Leyla Gencer için requiem

31 Mayıs 2023 Çarşamba

“Requiem” ölüm duası anlamına gelir. Nice besteci yaşamının son yıllarında dinsel içerikli, geniş korolu bir yapıt bestelemiştir. Bu bir stabat mater veya requiem formundadır. Hele Mozart, o requiem’i sanki kendi ölümü için yazar. Rossini, 39 opera yazdıktan sonra 37 yaşına gelince artık bu işi noktalamış; daha da garip tarafı kendini mutfağa, yemek sanatlarına adamıştır. Bu alandaki en ünlü buluşu: “Rossini usulü biftek”tir. Oysa Sevil Berberi gibi “komik opera”yı, Gyom Tell gibi gibi “grand opera”yı besteledikten onca zaman sonra, son eseri olarak 1831-1841 arasında bir stabat mater (acılı ana) besteler. Bu müthiş etkileyici yapıt önceki hafta Leyla Gencer’in anısı için Şef Carlo Tenan’ın yönetimindeki BİFO’nun ve şef Josef Chabron’un yönetimindeki Slovakya Filarmoni Korosu’nun yorumuyla seslendirildi. Koronun ses dengesi ve BİFO’nun enerjisi unutulmazdı. Solistlerin en başarılı yıldızı ise 9. Leyla Gencer Yarışması’nda birincilik alan mezzosoprano Ezgi Karakaya idi. Bu konserdeki başlıca yakınmamız Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ndeki Turkcell sahnesinin bir türlü iyileşemeyen akustiğiydi.

CRR’DE DÖRT DÖRTLÜK BİR KONSER

Bir sonraki gece Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun güzel akustiğinde yine mezzo soprano Ezgi Karakaya’yı dinledik, şiirle şarkının başarılı uyumunu izledik. Şef Murat Cem Orhan yönetiminde CRR Senfoni Orkestrası’nın diğer solisti de çellist Çağ Erçağ idi. Program Hector Berlioz’un op.7 “Yaz Geceleri” başlıklı şarkı döngüsüyle başladı. Berlioz, erken Romantizm’in düşler dünyasında dolaşan, doğaüstü imgeleri betimleyen bestecilerden biridir. Onun Fantastik Senfoni’sinde kullandığı inatçı motif (idée fixe) sonrada nice bestecinin dağarcığına girmiştir. Bir gece önceki ZORLU sahnesine göre CRR Salonu’nda çok daha güzel tınlayan Ezgi’nin sesi ve ustalıklı yorumu onun ne kadar değerli bir mezzo sopranomuz olduğunu gösterdi. Şef, bölümleri açıkladıktan sonra izleyiciyi uyarmış, kendisi işaret vermedikçe alkışlanmamasını söylemişti. Böylece her iki yapıtı da kesintisiz olarak dinleyebildik. Çağ Erçağ çalgısındaki ustalıkla Don Kişot’un fantastik çeşitlemelerini yaşattı. Cervantes’in “Mançalı Don Kişot” yapıtından kaynaklanan bu felsefi anlatım hepimizin gençlik yıllarının favorisi, başucu kitaplarımızdan birisiydi. Teknemize bile onun atı Rosinante’nin ismini koymuştuk. Fırtına çıkıp dalgalar bizi savurunca Rosinante şaha kalktı, derdik. Hey gidi günler.

Şefin açıklamaları ve Don Kişot’un her bölümü için sahneye sarkıtılan panolar yoruma renk kattı. Bu romantik program, sonu yaklaşan konser mevsiminin en güzel dinletilerinden birisi oldu. Aslında her iki konser de bu mevsimden geriye güzel tınılar bıraktı. CRR Salonu’ndan çıkarken izleyiciler bir gün sonraki seçimin gerilimini, az da olsa unutmuşlardı. Yağmur çiselemeye başlamıştı ama herkesin yüreği müzikle hafiflemişti.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları