile birlikte çaldılar. Konserlerimizin tarihindeki en büyük olaydı. İki yıl sonra Martha bir kez daha geldi konserlerimize. Önceden Türkiye’de haklar yok, diyerek her daveti çeviriyordu. Ayla ile ikisi baş başa saatlerce konuştular, hasret giderdiler.

Ayla sahnemizde pek çok kez çaldı. İzleyicimiz her seferinde ona bir kez daha hayran oldu. Ayşegül Sarıca kayıtları da Lila Müzik tarafından yayımlandı. 

Ayla Erduran’ın ölüm haberini dün sabah sevgili Cihat Aşkın verdi. Onunla son dakikasına dek her konuda ilgilenen bir çocuğu gibiydi. Ayla onun için, “Cihat bir melek” derdi. Ayla’nın çocuğu yoktu ama son yıllarda başta Cihat ile eşi Nisan olmak üzere, Dilek İçinsel, Leyla Berk, Murat Berk, Sedef Atala, Birsen Ulucan ve Özcan Ulucan gibi sanatçılar ona çocukları gibi kanat gerdiler. 

Ayla yayını çekerken tam göğsünüzün ortasında bir titreşim başlar. Sonra en küçük ses, en ağır tempo olsun, o ilk ses bir yangına dönüşür. Konserden çıkarken o yangın tüm bedeninizi sarmıştır. Bir daha böyle bir yetenek ne zaman dünyaya gelir, bilemem. Ama bildiğim Ayla’nın yaşamının hiç de kolay olmadığı. “Ben mucize çocuk olarak çocukluğumu öteki yaşıtlarım gibi yaşayamadım. Hiç arkadaşım olmadı. Aman koşma elini kırarsın, aman düşersin diye üstüme titrediler. Uzun elbise giydiğimde bir genç kız gibi baloya gitmek için değil, konser sahnesine çıkmak için giyerdim. 

“Ayla’yı Dinler misiniz?” başlıklı Remzi Kitabevi’nden çıkan kitabımı şöyle bitirmiştim: Ailenin tek çocuğu, hep evin küçüğüydüm. Beni kimse büyütmek istemedi ki! Babam ölümüne yakın günlerde, “Sen bizim yegâne kızımızdın, evlenmeni, gitmeni istemedik” demişti. Annem ise hiçbir zaman kendimi koruyabileceğime inanmadı. Hep onun koruması altında olmalıydım. Bana güçlükleri ve haksızlıkları tanıştıran dış çevreye çok şey borçluyum aslında. Onlar beni daha disiplinli olmaya mecbur ettiler. Kuşkuyu, sorgulamayı, kendime sahip çıkmayı kendimi savunmayı öğrettiler bana. Çocukluğumdan büyüttüler beni. Olumsuzlukları olumluya çevirmenin ipuçlarını keşfettirdiler. Böylece yaşama tutunmanın yollarını el yordamımla ve yine kemanımla buldum. Kulis karanlıksa sahne aydınlıktı. Ölüm karanlıksa sonrası aydınlıktı.


Erduran için yarın saat 13.00’te Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Opera Salonu’nda tören düzenlenecek. Taksim Camisi’nde kılınacak ikindi namazının ardından Erduran, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

AYLA ERDURAN KİMDİR?

22 Ağustos 1934’te İstanbul’da doğan ve çocukken başladığı keman eğitiminin ardından 11 yaşından itibaren Paris’te müzik eğitimi almaya devam eden Ayla Erduran, 90 yıllık yaşamına sayısız başarı sığdırdı. Paris Ulusal Konservatuvarı’ndan birincilikle mezun olan sanatçı, 1951-1955 arasında ABD’de, 1957-1958’de Moskova Konservatuvarı’nda görev aldı. 1957 Wieniawski yarışmasında 120 kemancı arasında ilk altıya girerek ödül kazandı.

Türkiye ve dünyanın pek çok köşesinde turneler yaptı. 1971’de Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 1973’ten 1990’lara kadar İsviçre’deki Conservatoire Populaire’de ve Lozan Konservatuvarı ustalık sınıfında öğretmenlik yaptı. Sanatçı, 2012’de Fransız Senatosu’nun “onur madalyası”na da değer görüldü.

NE DEDİLER?

Erduran’ın ölüm haberini sosyal medya hesabından duyuran sanatçı Gülsin Onay, “Ne büyük bir kayıp… Ayla Erduran’ı kaybettik. Büyük kemancımız, eşsiz müzisyenimiz artık aramızda değil. Onun sanatıyla, müziğiyle dokunduğu gönüller her zaman hatırlayacak. Müziğiyle yaşattığı duygular, bıraktığı izler silinmeyecek. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Sevenlerinin, ailesinin ve müzik camiamızın başı sağ olsun. Bu topraklardan böyle bir sanatçı geçtiği için ne kadar şanslı olduğumuzu her zaman hatırlayacağız” dedi. 

Keman sanatçısı Cihat Aşkın, sosyal medya hesabından, “Kıymetli büyüğümüz, Türk sanat müziğinin en büyük temsilcilerinden Ayla Erduran tedavi olduğu hastanede bu sabah vefat etti. Allah rahmet eylesin, hepimizin başı sağ olsun” paylaşımını yaptı.

Piyanist ve besteci Fazıl Say yaptığı paylaşımda, “Ayla, kalbiyle çalardı. Her notaya ruhunu katardı, acısıyla tatlısıyla, uzun bir 90 yıllık ömründe, hayatın getirdikleri ve götürdükleri, tüm doğası ile onun yaptığı müziğe tamamen yansırdı. Duyarlı bir sanatçıydı. Cesurdu” ifadelerini kullandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın sosyal medya hesaplarından da Erduran ile ilgili başsağlığı mesajları yayımlandı.

Yazarın Son Yazıları

Aya İrini: İKSV Festivali’nin tanığı

Aya İrini: İKSV Festivali’nin tanığı

Devamını Oku
03.12.2025
Aykal-Darmar-Hornung ve Saygun

Geçen haftaki İDSO/DenizBank konserleri çerçevesindeki konseri değerli şefimiz Gürer Aykal yönetti.

Devamını Oku
26.11.2025
A.A. Saygun ve Gürer Aykal

Uzun yıllar önce maestro Gürer Aykal ile yaptığım bir söyleşide şöyle anlatıyordu...

Devamını Oku
19.11.2025
Tekfen Filarmoni ve Borusan İstanbul Filarmoni’den unutulmaz konserler

Geçen hafta Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın İşSanat’taki açılış konserini dinledik.

Devamını Oku
12.11.2025
Erdal İnönü ve Zehra Yıldız

Erdal İnönü geçen hafta ölümünün 18. yıldönümünde mezarı başında anıldı.

Devamını Oku
05.11.2025
O ne güzel heyecandı

Bizim çocukluğumuzda Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ilkokulda, ortaokulda yapılan törenlerle, marşlarla, okunan şiirlerle dolu dolu geçerdi.

Devamını Oku
29.10.2025
Howard Griffiths’i yeniden dinlemek

İngiliz orkestra şefi ve viyolacı Howard Griffiths ile dostluğumuz yıllar öncesine dayanır.

Devamını Oku
22.10.2025
Yeni mevsim hızlı başladı

Eskiden orkestraların mevsime başlarken ilk konserleri için “Daha üyeler yaz mahmurluğunu üstlerinden atamamış” diye eleştiriler çıkardı.

Devamını Oku
15.10.2025
İstanbul’da yeni mevsim rengârenk

Yaz yavaş yavaş bitiyor.

Devamını Oku
08.10.2025
Türk Dil Kurumu ödülüm

Türk Dil Kurumu ödülüm

Devamını Oku
01.10.2025
Leylâ Pamir’i anmak

Leylâ Pamir (1930-2023) çok değerli bir müzik insanıydı.

Devamını Oku
24.09.2025
Pekineller bir ilki gerçekleştirdi

Geçen hafta Atatürk Kültür Merkezi’nde 6-12 Eylül tarihlerinde yapılan “Pekinel Uluslararası Masterclass”ın AKM Tiyatro Salonu’ndaki kapanışını izledim.

Devamını Oku
17.09.2025
Dört günde iki kent ve bol müzik

Geçen hafta dört günlük bir Polonya turundaydım.

Devamını Oku
10.09.2025
Cem Mansur ve gençler

Cem Mansur’u uzun yıllardır tanırım. Özellikle gençlerin elinden tutması, onlara güvenmesi; orkesta programı hazırlarken bildik yapıtların yanı sıra çağdaş ya da az bilinen tarihi yapıtları izleyiciye ve orkestra üyelerine tanıtması onun en önemli başarılarındandır.

Devamını Oku
03.09.2025
Nehir söyleşisi nedir?

Bilmem dikkat ediyor musunuz son yıllarda ortaya çıkan “nehir söyleşisi” alt başlığı ile bir edebiyat türü var.

Devamını Oku
27.08.2025
Bülent Tarcan: Bir cerrah ve besteci

Kimi isimler, tarihe bir değil, iki imza atmıştır. Örneğin Bülent Tarcan!

Devamını Oku
20.08.2025
Sabah mutlu uyanmak

İnsan ne zaman mutlu uyanır?

Devamını Oku
06.08.2025
Müzikte Turquerie

Osmanlılar 14. yüzyılda Balkanlar’a girmiş, 15. yüzyılda Konstantinopolis’i fethetmiş ve 16. yüzyılda Viyana kapılarına dayanmış, uzun süre Avrupa’nın korkulu rüyası olmuşlar.

Devamını Oku
30.07.2025
Mizah, tango ve Scarlatti

Son zamanda yayımlanan üç kitaba değinmek istiyorum...

Devamını Oku
23.07.2025
53. festival de sona erdi

Bizim kuşak çok genç yaşlarındaydı İstanbul Müzik Festivali ile tanıştığında. Festivalin başlaması ilkbaharın gelmesiydi.

Devamını Oku
02.07.2025
Alfred Brendel’ın ardından

Çağımızın efsane piyanisti Alfred Brendel, ne harika bir çocukmuş ne de ailesinde bir başka müzisyen varmış.

Devamını Oku
25.06.2025
İstanbul’un her köşesi müzik

Önceki hafta 53. İstanbul Müzik Festivali güzel bir coşkuyla başladı: Yöneticiler, çalanlar, dinleyiciler hepsi yıllar içinde artık kocaman bir aile olmuş.

Devamını Oku
18.06.2025
Sessizlik-festival-Musa Bey

Geçen hafta Kurban Bayramı’ydı. Dört buçuk gün kadar sürdü.

Devamını Oku
11.06.2025
Elektra ve Nil Venditti

19. yüzyılın sonundaki post romantik besteci Richard Strauss (1864-1949) art arda iki opera birden besteler.

Devamını Oku
04.06.2025
Oya Başak’a mektup

Sevgili Oya’cığım, biliyorum, birazdan arayıp: “Bu hafta beni hangi konserlere götürüyorsun” diye soracaksın.

Devamını Oku
28.05.2025
BİFO’nun son konseri ve Gılgameş

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Carlo Tenan’ın yönettiği seçkin bir programla mevsimi kapattı.

Devamını Oku
21.05.2025
ENKA/Can Kiracı/ Opera Bale Festivali

ENKA/Can Kiracı/ Opera Bale Festivali

Devamını Oku
14.05.2025
Muhittin ve Gülseren Sadak

Muhittin ve Gülseren Sadak

Devamını Oku
30.04.2025
Aykal, Naz İrem ve Levendoğlu

Aykal, Naz İrem ve Levendoğlu

Devamını Oku
16.04.2025
Avrupa orkestralarında iki viyolacımız

Avrupa orkestralarında iki viyolacımız

Devamını Oku
09.04.2025
Dört dörtlük bir dinleti

Dört dörtlük bir dinleti

Devamını Oku
02.04.2025
Suna Korat’ı hiç dinlediniz mi?

Suna Korat’ı hiç dinlediniz mi?

Devamını Oku
26.03.2025
Aya İrini: Festivalin efsane tanığı

Aya İrini: Festivalin efsane tanığı

Devamını Oku
19.03.2025
BİFO’dan unutulmayacak bir dinleti

BİFO’dan unutulmayacak bir dinleti

Devamını Oku
12.03.2025
Maria Callas ve Leyla Gencer

Maria Callas ve Leyla Gencer

Devamını Oku
05.03.2025
Zehra Yıldız Vakfı’nın yeni atılımları

Zehra Yıldız Vakfı’nın yeni atılımları

Devamını Oku
26.02.2025
İstanbul Festivali sınırların ötesinde

İstanbul Festivali sınırların ötesinde

Devamını Oku
19.02.2025
Usmanbaş: Sükûnetler denizi

Usmanbaş: Sükûnetler denizi

Devamını Oku
05.02.2025
Boğaziçi’ndeki orgumuz

Boğaziçi’ndeki orgumuz

Devamını Oku
29.01.2025
Berger ve Ayla Erduran

Berger ve Ayla Erduran

Devamını Oku
22.01.2025